Macron'dan "Kiliseye Siyaset Daveti" Fransa'yı Karıştırdı

Katolik dünyasının en büyük toplantısı olan Piskoposlar Konferansı'na giderek "kiliseyi toplumu ilgilendiren konularda görüş belirterek siyasete davet eden" Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkede laiklik tartışmasını yeniden alevlendirdi.

Sert bir laiklik anlayışına karşı olduğunu ve Kilise'nin de kamusal alanda söz sahibi olması gerektiğini dile getiren Macron, Katolik Kilisesi'nden "siyaset sahnesinde hem ulusal hem de Avrupalı olarak yer almalarını ve görüş belirtmelerini" istedi.

Macron, piskoposlar Konfersı'ndaki dini temsilcilere seslenerek, "Dine karşı güvensizlik yaşayan bir ülkede siz ve ben her iki taraftaki şüphecilere karşı cesur durduk.Devlet ve Kilise arasındaki ilişki yıprandı. Ve bu ilişki onarılmalı" dedi.

Macron, "Kilise ve devlet iki farklı kurumsal düzen gibi görünse de, iki kurumun da ortak kamu yararı konularında meşru bir sese sahip olduğunu" söyledi.

Macron'un konuşması Katolik kesim tarafından "yenilikçi ve kurucu", laik kesim tarafından da "provokatör" olarak nitelendirildi.

Son seçimlerde laik oyları çeken aşırı sağ parti Front National'in lideri Marine Le Pen, "Cumhurbaşkanı yarın, 1905 Laiklik Yasası'na saldırabilmek için Katolikler'i uyuşturmaya çalışıyor. İşte benim endişem bu. Katoliklere sesleniyorum. Bu değişimden faydalanacak olan sizler değilsiniz" sözleriyle tepki verdi.

Fransa'da laikliğin katı savunucularından eski Başbakan Manuel Valls de, Twitter hesabından "Laiklik Fransa demektir ve Fransa yalnızca devlet ve kilisenin ayrılması üzerine kurulmuştur" dedi.

"Kırmızı çizgiyi aştı"

Radikal sol lider Jean Luc Melenchon da, gazetecilere " Bu konuşma şok edici ve kabul edilemez. Macron kırmızı çizgiyi aştı. Nicolas Sarkozy bile bu kadar ileri gitmemişti. Devlet ile kilise arasındaki ilişki yıpranmadı, 1905'te tümüyle kesildi. Cumhurbaşkanlığı makamı ruhani bir makam değildir. Nötr olduğunu söyleyen Macron seçim yaptı ve sağı seçti. Bu ayrılığı yeniden tartışmaya açmak, tüm dinlerin aşırılarına politik olarak kapıları açmak anlamına gelir. Katolikleri politika yapmaya çağırıyor. Ya Yahudiler, ya Müslümanlar? Ben bu ülkede politik İslam’la mücadele edildiğini düşünüyordum. Katolikler siyaset yapsın, diğerleri yapmasın mı diyor? Devlet din ile diyaloğa girmez" diye tepki gösterdi.

Sağ yine bölündü

Sağ partilerse laiklik tartışmasında ikiye bölündü. Merkez sağ parti UDİ'nin lideri Jean Christophe Lagarde, "Ben Macron'un konuşmasında şok eden bir yan görmedim. Laiklik dine karşı savaş değildir. Sadece herkesin inancının garanti altına alınmasıdır" dedi.

Ancak ana muhalefet merkez sap parti Cumhuriyetçiler‘in Meclis Grup Başkanı Christian Jacob, bu sözlerin bir iletişim operasyonundan ibaret olduğunu belirterek, Macron'un "yarı tanrı Jüpiter cumhurbaşkanı" benzetilmesine atıfta bulunarak "Jupiter'in tanrıya dönüşünü izliyoruz. Katolik oylarının toplanması için atılan son derece kaba bir manevra" dedi.

Macron daha önce de, "Devlet laiktir ama toplum laik değildir", "İnanalar da cumhuriyet yasalarına saygı çerçevesinde toplumsal tartışmalara katılmalı" açıklamalarıyla tepki çekmişti. Macron, Kilise ile "Concordat" imzalayan Fransa'nın ünlü lideri Napolyon'a benzetilmişti.

Macron Kilise'ye neden şimdi göz kırptı?

Fransa'da "eşcinsel evlilik yasası" sırasında kemikleşen ve seçimlerde aşırı sağa oy veren Katolik seçmeni çekmeye çalışan Macron'un, Katolik kesimin karşı çıktığı, "tıbbi müdahale ile çocuk sahibi olmayı kolaylaştıran ve eşcinsel çiftlere de bu alanda kolaylık getiren PMA Yasası'nın" görüşülmesi yaklaşırken böyle bir konuşma yapması dikkat çekti. Zaten "demiryolu ve emeklilik" reformu ile sert bir grevle karşılaşan, üniversite reformu ile de fakültelerdeki sert eylemlerle mücadele eden hükümet, sol ve çalışan kesimin ardından, bir de PMA Yasası ile Katolik dünyasının da sokağa inmesinden endişe ediyor. Cumhurbaşkanı Hollande döneminde çıkarılan eşcinsel evlilik yasası, aylarca bir milyonu aşan Katolik muhafazakar Fransız'ı sokağa dökmüştü. Liberal ekonomik ve sosyal yasalarla sol ve emekli seçmeni kaybeden Macron, aynı anda Katolik muhafazakar seçmenin direnişiyle de karşılaşmayı göze alamıyor.

Ayrıca Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine iddialı hazırlanan ve önümüzdeki hafta Strasburg’a giderek AP'nin içinde yeni Avrupa projesini anlatmaya hazırlanan Macron, Avrupa'daki sağ dalgayı yakalamaya çalışıyor. AB başkentlerinde birbiri ardına, Hristiyan demokrat ya da muhafazakar liderlerin seçim kazandığını ve göçmen krizi ve cihatçı terörün ardından sağ Katolik oyların yükseldiğini gören Macron, kiliseye göz kırparak 2019'da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerini almak istiyor.