“Türkiye’nin Post-Modern Para Politikalarından Vazgeçmesi Lazım”

“Türkiye’nin Post-Modern Para Politikalarından Vazgeçmesi Lazım”

12 Haziran seçimlerinde üçüncü kez hükümeti kurma görevine seçilen AK Parti ilk iki döneminde Türkiye’de başarılı ekonomi politikalarına imza attı. Bu dönemde Türkiye, dünya sıralamasında ilk 16’ya yükseldi, gelişmiş ülkeleri önemli ölçüde etkileyen küresel mali krizden ciddi bir yara almadan çıktı. Ancak bununla birlikte cari açıklar, işsizlik ve enflasyon ekonominin hassas noktaları olmayı sürdürdü.

“Cari açık olmadan büyümeyi öğrenmemiz lazım”

Global Source Partners Türkiye Danışmanı, ekonomist Atilla Yeşilada da enflasyon ve cari açıkları ekonominin temel sorunu olarak görüyor. Yeşilada, “Enflasyonu muhakkak olarak gelişmiş ülkeler seviyesine indirmemiz ve cari açık üretmeden büyümeyi öğrenmemiz gerekiyor,” diyor.

Yeşilada, hükümetin ve Merkez Bankası’nın acilen cari açık problemine karşı önlem alması gerektiğini dile getiriyor. Bunun için de öncelikli olarak bütçede tasarruf oranının yükseltilmesi gerektiğine işaret ediyor. Ekonomi uzmanı, “Bizim de Amerika gibi bütçe harcamalarında ciddi bir kesintiye gitmemiz şart, bunun miktarının da 30 milyar Lira’yı -- ya da milli gelirin %2’sini – bulması lazım” görüşünü savunuyor.

“Faizler yükseltilsin”

Yeşilada’ya göre atılması gereken ikinci adım ise Merkez Bankası’nın para politikalarında değişikliğe gidilmesi. Uzman, “Merkez Bankası’nın Kasım ayında icat ettiği post modern para politikası ekonomideki dengesizlikleri gidermek anlamında hiçbir sonuç vermedi, bunun terk edilerek, geleneksel para politikası enstrümanlarına yönelinmesi lazım,” diyor.

Global Source Partners Türkiye Danışmanı, bunun bir yolunun da Temmuz ayından itibaren 25 ya da 50’şer puanlık dilimlerle, faizlerin, enflasyon ve cari açıkta yavaşlama belirtileri oluşuncaya kadar yükseltilmesi olduğunu söylüyor.

Altı ay sonra yeniden sandık başına mı?

“Türkiye’nin Post-Modern Para Politikalarından Vazgeçmesi Lazım”

Ekonomi uzmanı Yeşilada, yüksek cari açık ve enflasyonun yanı sıra Türkiye’nin optimal büyüme oranının da hala %4.5’larda olduğunu, bunu artıracak yapısal önlemlere ve teşvik politikalarına ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Ancak siyasi gündemin bu ekonomik öncelikleri geriye itebileceği ihtimali Atilla Yeşilada’yı kaygılandırıyor: “Türkiye’nin en acil sorunu anayasa. Anayasa değişikliği için hükümet mecliste uzlaşı sağlayamazsa, birkaç milletvekili transferiyle, konuyu referanduma götürme yolunu seçer. Bu durumda Türkiye altı, dokuz ay içinde kendini yeni anayasa için sandıkta bulur. Eğer bu olursa ben AKP’nin gereken sertlikte ve kararlılıkta tedbir alacağına inanmıyorum.”

Yeşilkaya’ya göre, üçüncü AK Parti hükümetinin ekonomik alanda ciddi sorunlara yol açabilecek alanlarda kararlı davranıp, önlem alabilmesi iki koşula bağlı. Bunlardan ilki Ali Babacan ve Mehmet Şimşek gibi bakanların acil önlemler alınması gerektiğine ikna olmaları ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı da buna ikna etmeleri. İkincisi ise Atilla Yeşilada’nın ifadesiyle “acil önlemlerin gerekliliğine inandırıcılığı sağlamak için piyasaların Başbakan’ın ayağını ateşe tutmaları.”

Atilla Yeşilada ile söyleşiyi aşağıdaki medya oynatıcıdan dinleyebilirsiniz.