AKP-MHP Medya Teklifinde Geri Adım Atmadı

AKP ve MHP’nin 26 Mayıs’ta TBMM’ye sunduğu, internet ortamındaki medya kuruluşlarına hukuki zemin oluşturmasıyla kısmen olumlu unsurlar içeren ancak medya ve sosyal medya üzerindeki kontrolu arttırmayı hedefleyen düzenlemeler içeren 40 maddelik “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” üzerindeki görüşmeler, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu sonrasında TBMM Adalet Komisyonu'nda ele alındı.

AKP ve MHP, görüşmelerde, 2023 seçimleri öncesinde medya ve sosyal medya alanına yeni yaptırımlar getirilmesini öngören ve “halka yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu oluşturan yasa teklifinden geri adım atmadı. Muhalefet, tasarıya getireceği yaptırımlar ve halka yanıltıcı bilgiyi alenan yayma suçunu 'muğlak gerekçelere dayandıracağı' endişesiyle karşı çıkıyor.

Teklif, muhalefet milletvekillerinin, tali nitelikteki TBMM Dijital Mecralar Komisyonu'nun geçen haftaki görüşmelerinde verdiği önergeler reddedilerek üzerinde değişiklikler yapılmaksızın, AKP-MHP oy çokluğuyla kabul edilmişti.

Ana komisyon niteliğindeki TBMM Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeler sona erdikten sonra teklif son aşamada TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek.

Adalet Komisyonu'nda, gelecek hafta AKP-MHP’nin teklifte hangi maddelerde, nasıl değişiklikler yapacağı merak konusu.

AKP’nin grup başkanvekili düzeyinde imza atmadığı yasa teklifine ilişkin Cumhur İttifakı ortağı olarak MHP adına teklif sahibi, ilk imzacı MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın özellikle Türk Ceza Kanunu’na, hapis cezasıyla cezalandırma yapılmak üzere yeni suç eklenmesindeki ısrarcı tutumu dikkat çekti.

AKP adına teklif sahibi AKP Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir ise, “haber kaynağını açıklama” boyutundaki bazı eleştiriler konusunda değişiklikler yapılabileceğini kaydetti.

Ancak maddelere geçilmesi gelecek haftaya bırakılarak, teklif geneli üzerindeki görüşmeler tamamlandığında halen AKP’nin iyileştirici önergeleri sunulmadı. Muhalefet partileri CHP, İyi Parti ve HDP’nin verdiği Anayasa’ya aykırılık ve değişiklik önergeleri ise reddedildi. AKP ve MHP’nin oy çokluğuyla teklif geneli üzerindeki görüşmeler sona erdirildi.

Basın meslek örgütleri, iktidarın, “yalan” diye niteleyeceği muhalefet parti temsilcilerinin açıklamalarını haberleştirdiklerinde gazetecilere yargıya taşınabileceği endişesini paylaşıyor.

Kısa bir süre önce, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını canlı yayınladıkları için “doğrulanmayan bilgi yayınıladıkları” gerekçesiyle dört medya kuruluşunu cezalandırdı.

Bu nedenle de meslek örgütleri, “halkı yanıltıcı bilgi” iddiasıyla muhalefet açıklamalarını yayınlayan medya mensuplarına ceza verilebileceğini vurguluyor.

PMD: “Haberleşme özgürlüğü de kısıtlanacak”

Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) Kemal Aktaş, teklifteki en tartışmalı hüküm olan 29’uncu madde ile ilgili, şunları söyledi: “Dezenformasyon ile ilgili kamu barışının esas alınması gibi hassas başlık üzerinden gerekçelendirilmesi itiraz edilecek çıkış noktası değil. Ancak böylesine hassas başlıklar üzerinden, bilginin hızla yayıldığı ve kullanıldığı baş döndürücü dijital hız ortamında dijital mecraları hiç de kötü niyetle kullanmayan vatandaşları dezenformasyon sağanağından nasıl koruyacaksınız? Dezenformasyon suçuna ortak edilmesini nasıl engelleyeceksiniz? Suç oluşmadan, suçun oluşumuna engel olacak bir tedbir öngörüyor mu düzenleme? Görüş sorduğumuz hukukçular özetle, düzenlemenin; yalan haber yapma yalan bilgi ya da içerik yayma hususunda neyin yalan olup olmadığına, neyin ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu olup olmadığına, suçun tespitinin objektif kriterlere göre yapılmasına imkân vermediğini dile getiriyorlar. Keyfi uygulamalara çok açık. Anayasa’daki ifade hürriyetinin doğrudan ihlaline yol açacağı bu yönüyle de anayasaya aykırı olduğu görüşünü paylaşıyorlar. Açıkçası biz de basın meslek örgütleri olarak aynı kaygıları taşıyor. Basın ve geniş toplum kesimleri açısından haberleşme özgürlüğünün de kısıtlanacağını düşünüyoruz” dedi.

Aktaş, gelecek sonbaharda tüm paydaşlardan görüş alındıktan sonra TBMM’ye ayrı yasa getirilebileceğini kaydetti.

Nazmi Bilgin iktidara “ölümlülük” anımsatması yaptı

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de, görüşmeler sonunda sadece üçer dakika söz hakkı tanınması üzerine 2004 yılında Basın Kanunu’nun düzenlenmesinde meslek örgütlerince süre sınırlaması yapılmadan söz hakkı verildiğine dikkat çekti; bugün ise sınırlı süre içinde teklifteki tüm sıkıntılı hükümler üzerine görüş bildirilemeyeceğini dile getirdi.

Bu şekilde 46 yıllık gazeteci, Basın Kartı Komisyonu’nun eski üyesi, Basın İlan Kurumu Genel Kurul üyesi olarak deneyim aktarımı yapamayacağını vurgulayan Bilgin, iktidar cephesine gelecek bir yıl içerisindeki seçimler için geçerli olmasa da “kalıcı iktidar, kalıcı yaşam” olmadığını hatırlattı.

Bilgin, “Ünlü bir siyasetçi demişti ki ‘bir kapıyı aralık bırakırsanız o kapıdan yalnızca kendiniz geçmezsiniz.’ Siz bu yasa ile bu kapıyı ardına kadar açık bırakıyorsunuz. Bu kanun yasalaşırsa en büyük zararı iktidar kanadına mensup basın görecektir. Sonsuz iktidar olmadığını düşünerek yıllar sonraya geçelim. Burada belki iktidar muhalefette, muhalefet iktidarda olacaktır. Bu yasayı çıkardığınız için büyük pişmanlık duyacaksınız. Bir siyasi erk, bir siyasi partiye verilirse o erkten vazgeçmek kolay kolay mümkün değildir. Ellerindeki gücü ve kuvveti mümkün olduğunca kullanmaya çalışırlar. Yasaklar her zaman olmuştur, yasalar buna karşı çıkmıştır. Vatan şairi Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesinde şunu söylüyor, zulüm ile eziyet ile hürriyeti ortadan kaldıramazsınız, muktedir iseniz düşünceyi ve fikriyi ortadan kaldırın ama bunu yapamazsınız” diye konuştu.


TGC: “Tutuklu sayısı artacak, her haber için ceza istenecek”

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş de, TCK’ya yeni suç eklenmesine ilişkin hükmün geri çekilmesi çağrısında bulunarak, “Yasa teklifi yasalaşırsa tutuklu gazeteci sayısı artacaktır. Bu tasarının yürürlüğe girmesi halinde iktidarın hoşuna gitmeyen her haber için dezenformasyon denilerek ceza istenecektir” diye konuştu.

Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Başkanı Nuri Kolaylı da, yeni ceza hükmü içeren teklifteki 29. Madde'nin çıkarılmasını talep ettiklerini belirterek, “Basın Kartı Komisyonu’nun büyük bölümü İletişim Başkanlığı’nca atanıyor, oysa meslek örgütü temsilcilerinden oluşmasını istiyoruz” diyerek vekillere bunları dikkate alma çağrısı yaptı.

MHP muğlaklığı kabul etmedi

MHP’li Feti Yıldız ise, gazetecilere yönelik cezalandırma olmayacağını ve örneğin muhalefet açıklamaları haberleştirildiğinde ceza davası konusu yapılamayacağını öne sürerek, “‘Bu yasa toplumsal muhalefeti bastırma yasası, sansür yasası’ diyebilmek için altılı masanın mütemmim cüzü olmak gerekir” sözüyle teklifi savundu.

Dolayısıyla teklife karşı “gazetecilik mesleğini cezalandırma” tepkisini göstermekte olan basın meslek örgütlerini de üstü kapalı olarak muhalefet cephesindeki altılı masayla ilişkili olmakla suçladı. Yıldız, teklifteki “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçuna 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesini öngören 29. maddenin sosyal medyadaki dezenformasyonu engelleme amacı taşıdığını söyledi.

Yıldız, “Sosyal ağ sağlayıcıların, ihtiyaç duyulan önleyici ve koruyucu mekanizmaları geliştirmedikleri ya da etkin tedbir almak için kullanıcıların taleplerine direnç gösterdikleri görülmüştür. Bu alanda yeni düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu muhakkaktır. Teklif edilen ceza normu, tartışmaya keyfi vermeyecek şekilde açıktır. Suç tanımında belirsizlik yoktur. Hangi fiilin hangi yaptırıma bağlanacağı bellidir… Dezenformasyon olarak bilinen haber alma hakkıyla karıştırılmaması için failin halk arasında endişe korku panik yaratma kastı bulunması şarttır. Neredeyse imkânsız bir suç yaratıyoruz. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir” diye konuştu.

AKP’li Ahmet Özdemir ise, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçuyla bir yıldan üç yıla ceza getirilmesine ilişkin maddedeki ‘suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle ceza yarı oranda artırılır’ ibaresiyle eğer “haber kaynağını açıklama zorunluluğu” anlaşılıyorsa bu konuda düzeltme yapılabileceğini söyledi. Özdemir, ayrıca basın kartı iptalinde uyarma, kınama ve son olarak iptal gibi kademeli düzenleme yönünde değişiklik yapılabileceğini de açıkladı.

Bu arada Yıldız’ın TCK’da on yıla kadar hapis cezası öngörülen “savaşta yalan haber yayma” suçunu işaret ederek, “Bununla 323’ü birbirine karıştırmanız!!! Hayret” tepkisine karşı muhalefet vekilleri, neden barış zamanında böylesi bir suçun getirildiğini sorguladı. Bazıları bunu seçim ile ilişkilendirdi.

CHP’li Özel Basın Kartı Komisyonu ve ilan dağıtımını sorguladı

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, meslek örgütlerince dava konusu yapılan Basın Kartı Yönetmeliği’ndeki hükümleri aynen kanunlaştırmayı amaçlayan bir teklif sunulmuş olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde mevcut oluşturulmuş Basın Kartı Komisyonu’nun herhangi bir şekilde gazetecilik mesleğinde hükümete yakın isimler dışındaki kimseyi temsil etmediğini belirten Özel, şimdi yasa teklifiyle bunun pekiştirilmek istendiğini ve basın kartı verilmesinde keyfiliği devam ettirme yaklaşımı sergilendiğini anlattı. Gelecek seçim sürecini anımsatarak iktidar değişiminde bugünkü muhalefet iktidar olduğunda neler olabileceğini işaret eden Özel, “Selanik doğumlu anneannem, kardeşime oyunda haksızlık yaptığımda ‘ayarını bozduğun kantar gün gelir seni de tartar’ demişti. ‘Acaba iktidar değişirse rövanşist bir anlayış olur mu?’ Yapmayacağız ama… Bir düşünün ki bu yaptığınız kanun bir sene sonra bizim atayacağımız iletişim başkanının basın kartı dağıttığı noktasına gelecek. O asliye ceza mahkemesine sizin atayacağınızı düşündüğünüzden başkası atanır. Bu yönden bakarsak çok mahsurlu bir iş yapıyorsunuz” dedi.

Meslek örgütlerinin pek çok hükümlere yönelik eleştiriler sunduğuna işaret eden Özel, iktidar cephesi AKP ve MHP’ye seslenerek, “Vakit var, çağırınız meslek örgütlerini.. Size çağrımız, yaz döneminde bu konuyu detaylıca görüşelim, sonra TBMM’nin açılışında meslek örgütlerinden görüşler alarak teklifinizi getiriniz” önerisinde de bulundu.

Özel, bir yıldan üç yıla hapis cezası öngören “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu yaratılması için sosyal medyadaki dezenformasyon gerekçesini eleştirerek, “Öyle güzel anlatıyor ki konuşan arkadaşlar, ‘bot hesaplar’ falan. Eğri oturup doğru konuşalım. Trol hesapların kim tarafından yönetildiğini bilmiyor muyuz? Siz yetkiyi, sınırsız ve denetimsiz verirseniz ne oluyor? Anadolu Ajansı (AA) bizi izliyor. Bahçeli’yi, Erdoğan’ı eleştiriyorum; geçiyor. Fahrettin Altun’u eleştir bakalım ne oluyor? Ajans (AA) basın toplantısını koymuyor. ‘Ajans editöryal yoğunluktan dolayı geçemiyor.’ Bu nasıl bir güç? Bir atamayla bu güç nasıl atfediliyor” şeklinde tepkisini gösterdi.

Trol tartışmasıyla “antidemokratik süreç” uyarısı

Özgür Özel’in “Trol hesapların kim tarafından yönetildiğini bilmiyor muyuz” dediği sırada AKP Hatay Milletvekili Abdulkadir Özel, “CHP” diyerek laf attı. Buna karşılık Özel ve CHP’li vekiller, “Trol hesaplar kim, araştırma önergesi verelim, o zaman araştıralım” cevabını verdi. CHP Genel Başkan Başdanışmanı Tuncay Özkan da, AKP’li Abdulkadir Özel’e yönelik “CHP’nin başında bu işlerde ben varım. Bir sahte işlem görürseniz, hodri meydan” diye tepki gösterdi.

TBMM Adalet Komisyonu CHP Sözcüsü, CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, basın kartıyla ilgili düzenlemeler için “Basın kartı, basın mensuplarının daha etkin çalışmalarını sağlayan, akreditasyon vazifesi gören, toplumun doğru bilgilendirilmesinde araç olan karttır. Bu kartın keyfiliğini önleyecek şekilde düzenlenmesi gerekir” dedi. İnternet medyasının Basın Kanunu kapsamına alınmasıyla da basını kontrol altına alma amacı güdüldüğünü belirten Emre, “Antidemokratik sürecin içindeyiz. Burada en fazla nasibini basın mensupları alıyor. Bu maddelerde birçok sakınca görüyoruz” tespitini yaptı.

“Birbirimizi aldatmayalım” sözü MHP’yi rahatsız etti

CHP İstanbul Milletvekili ve anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ise, teklifin içerik, kurumsal ve siyasal rejim başlıklarıyla üç açıdan Anayasa’ya aykırılığını açıkladı. Tartışmalı 29. maddeye ilişkin Kaboğlu, “Yer alan ölçütler ne Avrupa Sözleşmesi’nde ne bizim Anayasa’mızda temelleri olan kavramlardır. Bu kavramlar mevcut değildir. Mevcut olsa dahi genel ifade özgürlüğü kapsamında yorumlamamız gerekirdi. Bu kavramları kullanırken anayasal temeli önemsememiz gerekir” dedi.

İktidara “Birbirimizi aldatmayalım” diye seslenen Kaboğlu, MHP’li Yıldız’ın anlamı yokken altılı masaya değinmesini eleştirdi. Bu sırada Yıldız’ın “Altılı masa cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlıyor siz de ‘evet’ diyorsunuz sonra bize laf atıyorsunuz” sözü üzerine CHP’liler “evet sınırlayacağız” tepkisini gösterdi.

Siyasi bir konuşma yapmadığını söyleyen Kaboğlu ise, “Siyasal iktidara giden yolun bariyerlerle tıkanması sözkonusu. Benim siyasal söylemim bu olsun. Teknik alanda kalmak isterdim ama mecbur ettiniz” ifadesini kullandı.

HDP son gazeteci tutuklamalarını ve kayyımı gündeme getirdi

HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ise, gazetecileri hedef alan son gözaltıları gündeme getirerek, “Mezopotamya ajansı başta olmak üzere Kürt gazeteciler baskı altında. Şu anda avukatlarıyla görüştürülmüyorlar” tepkisini paylaştı.

Bu sırada MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, “Hepsi PKK’lı” dedi. HDP’li Koç ise, “Bunlar Kürt’tür, Kürt gazetecilerdir. Siz yasa teklifiyle de bunu getireceksiniz. Türkiye’de ikili bir hukuk sistemi var. Kürtler'e gelince farklı. Sabah TÜİK’in önüne giden gazetecileri gözaltına almaya çalıştınız. Kürt gazetecilerin hepsine operasyon yapacaksınız” diye tepki gösterdi.

HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki de, “Düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlayacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Bunun örneklerini gördük. Darbe girişiminden daha önceydi. Bu hükümet tarafından belediyelere kayyım atanmasını yetkilerini genişleten bir yasal düzenleme yapıldı. Herkes dedi ki ‘yarın öbür gün İçişleri Bakanlığı istediği zaman belediye başkanlarını görevden alabilir.’ Teklif sahipleri, ‘halkın idaresinin yok sayılması o kadar kolay mı’ dedi. Ve biz 2014 seçimleri sonrası belediye başkanlarının sorgusuz sualsiz nasıl görevden alındığını gördük” değerlendirmesi yaptı.

CHP’li Özkan: "Gazeteci yalan üretemez"

Gazeteci kökenli CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçuyla bir yıldan üç yıla ceza getirilmesine ilişkin maddedeki ‘suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle ceza yarı oranda artırılır’ ibaresiyle gazetecilere haber kaynağını açıklama baskısı olacağını söyledi.

Özkan, “Gazeteci bir kere yalan haber yapabilir. İki kez yapamaz. O bir yalan haberi yaptığında işi biter. Yalan üretemez” dedi.

Özkan, “Yerel medyayı desteklemezseniz demokrasi yaşar mı? Ekonomik buhran altında inim inim inliyor, bu yasa böyle çıksın gazetelerin tamamı batar. Ayağınıza kurşun sıkıyorsunuz, yerel medyanın yüzde 90’ı sizden yanadır onun ayağına kurşun sıkıyorsunuz. Sizden bizden olması önemli değil demokratik bir kuruluş olarak yaşaması önemli” diye de ekledi.