İran cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna hazırlanırken, Amerikan basınında da İran seçimlerini demokratik olmamakla suçlayan yorumlar yer almaya devam ediyor. New York Times, bir ülkede demokrasiden bahsetmek için sadece seçimlerin yeterli olmadığını vurguluyor. Gazete, gerçek bir demokrasi için basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğünün de gerekli olduğunu belirtiyor ve İran seçimlerinin meşru olmadığını savunuyor.
"İranlılar ve Amerikalılar bu seçim oyununa kanmamalıdır. Ancak, dünyanın en baskıcı ülkelerinde bile, demokratik süreçlere daha fazla ihtiyaç duyulması, hem İranlılar hem de Amerikalılar için cesaret verici bir gelişmedir."
Boston Globe da, İran seçimlerinin bazı adaylar tarafından bile eleştirildiğini kaydediyor. Gazetenin yorumunda, birinci turda ilk iki sırayı paylaşan eski cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani ile sertlik yanlısı Mahmud Ahmedinecad’ın ikinci turda yarışacağı hatırlatılıyor. Yapılan yorumda, seçime hile karıştırıldığını iddia eden reformcu aday Mehdi Karroubi’nin mollaların baskısıyla karşılaştığı belirtiliyor ve İran’da gerçek değil, sahte bir demokrasi olduğu savunuluyor.
"Gerçek bir demokrasi, çoğulculuk ve kadınlar için eşit haklar isteyen İranlılar, yolsuzluk batağındaki baskıcı rejimi sona erdirmek için kendi yöntemlerini geliştirmek zorunda kalacak. Dini lider Hamaney ve yandaşları, Ahmedinecad’ı cumhurbaşkanlığına getirmek istiyor olabilir, halkı korkutarak seçmenlerin Rafsancani’yi “kötünün iyisi” olarak kabul etmesini sağlamayı da amaçlıyor olabilirler. Kesin olan tek şey, İran’daki gerici güçlerin, halkın demokratik reform umutlarını yok etmesidir."
Los Angeles Times yazarı Max Boot, Irak’taki gelişmeleri değerlendirdiği makalesinde, isyancıların sadece Sünniler tarafından desteklendiğini, ortak bir örgütlenme, ideoloji ve lidere sahip olmadığını vurguluyor ve Amerika’nın mücadeleden vazgeçmemesi gerektiğini yazıyor.
"Koalisyon güçleri yakın gelecekte askeri bir zafer beklememelidir. Yapabilecekleri en iyi şey, yerel kurumların kök salmasına olanak sağlamak ve Iraklıların kendi özgürlükleri için savaşabilecekleri bir ortam oluşturmaktır. Irak’ta huzurun sağlanması, uzun ve zorlu bir mücadeleden geçiyor. Amerika’nın biraz daha sabırlı olması gerekiyor. Irak demokrasisi, işleri yarım bırakıp gitmediğimiz takdirde doğum sancısını atlatacaktır."
Washington Post ise, Brezilya’nın AIDS’le mücadele etmek için pahalı ilaçları kendisinin üretmesine ve ucuza satmasına destek veriyor. Gazete, Dünya Ticaret Örgütü kurallarına göre Brezilya’nın 1997’den önce üretilen ilaçları bir bedel ödemeden üretebildiğini hatırlatıyor ve yeni çıkan AIDS ilaçlarının da bu şekilde üretilebilmesi gerektiğini savunuyor.
"Amerika’daki sağcı gruplar ve ilaç üreticileri bunun hırsızlık olduğunu savunuyor. Bir çok Kongre üyesi de, Amerika’nın ticari yaptırım uygulamasını istiyor. Ancak kamu sağlığının korunması için gerekli durumlarda patent hakkı çiğnenebilmelidir. Bu konuda bir çok ülke Amerika tarafından tehdit edilmektedir. Ucuz ilaçların üretilmesini savunan sağlık bakanları, Amerika’nın ticari yaptırımlarından korkan iş çevreleri tarafından susturulmaktadır. Amerika, Brezilya’nın hayat kurtarma hakkını kullanmasına karşı misillemede bulunmayacağını açıkça ilan etmelidir."