Okullar Açılmaya Hazır mı?

(ARŞİV)

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Corona virüsü salgını nedeniyle 16 Mart’ta yüz yüze eğitime ara verilen okulların yeni eğitim öğretim yılına 31 Ağustos’ta başlayacağını açıkladı.

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü tarafından bütün illere gönderilen genelgeye göre, “Öğrencilerin bir önceki eğitim ve öğretim yılına dair eksik konu ve kazanımları ile öğrenme kayıplarına ilişkin ‘Eğitim Programı’, 31 Ağustos Pazartesi günü başlayacak ve 18 Eylül 2020 Cuma gününe kadar devam edecek”.

EBA üzerinden telafi eğitimine destek

Telafi eğitimi de denen bu süreç, yeni eğitim kurumlarında ve sınıflarında gerçekleşecek. Bakanlık ilgili materyalleri elektronik ortamda yayınlayacak, ayrıca Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ve EBA TV üzerinden yıl boyunca destekleme ve yetiştirme kurslarıyla sürece destek verilecek.

MEB, daha önce yaptığı açıklamalarda özel okullarda telafi eğitiminin 15 Ağustos’ta, devlet okullarında ise 31 Ağustos’ta başlayacağını duyurmuştu. Bakanlık telafi eğitimlerinin üç hafta süreceğini ve katılımın zorunlu olmadığını da açıklamıştı. Ancak yeni açıklamayla birlikte telafi eğitimleri bütün okullarda 31 Ağustos’ta başlayacak olan yeni eğitim öğretim yılı takvimi içine alınmış oldu.

Okullarda alınacak önlemler

Milli Eğitim Bakanlığı’nın ardından Sağlık Bakanlığı da Corona vürsü salgınına karşı okullarda alınacak önlemleri açıkladı. Buna göre;

- Okullara alınması gereken önlemler ve uyarılar konusunda bilgilendirici afişler asılmalı.

- Okullarda temassız ateş ölçer, maske, sıvı sabun ve el antiseptiği veya en az yüzde 70 alkol içeren kolonya bulundurulmalı.

- Eğitim faaliyetine başlamadan önce okul binasının genel temizliği su ve deterjanla yapılmalı.

- Okullarda en az 4 metrekareye bir kişi düşecek şekilde personel ve öğrenci planlaması yapılmalı, içeriye alınması gereken kişi sayısı buna göre düzenlenmeli.

- Sınıf, çalışma salonları, işlikler, yemekhane, kantin vb. toplu kullanım alanlarında kişiler arasındaki sosyal mesafe en az 1 metre olacak şekilde düzenlenmeli.

- Okulda bulunan öğretmen, öğrenci ve diğer çalışanlar maske takmalı ve maskesi olmayanlar için bina girişinde maske bulundurulmalı.

- Okulda bulunan kişilerin tümü kuralına uygun maske takmalı, maske nemlendikçe ya da kirlendikçe değiştirilmeli. Yeni maske takılırken ve sonrasında el antiseptiği kullanılmalı.

- Okulda bulunan öğretmen, öğrenci ve diğer çalışanlar maske takmalı ve maskesi olmayanlar için bina girişinde maske bulundurulmalı.

- Okulda bulunan kişilerin tümü kuralına uygun maske takmalı, maske nemlendikçe ya da kirlendikçe değiştirilmeli. Yeni maske takılırken ve sonrasında el antiseptiği kullanılmalı.

- Öğrencilerle 1 metreden yakın temas olasılığı olan öğretmen ve diğer çalışanların tıbbi maskeye ek olarak yüz koruyucu da kullanması sağlanmalı.

“Bir kısım okulun ikili eğitime geçmek durumunda kalacağını öngörüyoruz”

Sabancı Üniversitesi bünyesinde çalışmalar yürüten Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık’a göre, açıklanan önlemlerin hayata geçirilebilmesi için çok etkili bir koordinasyon, çok iyi bir planlama, işbirliği ve kaynak aktarımı gerekiyor.

VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Arık, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı önlemlerin olması gerekenleri işaret ettiğini belirtti ancak özellikle sosyal mesafe konusundaki önlemlerin hayata geçirilmesinin önündeki zorluklara dikkat çekti: “Sınıfların büyüklüklerini düşününce birer metre aralık sağlanması çok zor. Çünkü ortaöğretim kurumlarında genel ortalama derslik başına düşen öğrenci sayısı 27. Bu mevcudun 40’ın üstünde olduğu okullar var. Bir kısım okulun ikili eğitime geçmek durumunda kalacağını öngörüyoruz ama o durumun nasıl planlandığını şu anda herhangi bir açıklama olmadığı için anlamamız ya da değerlendirmemiz zor. Biz zaten ikili eğitim sorunu yaşayan bir ülkeyiz. 2018-19 eğitim-öğretim yılı itibariyle ikili eğitim gören ilkokul öğrencilerinin oranı yüzde 37,8. Ortaokul öğrencilerinin oranı yüzde 29,9. Bu, çok yüksek bir oran. Zaten derslik arttırılmasına gidilmesi gerekiyordu ve MEB bunun için bir kampanya başlatmıştı. Kampanyanın sonuçlarını henüz bilemiyoruz. Bütün bu gerçeklik içinde bu söylenen hedefin iyi uygulanabilmesi için gerçekten çok iyi planlama yapmak, biraz yolumuzu bilmek gerekiyor. Şu an belirsizlik devam ediyor''.

“Ek bütçeye ihtiyaç olacak”

Corona virüsüne karşı okullarda alınacak yeni önlemler, okulların harcamalarında da bir artışı getirecek. Bu tür masrafların MEB’in yatırım bütçesinden karşılandığını belirten Arık, bakanlığın 2019 ve 2020 bütçelerinde yatırıma ayrılan payın önceki yıllara göre azaldığını vurguladı. Arık, “Bu süreç okullardaki personel eksikliğini de biraz daha göz önüne çıkaracak. Söz konusu olan sadece öğretmen eksikliği değil. Özellikle hijyen ve sağlığı düşündüğümüz zaman okul içinde birtakım destek mekanizmalarını sağlayan insanlara daha fazla ihtiyaç duyulacak. Psikolojik danışmanlık ve rehberlik (PDR) çok önemli. Bu sürecin en kritik yanlarından bir tanesi hem çocukların hem öğretmenlerin psikososyal alanda desteklenmesini sağlamak. 2018 rakamlarına göre 538 öğrenciye bir PDR öğretmeni düşüyor. Dolayısıyla eğitimin aksamaması, bütün çocukların eğitim hakkının garanti altına alınması ve sağlık tedbirlerinin alınması için MEB’in mevcut bütçesinin üstüne ekleme yapılması gerekiyor. Çok boyutlu ve çok taraflı bir ek bütçeye ihtiyaç olacak” dedi.

Okulların bakım, temizlik, elektrik, su faturaları, kırtasiye, donanım gibi ihtiyaçlarının büyük ölçüde okul aile birlikleri tarafından karşılandığını hatırlatan Arık, farklı okullardaki aile birliklerinin farklı düzeylerde gelire sahip olduğuna dikkat çekti: “Türkiye’de temiz suya erişim dahil çok temel ihtiyaçların hala sorunlu olduğu okullar var. Bu nedenle özellikle dezavantajlı okulların çok ciddi ölçüde desteklenmesi gerekiyor. Bakan Yardımcısı hem telafi eğitimleri kapsamında hem hijyen kapsamında daha dezavantajlı durumda olan okulların ve öğrencilerin desteklenmesine ağırlık verileceğini söyledi. Ama bunu da değerlendirmek için de şeffaf bir süreç paylaşımına ihtiyaç duyuyoruz. Hazırlık yapılıyor zannediyoruz ama henüz kamuoyuna ya da belli paydaşlara yansıyan bir netlik olmadı bu konuda”.

Şeffaflık uyarısı

MEB’in hem okulların ve telafi eğitiminin başlama tarihi konusundaki farklı açıklamaları hem de alınacak önlemlerin içeriği konusunda yeterince şeffaf ve kapsayıcı hareket etmediğini söyleyen Arık, “Belirsizlik bir yanıyla anlaşılabilir. Hiçbir ülke, hiçbir sistem buna hazır değildi. Fakat yine de çok daha şeffaf, birkaç farklı senaryoya göre, çok net, güven verici açıklamaların yapıldığı bir süreç olsaydı çok daha etkili olurdu. Biliyoruz ki bu sürecin yönetilmesinde bazı öğretmenler, okul yöneticileri ve uzmanlarla çalışılıyor. Fakat o süreç henüz o kadar şeffaf değil. Nasıl bir planlama yapıldığı ve ne tür senaryolara göre hazırlık yapıldığı maalesef çok net değil. Güvensizlik ortamı olmaması için bakanlığa düşen sorumluluk sürecin paydaşların katılımıyla şeffaf biçimde yürütülmesidir” dedi.

Öğretmenler ne kadar hazırlıklı?

Arık, Corona öncesi salgınlarda farklı ülkelerde yaşanan en önemli sorunun okulların yeniden açılması olduğunu vurguladı ve diğer ülkelerin deneyimlerinden ders çıkarılması gerektiğini söyledi. Corona salgını sonrasında Fransa’da okulların yeniden açılmasıyla öğrenciler arasında 70 vaka görüldüğünü hatırlatan Arık, yurtdışında da ideal örneklerin çok az olduğunu belirtti. Yüz yüze eğitime yeniden başlayan ülkelerde en kritik rolün öğretmenlere düştüğünü kaydeden Arık, “Öğretmenlerini güçlendirmeye çalışan ülkeler olduğunu gördük. Öğretmenlerin olası risklere karşı daha hazırlıklı olmasına yönelik tedbirler alan ülkeler oldu. Bu, özellikle küçük yaştaki çocuklar için önemli. Siz, bir metre mesafe diyebilirsiniz ama daha küçük yaştaki çocuklar için bu tedbirin izlenmesi daha zor olacaktır” diye konuştu.

Arık, Türkiye’deki öğretmenlerin yüz yüze eğitime ne kadar hazırlıklı olduğu sorusuna ise şu cevabı verdi: “Bakanlık tarafından bu konuda çalışmalar yapıldığı ifade ediliyor ama detaylarını bilemiyoruz. Bizim birlikte çalıştığımız ve bu konuda görüşüne danıştığımız öğretmenler hazırlıklı olmadıklarını söylüyorlar. Şimdi daha çok telafi eğitimleri, öğrenme kaybının nasıl giderileceği üzerine çalışma yapılıyor gibi görünüyor. Görüneni söylüyorum çünkü olanı detaylı şekilde bilmiyoruz. Ama öğretmenlerin güçlendirilmesi için henüz öğretmenlere ya da bize ulaşan bir bilgi yok. Dolayısıyla şu anda okul yönetimlerinin de öğretmenlerin de hazır olduğunu sanmıyoruz. Hazır olmak için bir zaman var. Ama burada da bütün karar alma süreçlerine her seviyede katılım önemli”.

Diğer ülkelerin deneyimlerine bakıldığında salgın sonrası devamsızlıkların ve okuldan kopuşların arttığına dikkat çeken Arık, buna karşı da çok güçlü bir çalışma yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi. Arık, telafi eğitiminde de bütün çocuklar için bireysel planlar yapılması gerektiğini vurguladı ve bunu da ancak öğretmenlerin yapabileceğini söyledi.