"Gazetecilerin Temel İnsan Hakları İhlal Ediliyor"

"Gazetecilerin Temel İnsan Hakları İhlal Ediliyor"

Gazeteci Ece Temelkuran, “Dink davasından çıkan mahkeme kararı gösteriyor ki, derin devlet bugünkü siyasal iktidarla barışma yolu bulmuştur,” diye konuştu.

"Gazetecilerin Temel İnsan Hakları İhlal Ediliyor"

Türkiye’de basın ve düşünce özgürlüğü son yıllarda yapılan tutuklamalar ve görülen davalarla çok tartışılır hale geldi. Ergenekon soruşturması çerçevesinde terör örgütü kurmakla suçlanan gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın davası ile 2007 yılında öldürülen Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hırant Dink’in davasında verilen karar, kamuoyu vicdanında ve uluslararası arenada rahatsızlık yarattı.

Uluslararası Af Örgütü Amnesty International Türk hükümetinin Hırant Dink cinayetine karıştıkları öne sürülen resmi yetkililerle ilgili iddiaların yeterince üstüne gitmediğini ve bu cinayetin arkasındaki gerçekler ortaya çıkarılmadan davanın sonuçlandırıldığını bildirdi. Örgüt yetkilisi Andrew Gardner, emniyet güçlerinin Dink’e yapılan suikast planından önceden haberdar olduğunu ve gazeteciyi öldürenlerle iletişim içinde bulundukları halde engellemek için hiçbir şey yapmadıklarını belirtti ve “Cinayette parmağı bulunan resmi kurum ve yetkililerle ilgili tam bir soruşturma yapılmadan verilen hiçbir karar adaleti temsil edemez,” şeklinde konuştu.

Türkiye’de düşüncelerini barışçıl bir şekilde ifade eden gazetecilerin öldürüldüğünü belirten Af Örgütü’nün açıklaması, muhalif yazıları nedeniyle tutuklanan veya işlerinden çıkarılan basın mensuplarının ifade özgürlüğü talepleriyle paralellik taşıyor. Bu gazetecilerden biri olan Ece Temelkuran, bir süre önce çalıştığı Habertürk gazetesinden kovuldu. Temelkuran, Uludere’de 36 Kürt’ün öldürüldüğü operasyonla ilgili ağır eleştiriler içeren yazısının ardından işine son verilirken, kendisine “Bunlar sıradışı zamanlar ve seni daha fazla tutumadık,” şeklinde bir açıklama yapıldığını belirtiyor.

Ece Temelkuran

1993’ten bu yana gazetecilik yapan Temelkuran, Türkiye’de basın özgürlüklerinin hiç bu kadar tehdit altında olmadığını, üstelik bu baskı ve kısıtlamaların “demokrasi” adı altında yapıldığını söylüyor. Başta Hırant Dink’e düzenlenen suikastin perde arkasını araştıran “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” adlı kitabın yazarı Nedim Şener ve Ergenekon operasyonları üzerine “Kırk Katır Kırk Satır” başlıklı çalışması yayınlayan Ahmet Şık olmak üzere yüzlerce meslektaşının suçları kanıtlanmadan ve terör örgütü üyesi olduklarını destekleyecek kesin kanıtlar bulunmadan hapishanede tutulduğunu belirten Temelkuran, kendisi gibi birçok muhalif gazetecinin de susturulduğunu ifade ediyor.

"Bunlar Bölgedeki Büyük Bir Siyasi Projenin Yansımaları"

AKP hükümetinin, derin devleti ortadan kaldırma sözü verdiğini hatırlatan Ece Temelkuran, “Hırant Dink davasından çıkan mahkeme kararı gösteriyor ki, o derin devlet bugünkü siyasal iktidarla bir barışma yolunu bulmuştur,” şeklinde konuştu. “Bunun arkasında mutlaka bir politik görüş, bir politik neden vardır,” diyen Temelkuran, yaşananlar “bölgedeki büyük bir siyasi projenin yansımaları” yorumunda bulundu.



Halen Tunus’ta bulunan Ece Temelkuran, telefon aracılığıyla yaptığımız görüşmede, “Sanıyorum bizim meslektaşlarımızın hapishanede çürümesi, o kadar büyük çıkarlar karşısında çok küçük bedeller,” diye konuştu. Temelkuran, “Hükümet bu meslektaşlarımızın gazetecilikten dolayı cezaevinde olmadığını söylüyor. Afrika’nın en geri kalmış ülkelerinde de gazetecileri içeri tıkarken, gazetecilikten dolayı olmadığını söylerler. Arkadaşlarımız terörist olmakla suçlanıyorlar ve aylarca hiçbir değişiklik olmadan içeride tutuluyorlar. Savunmalarını yazmak için talep ettikleri daktilo bile kendilerine verilmiyor. Bunlar en asgari düzeyde insan hakları ihlalleridir ve bunların bilinmesi gerekli,” şeklinde konuştu.