Türkiye’de Medyaya Baskı Genişletiliyor

Türkiye’de gazeteciler üzerindeki baskı, yabancı gazetecilere de uygulanmaya başladı. Hafta içinde 4 yabancı gazetecinin ülkeye girişi engellendi. Bunlardan sonuncusu Amerikalı gazeteci David Lepeska’ydı.

Lepeska olaydan hemen sonra Tweeter’a “İstanbul Atatürk havalimanında girişim engellendikten sonra alelacele bir Chicago uçağına yerleştirildim” yazdı.

Hollandalı gazeteci Ebru Umar pazar günü Kuşadası’ndaki evinde tutuklandı. Umar da Tweeter’dan “Ve polis kapıda, şaka değil” yazdı.

Erdoğan cumhurbaşkanına hakareti yasaklayan ancak az kullanılan bir yasayı uygulatıyor. 2014 seçimlerinden bu 2 bin kişi bu nedenle yargılandı. Birçoğu gazeteci.

Gazeteci Sevgi Akarçeşme, birçok kişinin davalı duruma düşmemek için kısaca “Saray” dediğini, kendisinin ise Tweeter’a yazdıkları için değil, kendi yazdıklarının altına yapılan bir yorum yüzünden mahkemelik olduğunu söylüyor. Akarçeşme’nin cezası ertelendi.

Akarçeşme Today’s Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeniydi. Zaman’a ve Today’s Zaman’a geçen ay mahkeme kararıyla el konuldu. Bu kuruluşlar teröre destek vermekle suçlanıyor

Siyasi farklılık mı komplo mu?

Fethullah Gülen’a bağlılığıyla tanınan Zaman, hükümeti ve cumhurbaşkanını eleştiriyordu. Savcılar, Gülen’in bir terör örgütü lideri olduğunu iddia ediyor.

Akarçeşme, tüm otoriter hükümetlerin benzer taktikleri kullanarak, terör iddialarıyla, eleştiriyi ve medyayı susturduğunu belirtiyor. Akarçeşme, mahkemenin gazeteye el koymasından sonra çoğu gazetecinin işine son verildiğini ve içeriğin eleştirelden hükümet destekçisi bir yöne değiştiğini söylüyor.

Erdoğan, kendisine ve AKP’ye karşı bir komplo olduğu konusunda ısrarlı. Cumhurbaşkanı, hükümeti devirme amaçlı bu komplonun, 2013 yılında kendi ailesini ve bakanları hedef alan yolsuzluk iddiaları ile başladığını söylüyor.

Terörle mücadele yasalarının geniş kapsamlı olması gazetecilerin hedef alınmasına neden oluyor. Cumhuriyet genel yayın yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara büro şefi Erdem Gül de ikişer ömür boyu hapis cezası artı 30 yıl ağırlaştırılmış hapis cezasıyla yargılanıyor. Bu da hücre hapsi anlamına geliyor. İkili, devletin Suriyeli muhaliflere silah sağlaması ile ilgili bir haberi yayınladıkları için yargı önüne çıkartıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye uzmanı Emma Sinclair Webb, tüm bu suçlamaların cumhurbaşkanından geldiğini ve siyasi amaçlı olduğunu söylüyor.

Erdoğan’ın darbe teşebbüsü, terörizm ve ajanlık suçlamaları yaptıktan sonra bunların iddianamelere girdiğini söyleyen uzman, davaların tamamıyla yukarıdan gelen baskının sonucu olduğunu ifade ediyor. Sinclair Webb “Bu gazetecilerin Suriye’ye giden kamyon ve silahlarla ilgili haber yapmalarını istemiyorlardı” diyor.

Gazeteciler duruşma öncesi tek kişilik hücrede 3 ay geçirdi. Dündar, hapishanelerin, gazeteciler için her zaman mesleğin bir parçası olduğunu söyledi. Dündar “Eğer gerçeği arıyorsanız bu durum Türkiye’de bir gazeteci için doğal bir adımdır” dedi.

Dündar ve Gül, Anayasa Mahkemesi’nin müdahalesi ile serbest kaldı. Mahkeme, tutuklu yargılamanın sanıkların kişisel ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğini belirtti. Buna rağmen, dava sürüyor.

Gerçeğe ulaşmak zorlaşıyor

İki gazetecinin uzun mahkumiyet talepleriyle yargılanması bir uyarı niteliğinde.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, amacın örnek teşkil ederek diğer gazetecileri sindirmek olduğunu söylüyor.

Hükümet, ülkenin PKK ve IŞİD nedeniyle daha önce görülmemiş biçimde tehdit altında olduğunu söylüyor.

PKK ile süren barış sürecinin geçen sene çökmesi, medya üzerindeki baskıları arttırdı.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner, durumun son zamanlarda çok daha kötüye gittiğini söylüyor.

Medya üzerinde daha önce görülmeyen düzeyde bir baskı olduğunu söyleyen Gardner, eylemlerin ceza davalarıyla sınırlı olmadığını, medya kuruluşlarının arkasında duran şirketlerin de hedef alındığını belirtiyor.

Geçen sene AKP taraftarları Doğan Grubu’nu şiddet içerikli eylemlerle protesto etti. Doğan ülkenin en büyük medya grubu. Ancak Doğan’ı protestolardan çok mali soruşturmalar tehdit ediyor. 2009’da gruba 3,2 milyar dolarlık ceza yazıldı. Bunun nedeni Hürriyet’in, bir Alman hakimin, üst düzey Türk yetkililerin yolsuzluklarıyla ilgili sözlerin yayınlanmasıydı.

Süleyman Şah Üniversitesi’nden siyaset bilimci Cengiz Aktar, Doğan Grubun’nun ülkede hükümetten bağımsız tek medya grubu olduğunu hatırlatıyor. Aktar, grubun oto-sansür uygulamasına rağmen yürütmenin hedefinde olmayı sürdürdüğüne de dikkat çekiyor.

Ülkedeki medya özgürlüğü Batılı müttefikleri endişelendirmeyi sürdürüyor. Bu ay içinde ABD Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi, medya özgürlüğü üzerinde artan baskıyla ilgili endişeleri dile getirdi.