Macron ve ABD Medyası Arasında Sert Atışma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, hükümetin cihatçı terör ve Corona virüsüyle mücadele politikalarını sert şekilde eleştiren Amerikan, İngiliz ve Almanya'nın dev medya gruplarıyla sert bir kavgaya girdi. Gazeteler Macron'u "Banliyölerdeki getto sorununu ve entegrasyondaki başarısızlığı çözmek yerine laiklik adına Fransız Müslümanları’na baskı yapmakla" suçladı. Macron ise, radikal İslamcılığa karşı izlenen politikaları ele alış şekilleri nedeniyle Anglo-Sakson medyasını "şiddeti meşrulaştırmakla" suçladı. Macron'un telefonla aradığı New York Times'ın yanıtı yine sert oldu.

Fransa'daki terör saldırılarının ardından Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un radikal İslamcılarla mücadele konusundaki açıklamaları nedeniyle Müslüman ülkelerde başlayan protesto eylemlerine, Batı medyasından gelen sert eleştiriler eklendi. Müslüman dünyasına El Cezire’ye verdiği röportajla mesaj veren Fransa Cumhurbaşkanı, Amerikan ve İngiliz medyası tarafından da sert eleştirilince telefon diplomasisine başvurdu. Amerika'nın 'liberal, ilerici' olarak tanımlanan gazeteleri, "Fransa'daki radikal İslamcı saldırıları, Fransız laikliğinin başarısızlığı" olarak değerlendirince, Macron ve Elysee Sarayı gazeteleri doğrudan aradı.

Amerika'nın en prestijli dergilerinden New Yorker muhabiri Alexandra Schwartz, 1 Kasım'da Macron'un paylaştığı, "Laiklik kimseyi öldürmedi" mesajına, Twitter hesabından "Hatırlatma: Stalin ve Mao" mesajıyla yanıt verdi. Ancak gazeteci, eleştiriler üzerine bu mesajını geri ekti.

Elysee Sarayı, Financial Times'da, 4 Kasım'da, "Macron'un ayrılıkçı İslam’la mücadelesi ülkede bölünmeyi daha da derinleştiriyor" başlığıyla çıkan haber nedeniyle gazeteyi arayarak eleştirilerini dile getirince, Financial Times haberi geri çekti ve yerine Macron'un konuya ilişkin bir mektubunu yayınladı. Gazetenin haberde kullandığı kavramların özellikle yanlış olduğunu dile getiren Macron mektubunda, "İslamla değil, radikal İslamla mücadele ettiklerini" vurguladı. Financial Times okurları Macron'un yanıtını, "neye yanıt verdiğini bilmeden" okudu.

ABD medyası da eleştirdi

New York Times, tarih öğretmeni Samuel Paty'nin başının kesilerek öldürülmesini ilk gün, "Fransız entegrasyon politikasının başarısızlığı ve polis şiddeti olarak" verdi. NYT, 26 Ekim'de, "Bir profesörün başının kesilmesinden sonra, Fransa 'içerideki düşmana' karşı büyük bir baskı başlattı" başlığıyla verdiği analizde, "Ancak bir bütün olarak ulus, Müslüman toplumda sık sık dile getirilen, entegrasyon modelinin elden geçirilmese bile güncellenmesi gerektiği fikrine ihtiyatla bakıyor" yorumunu yaptı.

Amerika'nın iki önemli gazetesinden New York Times, "Fransa, sistemik ırkçılıkla savaşmak yerine 'İslam'ı reform etmek' istiyor" derken, Washington Post, "İslamcı ayrılıkçılıkla mücadele fikri 'terörist şiddet dışında bir sorunu çözmek için tasarlanmış' görünüyor" ifadesiyle Fransız hükümetinin politikalarına şüpheyle yaklaştı. Post’a göre, "Fransa hükümeti, kentsel gettolarda yabancılaşan Müslümanlar’ın sorunlarıyla ilgilenmek ya da toplumda radikalleşmeyi besleyen ayrımcılığı gidermek yerine, dünyada 2 milyardan fazla barışçıl üyesi olan bin 400 yıllık bir inancın pratiğini yeniden düzenlemek istiyor" eleştirilerine yer verdi.

Politico dergisi, 31 Ekim'de, Fransız Ekonomik ve Sosyal Bilimler Akademisi EHESS yöneticilerinden sosyolog Farhad Khosrokhavar'ın, "Fransa'nın tehlikeli dini: Laiklik" başlıklı bir makalesine yer verdi. Khosrokhavar makalesinde, "Neden, karikatürlerin ilk yayınlandığı Danimarka'nın yanısıra, İngiltere'de, Almanya ve İtalya'da da yayınlanmasına rağmen, en çok Fransa'nın aşırılık yanlıları tarafından bu denli şiddete maruz kaldığı" sorusunu sordu ve "nedeni basit: Laikliğin aşırı formu ve blasfem" diye yanıtladı. Uzman yazısını, "Fransa, laik köktenciliğin ağır bedelini ödüyor" iddiasıyla bitirdi. Bu yazı da eleştiriler üzerine geri çekildi.

Politico'dan sonra New York Times'a da konuşan Farhad Khosrokhavar, Samuel Paty'nin sınıfta bu karikatürleri göstermesini de eleştirdi ve, "İfade özgürlüğünü savunmanın binlerce yolu var. Neden bu karikatürler?" sorusunu sordu.

"Absürdistan"

Son olarak eleştiri zincirine Corona virüsü politikası nedeniyle Alman dergisi Die Zeit de katıldı. Fransa'yı "Absürdistan" olarak tanımlayan Alman merkez sol eğilimli dergi, 12 Kasım'da yayınladığı bir haberde, Fransızlar'ın sokağa çıkmak için kendi kendilerine bir izin belgesi doldurma zorunluluğunun ve süpermarketlerde sadece temel ihtiyaç maddelerinin satılıp, diğerlerinin üzerinin kapatılmasının "absürd" olduğu yazdı. Haberde Macron, "gücü indirgenmiş bir parlamentoya karşı yalnızca Savunma Konseyi'ni toplayarak ülkeyi yöneten yarı monarşik bir lider" olarak tanımlandı ve "Bütün baskıcı kurallara ve herşeye kadir Cumhurbaşkanına rağmen, Fransa'da vatandaşlarını maske takmaya bile zorlamayan İsveç'ten bile fazla vaka var" eleştirilerine yer verdi.

New York Times'ı telefonla aradı

Alman, İngiliz ve Amerikan ana akım medyasından gelen sert eleştirilerin artması üzerine Macron 12 Kasım'da New York Times gazetesinin medya bölümü sorumlusu Ben Smith'i arayarak şikayette bulundu. Macron, "Fransa'daki saldırıları işleyen Anglo-Sakson medyasını şiddeti meşrulaştırmakla" suçladı. Telefonla aradığı Smith'e, "Benim söylemediğim kavramların bana atfedilmesinden nefret ediyorum. Bizim değerlerimizi paylaşan ülkelerin medyasından gelen eleştiriler Fransız devriminin ve aydınlanmanın ülkesindeki şiddet saldırılarını meşru kılıyor" dedi. Charlie Hebdo saldırısında tüm dünya fransa’ya destek verirken, son saldırılara desteğin azalmasından üzüntü duyduğunu ekledi.

Ben Smith, Macron ile yaptığı telefon görüşmesini alaylı bir dille uzun bir makale ile 15 Kasım Pazar günü yine New York Times sütunlarından yayınladı. Smith, "Fransa Cumhurbaşkanı Perşembe günü, şikayette bulunmak için, altın kaplı sarayından beni arad ve Anglo-Sakson medyasının Samuel Paty'nin öldürülmesiyle başlayan bir dizi kanlı saldırıda bulunanlar yerine, Fransız entegrasyon sistemini kınamayı tercih etmesini eleştirdi" dedi.

Trump benzetmesi

Ben Smith, uzun makalesini, "Macron’a Amerikan medyasına yönelik şikayetleriniz biraz Trumpçı bir yaklaşım olmuyor mu!' dedim. Kendisi de bana 'Sadece kendisinin ve ülkesinin anlaşılmasını istediğini!' söyledi. Bana net olarak, 'Mesajım açık, Fransa ile ilgili bir sorunuz varsa beni arayın' dedi. Bu arada Macron, New York Times, Paris ofisinde hiç röportaj vermedi. Belki buradan başlaması iyi iyi bir başlangıç olurdu" sözleriyle bitirdi.