Türkiye’nin Ek Bütçesi Olması Ne Anlama Geliyor?

Türkiye’nin 2022 yılı bütçesinde enflasyon ve döviz kuru kaynaklı en az yüzde 60’lık erime yaşandığı belirtilerek, AKP’nin sunduğu ek bütçe teklifiyle de ekonomideki sıkıntıya ve halkın yoksullaşmasına çözüm bulunamayacağı vurgulanıyor.

AKP iktidarı, TBMM’ye 2022 yılı bütçesini sunduğunda dolar kuru 9,36 Türk Lirası iken Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesi 188 milyar 279 milyon dolar idi. Bütçe TBMM’de kabul edildiğinde ise, dolar kuru 13,75 Türk Lirası’na ulaşmıştı.

Ana muhalefet partisi CHP, “dolar kuru üzerinden bütçe 127 milyar 345 milyon dolara düştü ve Aralık 2021 itibariyle Türkiye’nin 2022 yılı bütçesi şimdiden 1 ay içerisinde yüzde 10’luk değer kaybına uğradı” açıklaması yapmıştı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın verdiği bilgiye göre; 2022 yılı bütçesinde ise, bütçe giderleri 1 trilyon 751 milyar lira, bütçe gelirleri 1 trilyon 472 milyar 6 milyon lira ve bütçe açığı ise 278 milyar 4 milyon lira olarak planlanmıştı. Vergi gelirleri ise, 1 trilyon 258,3 milyar lira olarak bekleniyordu. 2022 yılında 2021 yılına göre vergi gelirlerinde yüzde 18,9 oranında artış öngörülüyordu.

TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşülecek 2022 yılı ek bütçe teklifiyle toplam 1 trilyon 80 milyar 515 milyon 421 bin lira artışa gidilmesi planlandı. Bu ek bütçe için gelir kaynağı olarak ise vergi gelirlerinde artış olacağı iddia edildi.

Your browser doesn’t support HTML5

Türkiye’nin Ek Bütçesi Olması Ne Anlama Geliyor?


Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ek bütçeye personel giderleri ve enerji maliyetlerindeki artış gerekçesiyle ihtiyaç duyulduğunu savundu. Nebati ve AKP’nin ülke bütçesine, Hazine’ye yük getirmediğini öne sürdüğü “kur korumalı mevduat uygulaması” içinse 40 milyar lira ödenek ayrılmasına muhalefet tepki gösterdi. Döviz kurundaki artışa karşı Türk Lirası’nda tasarruf yapılmasını iddiasındaki uygulama nedeniyle Hazine’nin hali hazırda 21 milyar lira harcandığı açıklandı.

Ekonomistler gözüyle Türkiye’nin 2022 yılı için ilk altı ayın ardından ek bütçeye ihtiyaç duyması, AKP’nin iddiası aksine “küresel gelişmelere bağlı maliyet artışları kaynaklı değil tam tersine AKP’nin uyguladığı ekonomi politikaları kaynaklı zorunluluk” şeklinde yorumlandı.

İlgili Haberler Asgari Ücret ve Maaş Açıklaması Haftaya Kaldı

Ekonomistler, ek bütçeyle AKP’nin erken seçim hazırlığı yaptığı iddiasını ise halkın ekonomik sıkıntısında ne derece iyileşme sağlanacağına bağlı olduğunu işaret etti.

Erken seçim ihtimalinde hangi kalemlerde harcama yapılacağını beklemek gerektiğini kaydeden ekonomistler, ek bütçeyle Türkiye’nin ekonomik sıkıntısına kalıcı çözüm bulunamayacağı görüşünde ise birleşti.

Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, blog yazısında ek bütçe teklifine ilişkin “Bütçe giderleri açısından yüzde 61,7, bütçe gelirleri açısından yüzde 73,4 oranında sapma ortaya çıktığını gösteriyor. Bunlar kabul edilebilir sapmalar değildir. Bu, ek bütçe, ek ödenek falan değil resmen yıl ortasında ikinci bir bütçe yapmak demektir. Bu zorunluluğun tek bir nedeni vardır: Yanlış ekonomi politikası. Daha açık söyleyelim: Yanlış faiz politikası” tespitini yaptı.

Eğilmez, “Öte yandan bütçede ödeneği bulunmadığı halde, yasaya uygun olmadan, ilk 5 ayda 21,1 milyar liralık harcama yapıldığı için tartışmalı olan Kur Korumalı Mevduat Hesabı için de bu ek bütçeyle 40 milyar liralık ödenek konularak bu uygulama sonradan yasal hale getirilmiş oluyor. Türkiye, girdiği yanlış yoldan geri dönüp doğru yola girmek yerine ısrarla yanlış yolda ilerlemeye devam ediyor. Yıllar önce söyledim, bir daha söyleyeyim: ‘Bilimden ayrılanı kurt kapar” eleştirisini paylaştı.


“Halkın ekonomik durumunu değiştirecek bir hamle değil”

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan ekonomist Dr. Oğuz Demir, ek bütçede en az artış kalemini personel giderleri ödeneği olarak işaret ederek, dolayısıyla iddia edildiği üzere emekçiler yönünden iyileştirme yapılacağı görüşüne katılmadı.

“Türkiye’nin sene başında 1.7 trilyon liralık bütçeye böylesi ekleme yapılması yüzde 60’lık sapmaya işaret ediyor” diyen Demir, bunun çok ciddi bütçe sapması anlamına geldiğini vurguladı. Ek bütçeyle gelecek altı ayda ekonomide iyileşme sağlanamayacağını belirten Demir, sadece harcamalar için kaynak yaratılmaya çalışıldığını kaydetti.

Türkiye bütçesinde gelecek altı ayda yeniden bütçe sapması ihtimalini sorduğumuz Demir, “Gelecek altı ayda ne kadar sapma olacak kestirmemiz güç görünüyor. Mevcut kur seviyesinde devam ederse sapma olmayacaktır, ancak döviz kuru yükselirse ve faiz giderleri itibariyle sapma olabilecektir. Aralık’ta sapmayı görebiliriz” yanıtını verdi.

İlgili Haberler “Fiyatları Etkileme” Suçu Ekonomi Eleştirisine Yönelik mi?

Ek bütçeyle birlikte kısa sürede ekonomik iyileşme tablosu sağlanarak erken seçim olasılığı iddiasını da sorduğumuz Demir, “İktisadi olarak hükümet bunalmış durumda. Böylesi bütçeyi seçim için dahi harcansa halkın ekonomik durumunu değiştirecek bir hamle değil. Gidebilecekleri yere kadar gitmeyi deneyecekler. Erken seçim için olabileceğini düşünmüyorum. Seçim için iyileşme olanağı, üç ayda düzelebilecek ekonomik ortamı yok. Hükümet, zaman kazanmaya dönük hamleler yapıyor” görüşünü aktardı.

“Bu ek bütçe erken seçim için de hedeflenmiş olabilir”

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan ekonomist Dr. Murat Kubilay ise, AKP’nin sunduğu ek bütçe teklifiyle ülke bütçesi sunumundaki ödenekler, harcamalar tablosu gibi detay bilgiler içermediğini vurgulayarak, dolayısıyla ek bütçe nasıl kullanılacak noktasındaki soru işaretini gündeme getirdi. Kubilay, nasıl kullanıldığında bağlı olarak ek bütçeyle aslında bir erken seçim hedefi olabileceği düşüncesini paylaştı.

Türkiye’nin zaten 2022 yılı başında döviz cinsi yükümlülükleri nedeniyle ek bütçeye ihtiyacı varken bunun altı ay sonrasında bütçe açığını kapatma çabasına girişildiğini kaydeden Kubilay, döviz cinsi ve altın endeksli borçlanmalar ile enflasyondaki artış nedeniyle bütçe hesabında sapma olduğunu ifade etti. Bütçe yanlış varsayımlar üzerine kurulduğu için “tükenmiş bir bütçe” olduğunu söyleyen Kubilay, döviz kurundaki artışa karşı 2022 yılında “kur korumalı mevduat” uygulamasına başlanmasıyla Hazine ve Merkez Bankası’nın 57 milyar dolarlık taahhüdü olması nedeniyle de bütçe açığı oluştuğunu, oluşacağını söyledi.

Akaryakıt, LPG’de değil ama doğalgaz ve elektrikte fiyat artışlarını yavaşlatmak için devletin destekleme yaptığını belirten Kubilay, “Mevcut yoksulluk artmaması için yeni ödeneklere ihtiyaç duyuldu. Eğer olası erken seçim söz konusu olursa, enerjide devletin sübvansiyonlarını sürdürmesi, devlet memurlarına ve emeklilere yapılacak maaş zammının yüksek tutulması ve asgari ücrette sürpriz bir ara zammın olup olmamasına ek bütçeyle verilecek katkılara bağlı. Henüz bu konuda açıklama yok. Sadece yanlış varsayımlarla kurulmuş bütçeyi telafi etmek değil, sadece Ukrayna’daki savaş şokunun bütçe yükünü kapatmak için değil aynı zamanda baskın, erken seçim için de bu ek bütçe hedeflenmiş olabilir. Bunun için harcama kalemlerini görmemiz gerekiyordu. Ama bu detaylar ise, ek bütçe teklifinde yer almıyor. Dolayısıyla ek bütçe uygulandıkça ne olacağını göreceğiz” diye konuştu.

İlgili Haberler Yeni Finansal Enstrüman Doların Ateşini Düşürmedi

“Türkiye’nin ekonomik sorununu ne bütçeyi kapsayan maliye politikasıyla ne de faiz oranları ve parasal büyüklükleri içeren para politikasıyla salt çözülebilir düzeyde değil” diyen Kubilay, Türkiye’nin dış açığını kolayca örtemeyeceğini sözlerine ekledi.

Bu arada TBMM’de yarın görüşülecek ek bütçe teklifine CHP, HDP ve İyi Parti muhalefet şerhi koydu. Muhalefet, şerhlerinde usul yönünden ek bütçe teklifini Cumhurbaşkanlığı adına örneğin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın sunmamasına ve Komisyon aşamasında detaylarıyla bakanlıklarca sunumlar yapılmamasına da tepki gösterdi.

CHP: "Ek bütçe algı yönetimi, AKP’nin politikası iflas etti"

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara milletvekili Bülent Kuşoğlu, Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, Antalya Milletvekili Cavit Arı ile Muğla Milletvekili Süleyman Girgin imzalı CHP’nin muhalefet şerhinde; “algı yönetimi” ve “iflas” tepkisi gösterildi.

Şerhte, özetle “Mayıs 2022 bütçe gerçekleşmelerinin 124 milyar TL gibi bütçe fazlasıyla gerçekleştirildiği duyurulduktan 10 gün sonra bütçe ödeneklerinin yüzde 61 oranında artırılarak TBMM’ye ek bütçe kanun teklifinin sunulmasını algı yönetimi ile ekonomiyi idare etme politikasının bir tezahürü olarak görüyoruz. 022 yılı bütçesinin yürürlüğe girmesinden 6 ay geçtikten sonra hem de 124.5 milyar TL bütçe fazlası veriliyor algısının yaratıldığı bir dönemde ek bütçe ihtiyacı ile karşılaşılması 2022 bütçesinin saydam olmadığını, AK Parti iktidarının ekonomik politikalarının iflas ettiğini göstermektedir… Gereksiz, verimsiz, israfçı, rant yaratmaya dönük, harcamaları kısmak bir yana daha da artıran AK Parti iktidarının, ek bütçe yolu ile bu harcamaları halktan aldığı ağır ve adaletsiz vergilerle finanse etmeyi sürdüreceği anlaşılmaktadır” denildi.

HDP: "OHAL bütçesidir, iflastır"

HDP’nin teklife koyduğu muhalefet şerhinde ise, “Bu bütçe 2002 ve 2003 yıllarında onaylanan ek bütçelerden çok farklı koşullarda olmakla birlikte 1995 ve 2001 yıllarında uygulanan kriz bütçeleriyle çok benzerdir. Dolayısıyla, bu bir ek bütçe değil içinde bulunduğumuz olağanüstü hali destekleyen bir OHAL bütçesidir. Teklif, iktidarın yönetemiyor olduğunun, basiretsizliğinin ve öngörüsüzlüğünün açık göstergesidir” eleştirisi yapıldı.

Şerhte, “Gerekçesinde AKP iktidarı büyük bir yalanlar manzumesi yazmıştır. Gerekçede adı geçmeyen ancak gerçek olan tek şey Türkiye’nin AKP iktidarı eliyle içerisine sokulduğu büyük ekonomik buhrandır. İflastır. Çöküştür” ifadesi kullanıldı.

İyi Parti: "Bugün yaşadığımız devlet krizi"

İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara milletvekili Durmuş Yılmaz ile Erzurum Milletvekili Naci Cinisli imzalı İyi Parti’nin muhalefet şerhinde ise, “Bütün olarak ele alacak olursak yaşadığımız durumu sadece ekonomik kriz olarak nitelendirmek yetersiz olacaktır. Bugün yaşadığımız tam anlamıyla devlet krizidir. Bu gerçekle yüzleşmeden sorunların çözülmesi mümkün görünmemektedir. İktidar milletten aldığı yetkinin sorumluluğu gereği bu gerçeği kabullenmeli ve buna göre hareket etmelidir. Ek bütçe kanun teklifi yerine Cumhurbaşkanı’nın istifa dilekçesi bile tek başına ekonomik göstergeleri olumlu yönde etkileyebilecek duruma gelmiştir. İktidarın artık anlatacak yeni bir hikayesi kalmamıştır. Bu sebeple kaybolan güveni de yeniden oluşturması mümkün görünmemektedir” eleştirisinde bulunuldu.