Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Amerika’nın Sun Valley kentinde düzenlenen toplantıda Amerikalı işadamlarına hitap etti ve ikili görüşmelerde bulundu. Başbakan konuşmasında, batılı kurumları benimsemiş ve uygulayan, İslam konferansı üyesi Türkiye’nin, Müslüman ülkelerle Batı arasında medeniyetler uyuşmasının en güzel örneği olduğunu bildirdi. Başbakan, 400 milyar doları aşan ekonomik hacmiyla dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer alan ve 140 ülkeye ihracat yapan Türkiye’nin ekonomik gelişmeyle demokratikleşme sürecinde eşit mesafe aldığını söyledi. Başbakan, Atatürk’ün 1923 yılında başlattığı demokrasi atılımının yarattığı ekonomik dinamizmin, Türkiye’nin gelişmesine hız verdiğini bildirdi. Erdoğan, medeniyetler çatışmasını önlemede, kilit konumdaki Türkiye’ye kritik bir rol, ve yöneticilerine de sorumluluk düştüğünü belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünyanın en büyük 250 şirketinin sahip ve yöneticilerini bir araya getiren Sun Valley’deki toplantıya onur konuğu olarak davet edildi. Başbakan toplantının açılışında Demokrasi, İslam ve Siyasal Laiklik Ekseni Üzerinde Türkiye Modeli başlıklı bir konuşma yaptı. Başbakan uluslararası toplumun günümüzde, demokrasi anlayışı ve özgürlükler ortamını dünyaya yayma çabası verirken, İslam kültürü ile demokratik düzen arasındaki ilişkiyi de tartıştığını bildirdi.
Başbakan 11 Eylül’de zirveye çıkan terör dalgasının, bu tartışmayı geniş kitlelere yaydığını ve İslam kültürü ile demokrasinin birbiriyle bağdaşmadığı sorusunu gündeme taşıdığını bildirdi. Başbakan bu iddiaların İslam kelimesinin barış anlamına geldiğini bilen Müslüman ve Müslüman olmayan sağduyulu insanlar arasında şok etkisi yarattığını kaydetti.
İslamiyet’in bireylerin kişisel ve toplumsal yaşamda uymaları gereken ahlak kurallarını içerdiğini, eşitlik ve kardeşlik ilkelere dayanan bir hayat biçimi öngördüğünü belirten Erdoğan, bunların aslında, tek tanrılı tüm dinlerin temel değerleri olduğuna işaret etti. Başbakan devamla şöyle konuştu: “Bu itibarla, aynı yüce kaynaktan indiğine inandığımız bu dinlerin birbirinden farklı olarak şiddet ve terörü teşvik ettiği veya insan gelişimine en uygun yönetim biçimi olarak demokrasiyi reddettiği nasıl düşünülebilir?” Başbakan günümüzde Müslüman toplumların demokrasi sınavında nispeten başarısız olmasının, İslamiyet’in siyasi amaçlarla istismar edilmesinden ve dogmatik bir sistem içinde yanlış uygulanmasından kaynaklandığını savundu. Başbakan Erdoğan din üzerinden siyaset yapmanın, dini ideolojik bir araç haline getirmenin toplumsal barışa ve siyasal çoğulculuğa zarar verdiğini kaydetti. Başbakan şöyle devam etti: “Belki de en kötüsü, dini yozlaştırmak ve amacından saptırmak anlamına gelir. Bu tutum bana göre, demokrasiye ve insanlığa karşı suikast düzenlemekten farksızdır. Bu dine yapılabilecek en büyük kötülüktür. Suçu dine yüklemek kolaycılıktır. Söz konusu olan din değil totalitarizmdir. Burada olsa olsa o dine mensup insanların, özgürlükçü bir düzen için mücadele etmekteki eksikliklerinden bahsedilebilir” Başbakan bunu önlemenin temelinde, devletin tüm din ve inançlar karşısında tarafsız kalması ve eşit mesafeyi korumasının yattığını kaydederek şöyle devam etti: “İnanç farklılıklarının veya farklı mezhep ve anlayışların çatışmaya dönüşmeden bir arada yaşayabilmesi, demokrasinin temel direklerinden çoğulculuğun esasıdır. Laiklik olarak tanımladığım bu ilke son derece önemli bir ilke olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca laiklik sosyal barış prensibidir”.
Başbakan Erdoğan Türkiye’nin İslam kültürü, demokratik düzen ve laiklik arasındaki ilişkileri, en başarılı uygulayan ülkelerin başında geldiğini bildirdi. Başbakan, Batıyla yoğun bir etkileşim içine giren, batı kurum ve örgütlerine etkin bir üye olarak katılan, İslam ülkeleri içinde saygın bir konumdaki Türkiye’nin iki grubun birbiriyle bağdaşmadığı tezini çürütmekle kalmayıp kaynaşabileceğini gösteren eşsiz bir örnek olduğuna işaret etti. Başbakan Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin başarılı şekilde sonuçlanmasının tüm dünyaya ve özellikle Müslüman dünyaya Doğu ile Batı’nın, Müslümanlıkla diğer dinlerin bir arada, ortak değerler çevresinde ve barış içinde yaşayabileceğini kanıtlayacağını bildirdi. Başbakan dünyanın globalleşme çerçevesinde yeniden kurulmakta olduğunu bu değişime ayak uyduramayanların, doğan fırsatlardan yararlanamadığını, olumsuz etkilere hedef olup, istikrarsızlık ve sorunlar yaşadığını belirtti.
Başbakan, Türkiye’nin günümüzün globalleşme sürecinde, İslam dünyası içinde reforma işaret etme ihtiyacı duyduğunu bildirdi ve bu reformun İslamiyet’te değil, yönetim biçimine ilişkin olduğunu da kaydetti. Başbakan uluslararası toplumun Müslüman ülkelere bu alanda yapacağı yardımın önemli olduğunu da hatırlattı.
Başbakan dün öğleden sonra da dünyanın en büyük şirketlerinin yöneticileriyle görüştü. Bunlar arasında Microsoft’un sahibi Bill Gates, medya kuruluşları sahibi Robert Murdoch, Dell Bilgisayar şirketinin sahibi Michael Dell, yatırımcı Warren Buffet ve IBM’in yöneticisi Michael Eisner gibi isimler yer alıyordu.