Erişilebilirlik

6 Ekim 2005: AB-Türkiye Müzakereleri Gündemde Kalmayı Sürdürüyor


New York Times Avusturya’nın kendi iç siyasi hesapları nedeniyle Türkiye’nin tam üyelik perspektifini engellemeye yönelik çabalara girmesini eleştiriyor. “Sürecin tamamı boyunca zaten gururunun yeterince kırıldığını düşünen Türkler açısından işin daha da yokuşa sürülmesi tam bir felaket olurdu” diyen gazete, Avusturya’nın engelleme çabalarının aşılmasında İngiltere ve Amerika’nın girişimlerinin etkili olduğunu belirtiyor:

"Türkiye’nin insan hakları, kadın hakları, hukuk devleti ve Kürt azınlığın talepleri konusunda hala kat etmesi gereken önemli bir mesafe var. Fakat Erdoğan’ın üç yıl önce iktidara gelmesinden bu yana attığı adımlar, bu konudaki kararlılığını gösteriyor. Avusturya’nın kendi önemsiz iç siyasi çekişmeleri nedeniyle bütün süreci tehlikeye sokması, utanılacak bir tavırdı. Umarız bu tür oyunlar bir daha oynanmaz."

Christian Science Monitor de Türkiye’nin tam üyelik perspektifini önlemeye yönelik çabalarda Avusturya’nın öne çıkmasına rağmen, Avrupa kamuoyunun genelinde Türkiye’nin birliğe katılmasına ilişkin ciddi itirazlar bulunduğuna dikkat çekiyor. Ancak gazete, tam üyeliğin en az on yıl sonra gerçekleşeceğini belirterek bu süreç içinde tarafların birbirlerine daha da yakınlaşacak bir değişimden geçmesi gerektiğini vurguluyor:

"Türkiye, giderek yaşlanan Avrupa’ya genç işçiler ve dinamik bir pazar sağlayacaktır. Ayrıca laik, demokratik yönetimiyle Avrupa ve İslam dünyası arasında bir köprü oluşturacaktır. Bu açıdan bakılırsa Türkiye’ye karşı duyulan korkular daha kolay aşılabilir. Avrupa Birliği, Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlayarak verdiği sözü tutmanın ötesinde bu yaklaşımı da benimsemiş oluyor. Böyle bir birlik, ancak karşılıklı anlayış ve takdir duygusu üzerinde kurulabilir. Tarafların bu noktaya gelmesi için önlerinde en az on yılları var."

Washington Times da Avrupa Birliği’nin üyelik müzakerelerine başlama kararıyla önemli bir yanlıştan döndüğünü kaydediyor ve tarihi bir karar aldığının altını çiziyor. Gazete, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olmasıyla Müslüman-Hıristiyan işbirliği konusunda somut bir örnek oluşacağını ve Türkiye’nin Avrupa’yla Ortadoğu arasında kültürel bir köprü işlevi üstleneceğini yazıyor:

"Türkiye’nin üyeliğine şüpheyle yaklaşanlar, bu ülkenin Avrupalı olmadığını söylerken kısmi bir haklılık taşıyor. Türkiye, kültürel ve coğrafi açıdan Avrupa’yla Ortadoğu arasında benzersiz bir sentez oluşturuyor. Türkiye, aşırı İslamcılığın yuvası değil ve ülkedeki egemen İslam anlayışı Avrupa kültürüyle birlikte yaşayabilir; bu kültürü zenginleştirebilir. Avrupa Birliği, Türkiye’yi içine alarak başta İslam alemi olmak üzere dünya meselelerine daha etkin bir biçimde müdahale edebilir. Daha da önemlisi Türkiye’nin üyeliği Müslümanlarla Hıristiyanların felaketle sonuçlanacak bir çatışmaya girmek zorunda olmadığını da gösterecektir."

Los Angeles Times, Oxford Üniversitesi Avrupa Araştırmaları Profesörü Timothy Garton Ash’in, Türkiye’ye tam üyelik mi yoksa ayrıcalıklı ortaklık mı verilmesini sorgulayan bir makalesine yer veriyor. Bulgaristan ve Romanya’nın 2007’de birliğe üye olacağını hatırlatan Ash, Hırvatistan, Sırbistan ve Makedonya’nın da sıraya girdiğini hatırlatıyor ve Avrupa Birliği açısından asıl sorunun bu küçük ülkeler değil, Türkiye ile Ukrayna olduğunu savunuyor:

"Türkiye’nin üyeliğinden önce iki şeyin yapılması gerekiyor. İlk olarak Türkiye gerçekten şu ünlü Kopenhag kriterlerine uyum sağlamalıdır. Bu konuda Türkiye’nin hala yapması gereken çok şey var. İkinci olarak Fransa ve Avusturya gibi üye ülkelerdeki kamuoyu, Türkiye’nin üyeliğine hazır hale getirilmelidir. Bu iki koşulun yerine getirilmesi için önümüzde on yıllık bir süre var."

XS
SM
MD
LG