IŞİD’in Terkettiği Kentlerde Neler Yaşanıyor ?

Uzun süren kent savaşları, zafer sarhoşluğu ve savaş sonrasının zalimliği. Amerika’nın Sesi muhabiri Heather Murdock, Irak’ta Musul ve Telafer’le Suriye’de Rakka’ya giderek kentler düştükten sonra yaşananları gözler önüne serdi.

Saldırı sonrası Musul

Musul’a yaptığımız son seyahatte artık üzerinde insan yaşamayan kayıp topraklar olan Eski Kent’e giremedik. Çünkü burada aylardır saklanan militanlar, birkaç saat önce Irak Federal Polisi’ni pusuya düşürmüştü.

Kentin etrafında dolaşırken, birkaç blokta bir, farklı Iraklı birliklerin konuşlandığı yeni güvenlik noktalarıyla karşılaştık. IŞİD’in buradaki azınlığı yerinden etmesinden önce tamamen Sünni olan kentteki bu güvenlik noktalarının bazılarında Şii bayrakları dalgalanıyordu. Trafik yoğundu. Ambulansın içindeki bir kişi havaya ateş ederek yolu açmaya çalışıyordu. Bu manzaralar artık Musul için şaşırtıcı değil.

Burada tanıştığımız kişiler, felaketin ardından kimsenin bu bölgeyi ziyaret etmediğini söylüyor. Yeni Musul mahallesi, Mayıs ayında Amerika liderliğindeki koalisyon güçlerinin düzenlediği bombardımanda yüzlerce kişinin ölmesiyle adını duyurmuştu.

Gençler bize kentin doğusunda yerle bir olmuş bir mahalleyi gezdirdi. Kabaca bir kilometrekarelik bu alana düzenlenen hava saldırıları, gençlere göre 800 kişinin ölümüne neden olmuş.

O dönemde valiler, bakanlar ve diğer yetkililerin kalabalık gruplar halinde bölgeyi ziyaret ettiğini söyleyen gençler, buna rağmen bölgede çok az şeyin değiştiğini anlatıyor. Bombalanmış evler hala yerle bir, kayıplar hala kayıp. Bölgeye elektrik ve su da hala verilemiyor.

Hükümet desteği ya da yabancı destek alıp almadıklarını sorduğumda 27 yaşındaki Velid yüksek sesle gülerek, “Onlar bize kürdan bile vermez” diyor.

Burası IŞİD’i Musul’dan çıkartmak için yapılan dokuz aylık savaşta en çok bombalanan bölgelerden. Amerika da Yeni Musul’a düzenlenen hava saldırılarının bir haftada 105 kişinin ölümüne neden olduğunu doğruluyor.

Savaştan önce kamyon şoförlüğü yapan Velid, erkek kardeşini ve onun hamile karısını kaybetmiş. Arkadaşları Abdullah’ın evinde kahvaltı ettikleri sırada evi arka arkaya bombalar vurmuş. Üç büyük patlama bloğu yerle bir etmiş. Velid bu sırada kırık bir kapıyı tamir etmek için dışarı çıkmış olduğundan hayatta kalmış.

Komşular Abdullah’a ve enkaz altında kalan diğerlerine yardım etmiş. IŞİD’in zorla Yeni Musul’a gönderdiği yan blokta yaşayan 140 kişinin hiçbiri saldırıdan sağ çıkamamış.

Abdullah bloğun başka bir bölgesinde sadece bir kişinin enkazdan sağ çıktığını, onun da beş gün boyunca Irak Özel Kuvvetleri tarafından kurtarılmayı beklediğini anlatıyor.

Rakka’da bitmeyen savaş


Rakka içindeki yollar neredeyse tamamen terk edilmiş. Bir zamanlar burada yaşayan aileler, Suriye’yle dünyanın farklı bölgeleri arasında dağılıp parçalanmış. Binalar yıkılmış, askerler hala yollarda bomba arıyor.

Suriye kuvvetleri kentin IŞİD’in elindeki son bölümünü de kuşatmış durumda. Militanlar keskin nişancılarla, füzelerle, havan topu ve intihar bombacılarıyla karşılık veriyor. Tek taraflı ilan ettikleri halifeliğin başkenti olan Rakka için ölümüne savaşıyorlar.

Rakka’da Suriye Demokratik Güçleri şemsiyesi altında çarpışan gruplardan Membiç İsyancıları’nın Sözcüsü Mustafa Membiç’e göre bundan sonraki mücadele daha da zor olacak. Membiç, “Boyunlarını kementle sıkıyoruz, onlar da son nefeslerine kadar çarpışacaklardır” diyor.

Bir saat sonra İngiltere Suriye Demokratik Güçleri medya yetkilisi olan ve kendisini sadece Firaz diye tanıtan kişiylebuluşuyorum. Beni ön saflarda savaşan ve kadınlardan oluşan küçük bir tümenle tanıştırıyor. Savaştaki diğer birliklere destek veren kadın tümenler, artık IŞİD’in elinden kurtarılan Yezidi kadınları karşılamaları için ön saflarda tutuluyor.

IŞİD, Irak’ta binlerce Yezidi kadını ve genç kızı kaçırdı. Bunların çoğunun Rakka’da ve hala hayatta olduğu sanılıyor. Firaz’a göre başka kadınları kurtaran kadın savaşçıların görüntüsü hem kurbanlara umut olacak hem de dünyanın dikkatini çekecek.

Eylül sonunda Firaz’ın Suriye Demokratik Güçleri’ne medya konularında yardım eden bir yönetmen olduğunu, gerçek isminin Mehmet Aksoy olduğunu ve IŞİD militanları tarafından vurularak öldürüldüğünü internette okudum.

Rakka’ya 70 kilometre mesafedeki Ayn Issa kasabası, Rakka’dan göç eden halkın ve yönetimin yeni mekanı oluyor. Bölgenin farklı yerlerinden gelen aileler burada kalabalık çadırlar içinde, dağınık bir mülteci kampında yaşıyor. Kamu görevlileriyse kentin çıkışındaki küçük bir binada çalışıyor.

Ayn İssa’da koşullar ne kadar ağır olsa da aileler burada kaçtıkları yere göre çok daha iyi durumda olduklarını söylüyor.

20’den fazla torunu olan Adla Issa, kampa yeni gelenlerin kalıcı çadırlarına yerleştirilmeden önce kaldıkları büyük bir çadırda bizimle birlikte oturuyor. “Enkaz altında çok insan kaybettik” diyen kadın, IŞİD kontrolundaki bölgede üç yıl yaşadıktan sonra yapılan ve onu evinden eden hava saldırılarını anlatıyor.

Geride dört çocuk bırakan oğlu Mahmut da ölenler arasında. Issa, çocuklara her baktığında yaşadığı üzüntüyü hatırlıyor.

Diğer aileler IŞİD kontrolu altındaki hayatlarının da şimdi kaçtıkları savaş kadar kötü olduğunu söylüyor. IŞİD’in elinde, yaşadıkları yıllar süren travmanın ardından kaçtıkları sırada açlıktan ölmenin eşiğinde olduklarını anlatıyorlar.

Telafer’in hızlı düşüşü


Ben Suriye’den ayrılırken, Musul ve Suriye sınırı arasında yer alan Irak’ın stratejik kentlerinden Telafer’de savaş yeni başlıyordu. 20 bin kadar sivilin kentte kapana kısıldığı sanılıyordu.

Bunun yerine askerler, açlık ve susuzlukla karşı karşıya olan militanlar ve ailelerinin aylardır süren kuşatmadan yorgun düştüğü, neredeyse tamamen terk edilmiş bir kent buldu.

Irak Özel Kuvvetler Komutanlarından Sami El Ardi, savaşın son günlerinde Telafer’in eteklerindeki bir üste bize Irak’ın 2017’nin sonunda IŞİD’den temizleneceğini söylüyor. Sonraki haftalarda yavaş yavaş diğer kentleri ve kasabaları aldılar, böylece Suriye sınırındaki bir çöl alanı dışındaki tüm bölgelerde zafer ilan ettiler.

Ancak Telafer’den geriye, bir zamanlar IŞİD kontrolunda olan diğer yerler gibi yaşanamaz bir kent kaldı. Su, elektrik ya da yönetim yok. Halk yok. En temel kaynaklara bile muhtaç konumdaki bölgede, halk evlerine dönmeden hizmet verilemeyecek. Hizmet verilemediği sürece de kimse evlerine dönmeyecek.

IŞİD’den kurtarılmış diğer kentler gibi buranın da eski haline dönmesi neredeyse imkansız görünüyor. IŞİD’i yenmek için her türlü askeri ve siyasi plan yapılmıştı, ancak anlaşılan o ki, IŞİD’den sonra ne olacağını kimse düşünmemişti.

Ancak kentler düştüğünde geriye yapılması gereken tek şey kalıyor, o da iyileştirme ve yeniden yapılandırma çalışmalarının hızla başlatılması.