Suriyeli Kadınların Barış Sürecindeki Rolü

Birleşmiş Milletler, yerel ve uluslararası aktörlerle birlikte çalışarak Suriye’de yedi yıldır devam eden iç savaşın sona erdirilmesi için yeni bir anayasa oluşturma çalışmalarına devam ederken, Suriyeli kadınlar ülkelerinin geleceğiyle ilgili kendi görüşlerinin ve endişelerinin de değerlendirilmeye alınmasını talep ediyor.

Avustralya’da yaşayan Suriyeli yazar ve insan hakları savunucusu Rima Flihan, “kadınların anayasanın hazırlanmasına dahil olmasının çok elzem olduğunu” söylüyor. VOA’ye konuşan Flihan, “Aksi takdirde gelecekte kadınların ve azınlıkların yasama sürecindeki hakları gerçekten garantiye alınamaz” dedi.

Kadınların barış süreçlerine dahil edilmesinin “uzun vadede olumlu siyasal etkiler yarattığının istatistiksel olarak da kanıtlandığına” değinen Birleşmiş Milletler Kadın Örgütü’nden Rachel Dore-Weeks, Suriye’deki süreçte de kadınların hem anayasanın oluşturulmasındaki hem de siyasetteki rolünün göz ardı edilmemesi gerektiğini savundu.

BM Kadın Örgütü’nde Arap ülkelerini temsil eden danışman ve müdür yardımcısı Dore-Weeks, “Kadınlar daha fazla etkin olduğunda, barış masasına oturup insanları konuşmaya ikna etme ve uzun süreli bir barış sürecini yakalama olasılıkları çok daha yüksek” diye konuştu.

‘Anlamsız’

Diğer taraftaın bazı Suriyeli kadınlar devam eden siyasi görüşmelerin Suriyeliler tarafından yönetilmediğini, farklı yabancı ülke ve aktörler tarafından yönlendirildiğini savunuyor.

İsveç’te yaşayan Suriyeli kadın gazeteci Azza Al Bahra VOA’ye yaptığı açıklamada, “Şu anda kadınların anayasanın yazılma sürecine dahil olması bir şey ifade etmiyor. Anayasanın şu anki yazılma şeklini tasvip etmiyorum. Suriye’de hala istikrarsızlık hakim ve kadınların ve azınlıkların anayasa yazma sürecine adil ve etkin bir şekilde dahil edileceğine inanmıyorum” dedi.

Al Bahra Suriye’de etkili bir siyasi sürecin “ancak gerçek bir rejim değişikliği olduğunda ve mülteciler yurtlarına geri dönebildiğinde” gerçekleşeceğine inanıyor.

İngiltere’de yaşayan Suriyeli araştırmacı Nisreen Trabulsi de aynı endişeleri taşıyor. Trabulsi, “Bence Suriye farklı güçler tarafından işgal edilmiş durumda ve halk gerçek düşüncelerini dile getiremiyor. Şu an süregelen anayasa yazma süreci meşru değil” dedi.

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura bu yıl görev süresi sona ermeden önce Suriye’deki siyasi süreci yeniden canlandırıp ivme kazandırmak için çabalarını arttırdı. De Mistura’nın görev süresi aslında bu ay sona eriyordu ama BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in talebi üzerinde görevini uzattı. Anayasanın yazılması, De Mistura’nın öncelikleri arasında.

Suriye’deki barış süreci farklı kanallar aracılığıyla paralel bir şekilde yürütülüyor. BM tabanlı, Cenevre merkezli süreç ABD ile Avrupa ülkeleri tarafından destekleniyor. Astana’da başlatılan müzakereleri ise Rusya yönlendiriyor.

Cenevre sürecini ilk olarak bu yıl hayatını kaybeden Kofi Annan BM Suriye Özel Temsilciliği görevindeyken 2012 yılında başlatmıştı. Annan altı maddelik barış planında “Suriye halkının endişeleri ve düşleri doğrultusunda, Suriye’nin yönettiği siyasal bir sürecin” başlatılmasını öngörmüştü.

2017 yılında Rusya’nın başlattığı ve Türkiye ile İran’ın da dahil olduğu Astana sürecinde ise Suriye yönetimi ile Suriye muhalefet gruplarının barış müzakereleri için biraraya gelmesi sağlandı.

Her ne kadar Astana müzakereleri İdlib’de büyük bir askeri harekatın önüne geçilmesini sağlamış olsa da, uzmanlar mevcut yerel ve uluslararası baskı unsurları karşısında bu sürecin çok fazla dayanamayacağı uyarsında bulunuyor.