'Türkiye'yle Amerika Arasında Kopukluk'

İran veya Ortadoğu sorununa yaklaşım açısından iki ülke arasında görüş ayrılıkları öne çıkmış olabilir, ancak Stephen Kinzer’a göre esas mesele değişen Türkiye, değişen dünya düzeni…



Gazeteci yazar Stephen Kinzer Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan sorunların daha geniş bir perspektifle değerlendirilmesi gerektiğini; gündemdeki gelişmelerle açıklanamayacağını düşünüyor. Türkiye’nin dış politikasında duygusal davranmaması gerektiğini belirten Kinzer, yeni yayınlanan "Sil Baştan: İran, Türkiye ve Amerika’nın geleceği" adlı kitabının tanıtımı için Washington’daydı.

Stephen Kinzer Türk - Amerikan ilişkilerindeki sorunların aslında bazı gündelik gelişmelerden değil, daha tarihsel bir değişimden kaynaklandığını düşünüyor. İran veya Ortadoğu sorununa yaklaşım açısından iki ülke arasında görüş ayrılıkları öne çıkmış olabilir, ancak Kinzer’a göre esas mesele değişen Türkiye, değişen dünya düzeni…

Kinzer şöyle diyor: "Amerika’yla Türkiye arasında bir gerginlik olduğu doğru – özellikle son birkaç hafta içinde. Tabii ilişkilerdeki sorunlar 2003’e kadar uzanıyor. Aslında anlaşmazlık sadece bazı mevcut gelişmelerden kaynaklanmıyor. Evet, Washington’la Ankara arasında İran’la nükleer takas anlaşması konusunda bir görüş ayrılığı oldu. Bence Türkler Amerika’ya iyilik yaptıklarını düşünüyordu, Amerika bunu kabul etmeyince şaşırdılar. Gazze yardım konvoyu da bir başka gerginliğe neden oldu. Bence daha geniş stratejik, psikolojik ve tarihi bir kopukluk söz konusu. Türkiye geleceğe yönelik yeni bir akımı temsil ediyor: Orta güçlerin gelişmesi... 21’nci yüzyılda Meksika, Güney Afrika, Rusya, Hindistan, Türkiye gibi ülkeler büyüyor; daha etkili oluyorlar. Göreceli olarak Amerika’nın gücü azalıyor. İşte Türkiye bu süreci hızlandırmaya çalışıyor. O dönemin başladığını söylüyorlar. Amerikalılar ise güçlerinin baskın olduğu geçmişe tutunmaya çalışıyor. Türkiye Amerika’ya “size yardım edebiliriz” diyor. “Değerlerinizi paylaşıyoruz. Stratejik hedeflerinizi paylaşıyoruz, sadece taktiklerinizi yeniden düzenlemelisiniz” diyorlar. Bu kadar sert olmamalarını, sorunları görüşerek çözmelerini teşvik ediyorlar. Ancak Amerika şu anda Ortadoğu politikası konusunda nasihat dinlemeye hazır değil."

Her ne kadar Amerikalı yetkililer açıkça dile getirmese de uzmanlar Türkiye’nin İran’a ek yaptırım uygulanmasına karşı çıkmasının; Amerika için son derece önemli olan bir Güvenlik Konseyi oylamasında müttefikinin yanında yer almamasının Türk Amerikan ilişkilerine yansıyacağı görüşünde. Gazeteci yazar Sephen Kinzer Türkiye’nin Amerika’nın çıkarlarına da hizmet edecek bir sonuç elde etmeye çalıştığını düşünse de Washington’un yaptırımlar konusunda kararlılığını tam olarak kavrayamadığını düşünüyor.

Kinzer şöyle diyor: "Bence Türk ve Brezilyalı liderler gerçekten Amerika’nın çıkarına davrandıklarını düşünüyordu. Başkan Obama Brezilya Başkanı Lula’ya mektup göndermişti. Gelişmelere farklı açıklamalar getirebiliriz: O mektubun yazılmasından sonra Amerika’nın politikası değişmiş olabilir. Amerika o mektuptaki bazı şartları İran’ın kabul edeceğine ihtimal vermiyor olabilirdi. Ancak esas neden şu: Amerikan yönetimi yaptırımlar konusunda kararlıydı. İran’a çıkış yolu verilmesini istemiyordu. Türkler bunu anlayamadı. Tabii Türklerin farklı bir bakış açısı var. Neticede onlar bir bölge ülkesi. İran’da yaşanacak herhangi bir karışıklık Amerika’dan fazla Türkiye’yi etkileyecek. Onun için Türklerin gerçekten Amerika’nın da yararına bir iş yaptıklarına inanıyordu. Bir anda farklı yola girdikleri görülünce gerginliğe neden oldu."

'Türkiye Dış Politikasında Duygusal Davranmamalı'

Öte yandan Washington’un İsrail’in Mavi Marmara gemisine baskın düzenlemesine ve dokuz eylemciyi öldürmesine fazla tepki göstermemesi Ankara’da rahatsızlık yarattı. Türkiye olay üzerine İsrail’e sert tepki göstermiş; büyükelçisini merkeze almıştı. Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Stephen Kinzer Türkiye’nin dış politikasında duygusal davranmaması gerektiğini söylüyor.

Kinzer şöyle konuştu: "Türkiye’nin Amerika’nın bazı kötü huylarını benimsemeyeceğini umuyorum. Bunlardan biri dış politikanıza duygularınızın yön vermesidir. Bu her zaman için kötü sonuçlar verir. Duygusallık devlet adamlığının baş düşmanıdır. Türkler çok duygusal davranıyor şu anda. Bunu da anlayışla karşılıyorum. Ancak, bölgenin uzun vadeli çıkarlarını sakin bir şekilde değerlendirmek yerine duygularına kapılmamalılar. Amerika örneğin bölgede tarafsız bir oyuncu olarak görülmüyor. Türkiye de bu konuma düşmemeli. Bölgenin geleceği ve istikrarı için Türk-İsrail ilişkilerinin güçlü olması son derece önemli. Umarım Türkler duygularına yenik düşmez ve söylemlerini yumuşatırlar. Gazze konusunda tutumlarını belli ettiler, artık ilişkileri yeniden yapılandırmaya başlamaları gerekir."

'Avrupalılar Aynaya Baksın'

Bütün bu olaylar – Türkiye’nin İran politikası; İsrail’le ilişkilerinin donması – Washington’da ve Ankara’da Türkiye’nin yönünü değiştirip değiştirmediği; batıyla bağları pahasına doğuya kayıp kaymadığı tartışılıyor.

Stephen Kinzer anlatıyor: "Türkiye’nin NATO’dan veya batıdan koptuğunu, Suriye’yle İran’ın müttefiki olacağını düşünmüyorum. Böyle bir şey hiçbir zaman olmaz. Türk toplumunun güçlü bir batı eğilimi var. Açık bir toplumun, serbest bir ekonominin nimetlerinden yararlanıyorlar. Onun için Türkiye’nin yönünün değiştiğini düşünmüyorum. Ancak gördüğüm bir şey var: Türkiye’nin Ortadoğu’ya ilgisi artıyor ve bölgede daha aktif bir politika izlemeye başladı. Bu da çok ilginç bir soruyu gündeme getiriyor. Eğer Avrupa Birliği Türkiye’nin suratına kapıyı kapamasaydı bütün bunlar olur muydu? Avrupa Birliği Türkiye’yi kabullenip, teşvik etseydi; Kopenhag kriterlerini yerine getirdiğinde kapıyı açacağına dair güvence verseydi, o zaman Türkiye tüm jeopolitik enerjisini Avrupa projesine yönlendirdi. Yani, Avrupa ve batı Türkiye’nin yaptığı bazı şeyleri beğenmiyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyorsa, aynaya baksa iyi eder.”

Stephen Kinzer 1996 – 2000 yılları arasında New York Times gazetesinin İstanbul temsilcisiydi.