2018 Londra'da Brexit Tartışmalarının Gölgesinde Geçti

İngiltere 2018’e üst üste yaşanan terör olaylarının geride bıraktığı acılar ve endişelerle girmişti. Önünde üstesinden gelinmesi gereken, AB’den ayrılık meselesi vardı. Bu konu ülkeyi yönetenleri, sanki çalışmadığı yerden gelen sorularla, sınava yakalanan bir öğrenci gibi tedirgin ediyordu. Bu yılın peşi sıra terör değil, istikrarsızlık ve bölünme, İngiltere’nin beka sorunu, darbe girişimi gibi sözlerin gölgesinde kapanacağı kimsenin aklına bile gelmezdi. İşte 2018 İngiltere’sinden bazı başlıklar.

Your browser doesn’t support HTML5

2018 Londra'da Brexit Tartışmalarının Gölgesinde Geçti


Ocak ayı, Londra sokaklarını kana bulayan ölümcül, bıçaklı saldırılarla başladı. 4 göçmen genci sokak çetelerinin kurbanı oldu. Kemer sıkma politikalarıyla sayıca azalan polis teşkilatı, yıl sonuna doğru bıçaklı saldırı dosyalarındaki kurban sayısını 100’lü rakamlarla ifade edecekti. Konu, Amerikan başkanı Donald Trump’ın Londra’nın Müslüman Belediye Başkanı Sadık Khan’la atışmasında bile konu oldu. Amerika’daki ateşli silahlarla ilgili İngiltere’den gelen eleştirilere Trump; Londra, önce kendine baksın, dedi.

Londra sokakları Türkiye’nin Afrin’e düzenlediği operasyon nedeniyle Kürtlerin protestolarına sahne oldu. İngiliz vatandaşı, Türkiye kökenli Kürtler, İngiltere’yi bu konuda sessiz kalmakla suçladı. İngilizler, haftalarca devam eden protestolara da sessiz kaldı.

Şubat ayının manşetlerinde Oxfam vardı. Yılda 400 milyon sterlin bağış akan uluslararası insani yardım kuruluşu. 2011’deki Haiti Depreminde yardım için bölgeye İngiltere şubesinden giden yöneticilerin, depremzede kadınları yardım vaadiyle cinsel istismara uğrattıkları ortaya çıktı. Kuruluşun yöneticileri bu rezaleti örtmeye çalışsada başaramadı.

Mart ayına Eski Rus ajanı Sergey Skripal ve Kızının sinir gazıyla suikast girişimi damga vurdu. İngiltere başbakanı Theresa May Putin’i sorumlu tutarak Dünya’yı ayağa kaldırdı. Amerika, Fransa, Almanya, İngiltere, ve daha bir çok batılı müttefik, saldırıyı inkar eden Rusya’nın diplomatlarının çoğunu sınır dışı etti.

İlgili Haberler İngiltere Topraklarında Rus Gazından Ölüm

Nisan’da İngiltere, Esat’ın Duma’da kimyasal silah kullandığı gerekçesiyle Suriye’ye, Fransa ve Amerika’yla ortak füze saldırısı düzenlendi. Londra’da meydanlar Suriye’de savaşın sona erdirilmesini isteyen göstericilerle doldu.

Windrush Skandalı ise İngiltere’yi Göçmen politikalarında eleştirilerin odağına oturttu. İkinci dünya savaşından beri ülkede yerleşik Jameikalı siyahların kapı dışarı edilmeye çalışıldığı ortaya çıktı. İçişleri bakanı Amber Rudd bu konuyla ilgili meclis soruşturmasında kaçamak cevap verince Başbakan tarafından istifası istendi.

İlgili Haberler İngiltere’nin İstemediği Göçmenler


Mayıs’da İngilizler, 100 yılın en sıcak günleriyle, sert geçen kışın acısını çıkardı. 28 dereceyi geçen havalarda, Kraliçe 2. Elizabeth küçük torunu Harry’yi, Amerikalı melez, dizi oyuncusu Meghan Markle ile evlendirdi. 20 milyon sterlinlik harcamayı eleştirenlere ülkeye turist çekiyoruz şeklinde cevap verildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İngiltere Ziyareti hem protestolar hem de tezahüratlar eşliğinde gerçekleşti. Kraliçeyle çay içti, Başbakanla stratejik ortaklık meselelerini konuştu. Erdoğan Chatham House’da kürsüde, soru üzerine, Türkiye’de hapiste hiç gazeteci yok, içerdekiler bankamatik hırsızı, dedi.

Haziran’da, geçen kış koridorlarında hastalar ölüyor diye eleştirilen İngiliz Hastaneleri ve sağlık sisteminin 70. kuruluş yıldönümü etkinlikleri vardı. Çalışanları, gözbebekleri gibi sahip çıktıkları NHS adlı kurumun doğum gününü gösterilerle kutladı, kamuoyuna hükümeti şikayet etti. Özelleştirmeye zemin hazırlamak için kurumu mahsus çalışamaz hale getirdiler, dendi. Theresa May 2023’e kadar 20 milyon ek bütçe vererek öfkeyi yumuşatmaya çalıştı.

Rus oligarkların İngiltere’ye getirdikleri servetin sorgulandığı örnekler yaşanmaya başladı. Chelsea Takımının patronu Abromoviç İngiliz makamlardan vize alamadı.

Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde İngiltere’deki gurbetçi Türkler’in yüzde 50’si sandığa gitmedi.

Temmuz ayında olağanüstü sıcakların sürmesi, yağışların durması İngiltere’de tarımı tehdit edecek seviyeye geldi. Barajlarda su seviyesi düştü. Hortumla bahçe sulamak yasaklandı. Theresa May, yaz tatili öncesi inziva konutunda son bakanlar kurulu toplantısı yapıp Brexit yol haritası planını paylaştı. Sağ kolu ve Brexit bakanı David Davis ile, Dışişleri Bakanı Boris Johnson istifa etti.

Rus’ların zehirlediğinden şüphelenilen eski casus ve kızı iyileşmeye başlamışken aynı zehir bir İngiliz kadını öldürdü. Erkek arkadaşıyla beraber yerde bulup kokladığı parfüm şişesinden Rus menşeli sinir gazı Novichok çıktı.

ABD’de göreve geldiğinden beri İngiltere’de bir kalabalık tarafından istenmeyen adam ilan edilen Donald Trump, Kraliçeyi ziyarete geldi. O, protokolün tadını çıkarırken Londra’da, Parlamento meydanında şişme bebeğini uçurdular. Protestocularla karşılaşmasın diye hep helikopterle seyahat ettiği dikkat çekti.

Ağustos, ana caddelerde perakende sektörünün alarm verdiği bir ay oldu. Büyük mağaza zincileri el değiştiriyor, bazıları kapanıyor ya da borçlarını yapılandırması için finans kurumlarına başvuruda bulunuyordu. İngiltere’de ilk 6 ayda 2700 mağazanın iflas edip kapandığı anlaşıldı. Bu bilançoya her gün 14 yeni mağaza daha ekleniyordu.


Eylül, İngiltere’de Brexit mesaisinde artık kayda değer ilerleme beklentisinin, had sahfaya çıktığı bir ay oldu. Gazeteler, “Avrupa, Başbakan May’in planını yüzüne fırlattı” diye yazdı.

Ekim’de 700 bin kişi Londra sokaklarındaydı. Başbakanın AB’den ayrılık meselesini oldu bittiye getirmesi endişesi hem kendi partisini, hem parlamentoyu hem de sokakları rahatsız ediyordu. Aşırı sağ sert bir ayrılıktan yana, sol ise anlaşmalı bir boşanmanın arayışındaydı. Birlikte kalalım, diyenlerin sayısı da az değildi.

Türkiye’de işlenen Kaşıkçı cinayetiyle de protestocular, Londra’daki Suudi Arabistan Krallığının Büyükelçilik binasınının önünü mesken edindiler.

Kasım ayının 11’inde Bütün İngiltere, birinci dünya savaşının 100. yılını andı, kayıplarına saygı duruşunda bulundu.

Theresa May ise Brexit’deki tartışmalı adımlarına bir yenisini daha ekledi. Geçen ayki sert manşetleri ardından AB’yle anlaştım diyerek ofisine davet ettiği bakan arkadaşlarından ikisini daha istifayla kaybetti. Partililerin sonra, aleyhinde imza toplamasına “darbe girişimi” dedi.

Yılın son ayına girildiğinde Theresa May’in kendi hazırladığı planda ısrarı ülkedeki bunalımı tırmandırıyordu. Sterlin tarihin en düşük seviyesine iniyor, İngiliz merkez bankası önümüzdeki 50 yıllık felaket senaryolarını yayınlıyordu. Ana Muhalefet Lideri Jeremy Corbyn Başbakan’a, sonunda bütün ülkeyi birleştirmeyi başardınız “ama kendinize karşı” dedi.

Parti ici muhalefet, yeterli sayıda imza toplayıp Genel başkanlığını güven oyu meselesi yaptı ama Theresa May’i devirmeyi başaramadı. Theresa May güvenoyu zaferiyle AB’ye taviz istemeye gitti, alamadı. Taslağı oylama işlemini yeni yıla bırakıp zaman kazanma yoluna gitti.

Yeni yıl günü İngiltere’nin AB’den ayrılığına 88 gün kalacak.