İstanbullular Fatih Tablosunu Nasıl Karşıladı?

Your browser doesn’t support HTML5

Portrenin Türkiye’ye getirilmesini VOA Türkçe’ye değerlendiren İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Üstünipek, eserin bir kültür başkenti olan İstanbul’un kimliğini tanımlayacak değerli bir katkı olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Üstünipek, “Böyle bir müzayedeye çıkmış nadir bulunan bir portrenin İstanbul’a kazandırılmasını çok önemli buluyorum. Fatih Sultan Mehmet portresinin özel anlamda İstanbul’a gelmesi tarihsel ve kültürel kimliğin ortaya konulması anlamında özellikli değer ve önem taşıyor” diye konuştu.

“Özgünlüğünü tartışmamamız gerekiyor”

Your browser doesn’t support HTML5

“Özgünlüğünü Tartışmamamız Gerekiyor”


Portrenin Bellini tarafından yapılıp yapılmadığıyla ilgili olarak gündeme gelen tartışmalara değinen Prof. Dr. Üstünipek, “Ciddi bilimsel çalışmalar bilimadamları tarafından bu portre üzerinde daha önce yapılmış. Dolayısıyla özgünlüğünü tartıştığımız bir eser olmaması gerekiyor. Bu eserin Bellini’nin olup olmaması sahteliğini ifade eden bir şey değil. Her halükarda bütün bu çalışmalar ortaya koymuş ki bu eser Rönesans dönemine ait. 500 yıldan fazla bir süre önce yapılmış orijinal bir Rönesans eseri. İkincisi bu çalışmaların yine ortaya koyduğu bir şey var ki Gentile Bellini ya da onun atölyesinde yetişmiş Bellini’nin ekolünden giden o dönemin başka bir sanatçısı tarafından yapılmış da olabilir. Sonuçta bu özgün bir eser dolayısıyla bu özgünlük onun değerini oluşturuyor” dedi.

“İstanbul’da Rönesans dönemine ait ilk eser olacak”

Fatih Sultan Mehmet’in tablosunun İstanbul’daki Rönesans dönemine ait ilk tablo olacağını vurgulayan Prof. Dr. Üstünipek, “İstanbul’da daha önce Rönesans dönemine ait bir eser var mıydı? Müzelerimizde var mıydı? Şimdi İstanbul’da kültürel kimliğinin, tarihsel kimliğinin portresi olan orijinal bir Rönesans dönemine ait eser sergilenecek. Dolayısıyla bu son derece değerli. Maddi değerini konuşacak olursak sanat ortamında Rönesans dönemine ait eserin piyasa değeri neyse o. İki yüzyıl boyunca neredeyse bir ailenin koleksiyonunda kuşaklar boyu devam etmiş. Orijini, kökeni bilinen bir eser o yüzden değerli. Özel anlamda, sanat ve tarihsel bağlamda bir değeri var. İstanbul’a kattıkları anlamında apayrı bir değeri var. Dolayısıyla ödenen maddi karşılık tabii ki yerini buluyor” şeklinde konuştu.

“Çok dikkatli korunmalı”

Tarihi eserlere sahip olmanın büyük sorumluluğu olduğunu belirten Prof. Dr. Üstünipek, “500 yıl önce bir ahşap üzerine sürülmüş boyalardan bahsediyoruz. Tabii ki hava koşulları, ısı değişkenlikleri, iklimlendirme koşulları son derece önemli. Çünkü iyi korunmazsa boya üzerinde çatlaklar oluşabilir ve çeşitli zararlar olabilir. Sadece fiziksel olarak temasta zarar görmüyor eserler. Havadaki nem de zarar veriyor. O yüzden üzerine gelen ışığın dahi hangi açıda, hangi yoğunlukta olduğu önemli. Bir esere sahip olmak önemli ama aynı zamanda bir sorumluluk” dedi.

“Yurtdışında da sergilenmeli”

Eserin sadece Türkiye’de değil yurtdışında da sergilenmesinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Üstünipek, sözlerine şöyle devam etti: “Özel bir şekilde sergileneceği belli oluyor. Sergilenmesi ve kamu ile paylaşılması önemli. Bir yandan da bununla ilgili olarak dijital ortamların ve sosyal medyanın çok iyi kullanılması şart. Gerekirse dünyadaki farklı yerlerde sergilenmesi için ödünç verilmesi ve farklı yerlere de eserin götürülmesi önem arz ediyor.”

İstanbul’un çok hızlı değişen bir şehir olduğunu belirten Prof. Dr. Üstünipek, şehrin kimliğini koruyacak her türlü çabanın desteklenmesinin önemini vurguladı.

Prof. Dr. Üstünipek, “İstanbul’un kültürünü ve tarihsel değerinin önemini tanımlamamız şart. Çok hızlı değişen bir şehir ve birtakım şeyleri kaybediyoruz. Bu kayıplar fiziksel kayıplar olduğu kadar manevi kayıplar da. İstanbul’un binlerce yıllık tarihini Doğu Roma’dan başlayıp Osmanlı ile devam eden ve cumhuriyetle artı değer kazanan kimliğini koruyacak her türlü çaba desteklenmeli” ifadelerini kullandı.

“Tabloyu 6 Ekim’de İstanbullular'la buluşturacağız”

Your browser doesn’t support HTML5

“Tabloyu 6 Ekim’de İstanbullularla Buluşturacağız”

Saraçhane'deki İBB binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, tablonun İstanbul’da olmasından büyük heyecan duyduğunu söyledi.

Tablonun güvenliği ve korunmasıyla ilgili her türlü tedbirin alındığını belirten İmamoğlu, “Bu eserin İstanbul halkıyla buluşması lazım. İstanbul halkıyla İstanbullu’nun evinde buluşması lazım. İstanbullu’nun evi Saraçhane’deki bu belediye sarayı. Onun için burada bu buluşmayı sağlayacağız. Aydınlanmayla ilgili devrimci aramaya ya da süreci başka türlü tanımlamaya gerek yok. Tam da bu anda şunu ifade edeyim. Biz bu güzel portreyi 6 Ekim’de İstanbullular’la bu salonda buluşturacağız” diye konuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 25 Haziran 2020 tarihinde İngiltere'nin başkenti Londra'daki dünyaca ünlü müzayede evi Christie's tarafından açık artırmada İtalyan ressam Gentile Bellini’nin olduğu belirtilen Fatih Sultan Mehmet portresini 770 bin sterline (yaklaşık 6,5 milyon lira) satın almıştı.

İstanbullular Ne Diyor?

İshak Kaan Erdoğan, “Bu bizim milli değerimiz anladınız mı? Bize tarihten kalan şeyler neden İngiltere’de Almanya’da ya da başka ülkelerde olsun? Bizde olması gerekiyor. Bu değerlerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Devlet büyüklerimizin de bu tarz şeyleri siyasi propaganda olarak değil de olması gerektiği için yapmaları gerekiyor” diye konuştu.

“Gereksiz bir harcama”

Özel bir kurumda öğretmen olduğunu kaydeden Özgür Aydın, portrenin alınmasına karşı olanlardan. Aydın, “Ne alınıyorsa alınsın da bana bir yararı olmadıktan sonra gereksiz. Sonuçta ülkenin ekonomik durumu ortada. Kimin aldığı önemli değil siyasi olarak fanatik görüşlü değilim ama gereksiz bir harcama olduğunu düşünüyorum.”

Eğitimci Sercan Coşkun ise tablonun İstanbul’a gelmesinden memnun olduğunu söyledi: “Portrenin bizde olması tarihsel değerlerden kaynaklı önemli. Nasıl ki Avrupa kendi tarihine, savaşçılarının heykellerine sahip çıkıyorsa biz de görsel bir değere sahip olmalıyız.”

Emekli İlhan Yılmaz, “Suni geliyor bana. Tamam bunu almamız, İstanbul’a kazandırmamız güzel bir şey ama bunu kim yaptıb inanın içimizden mutlu olmak gelmiyor. Çok samimi olmadığını düşünüyorum. Tamamen algı operasyonu. Ayrıca portrenin de gerçek olup olmadığı belli değil” dedi.

“Kim satın aldıysa iyi yapmış”

Emekli Bayram Şenol, “O bizim tarihi değerimizdir, bize aittir. Elin adamı orada sahip çıkıyor da ben kendi varlığıma neden sahip çıkmayayım? Tersini düşünürsek yabancılara ait müzelik bir değer eğer bizim elimizde olsa bizden istemezler mi? Köklü bir milletiz, tarihi derinliklerimiz var. Bunu kim yaptıysa iyi yapmış.”

“Aç insanlar varken alınması doğru değil”

Uzun zamandır işsiz olduğunu belirten Cemal Karaçam, insanların yoksul olduğu yerde tablonun satın alınmasını doğru bulmadığını söyledi.

Karacam, “Bir tarafından bakarsak ecdadımız, atalarımız ve tarihimiz. Harika, süper bir olay. Ama diğer tarafından bakarsak da insanlar patatese, makarnaya muhtaçken, aç insanlar varken o kadar para ödenmesi doğru mu? Benim gibi gariban birinin düşüncesine göre doğru değil” diye konuştu.