Fitch’ten ABD’ye Uyarı

  • Jim Randle

ABD’deki bütçe ve federal harcamalarla ilgili siyasi çekişmeyi, kredi derecelendirme kuruluşları da yakından takip ediyor. Uzmanlar, Beyaz Saray, Senato ve Temsilciler Meclisi’nin bir uzlaşmaya varamaması halinde ABD’nin kredi notunun bir kez daha düşürülebileceği uyarısı yapıyor.

Başkan Donald Trump yasadışı göçle mücadele için Meksika sınırına duvar inşa etme sözü vermişti. Trump, diğer bütçe meselelerini engellese ve hükümetin kapanmasına neden olsa bile, duvarın finanse edilmesi için Kongre’ye baskı yapacağını söylemişti. Hükümet harcamalarının azaltılmasına destek veren bazı Cumhuriyetçiler ve Demokratlar ise bu duvara karşı çıkıyor.

ABD yasalarına göre borcun da bir tavanı var. Bunun anlamı Maliye Bakanlığı, Kongre borç sınırını yükseltmediği sürece, bu tavandan daha fazla borçlanamıyor. Bu tavana ayla önce ulaşılmış durumda ve görünüşe göre Washington’un ‘cebinde’ en fazla Ekim ayı başına yetecek kadar para kaldı. Siyasi durum, hızla yaklaşan bütçe yılı sonu ve Kongre’nin gelecek yılki bütçe öncelikleri nedeniyle daha da karışmış durumda.

ABD başkanları ve Kongre’nin, bütçe konusunda anlaşamamaları yeni bir durum değil. 2011’de Obama dönemindeki borç tavanı krizi nedeniyle, Standard & Poor's, ABD’nin ilk defa kredi notunu düşüren derecelendirme kuruluşu olmuştu.

ABD’ye en yüksek kredi notunu veren Fitch ise, Perşembe günü borç tavanının uygun zamanda yükseltilmemesi durumunda, bu notu gözden geçirmek durumunda kalacaklarını açıkladı.

Bir diğer kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s de, Washington’un anlaşmazlıklarının üstesinden gelmesi gerektiğini belirtti. Yazılı açıklamada, bir anlaşmaya varılmamasının hükümetin kapanması anlamına gelebileceği, ekonomiye daha fazla zarar vereceği uyarısı yapıldı.

Moody’s ayrıca daha önce hükümet “kepenk indirdiğinde”, borç verenlerin daha yüksek faiz oranları talep ettiğini ve bunun hükümete maliyetinin sadece bir yılda 1 milyar 300 milyon dolar arttığını hatırlattı. Uzmanlar, Kongre’ye borç tavanını kaldırma çağrısı yapıyor ve bu sınırlamanın harcamaları engellemediğini, sadece bütçe sürecinde daha fazla sıkıntıya neden olduğunu savunuyor.