Sykes-Picot Anlaşması 100. Yıldönümünde Washington’un Gündeminde

Your browser doesn’t support HTML5

Ortadoğu’da bugünkü sınırların temeli kabul edilen Sykes-Picot Anlaşması, imzalanmasının 100’üncü yılında yeniden gündemde. Adını İngiliz diplomat Mark Sykes ve Fransız diplomat George Picot’dan alan anlaşma 1. Dünya Savaşı’nın sömürgeci ruhunu yansıtan belge olarak biliniyor. Anlaşma “yapay sınırlar ve böl-yönet politikalarının kağıda dökülmüş hali” olarak değerlendiriliyor.

Anlaşma yürürlüğe girmedi, ama Ortadoğu’daki sınırlar hala o dönemden farklı değil. Etnik ya da mezhepsel birlik yok. Peki sınırlar farklı çizilseydi, Ortadoğu kurtulabilir miydi?

Siyasi uzman Nicholas Danforth, New York Times gazetesi için bu soruyu masaya yatırdı. Danforth, yazısında, ABD Başkanı Woodrow Wilson’ın hazırladığı alternatif bir haritayı da arşivlerden çıkardı. Danforth’un yazısı ve harita, Türkiye’de tepkiyle karşılandı. Danforth’a göre başka bir harita olsaydı da sınırlar değişseydi de, Ortadoğu bugünkü görünümünden farklı olmazdı.

Anlaşmanın 100. Yıldönümü nedeniyle New Yorker dergisinde aynı konuda yazan Robin Wright, “lanet” olarak adlandırdığı anlaşmanın hala Ortadoğu’nun yakasını bırakmadığını söylerken, Amerikan Girişimcilik Enstitüsü (AEI) uzmanlarından Michael Rubin, tam tersini savundu ve anlaşmayı Ortadoğu için bir “lütuf” olarak niteledi. “Bir sınır yapay diye ortaya çıkan ülkenin de yapay olduğu söylenemez” görüşünü savundu.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, 16 Mayıs 1916’da İngiliz İmparatorluğu ile Fransa arasında imzalanan bu gizli anlaşma Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu'daki topraklarının paylaşılmasını öngörüyordu.