Washington Post gazetesinin geçtiğimiz günlerde yaptığı bir kamuoyu yoklaması, Amerikalıların, giderek İslam dinine karşı olumsuz tavır geliştirdiğine dikkat çekti. Soru yöneltilen Amerikalıların çoğu, İslam dininin barışçı olduğuna inandıklarını söylemelerine rağmen, yüzde 46 oranında bir kesim, olumsuz görüşler taşıyor. Bu oran, 11 Eylül 2001’deki terör saldırılarından sonra yapılan kamuoyu yoklamalarına kıyasla daha yüksek. Amerikan halkındaki bu eğilimin nedenini bir uzmanla konuştuk.
Washington Post’un ABC televizyonuyla ortaklaşa yaptığı kamuoyu yoklamasında, İslam dinine karşı olumsuz görüş taşıyan kesimin oranı, 11 Eylül terör saldırılarından sonra yapılan kamuoyu yoklamalarına oranla, yüzde 7 daha fazla. Michigan Üniversitesi Modern Ortadoğu ve Güney Asya Tarihi öğretim üyesi Profesör Juan Cole, aradan 5 yıl geçmesine rağmen ortaya çıkan bu artışın, Irak savaşı gibi etkenleri olduğunu söylüyor. Ancak uzmana göre bu artışı en fazla tetikleyen unsur, muhafazakar Amerikan medyası:
"Sanıyorum Irak savaşının büyük payı var. Her hafta Amerikan askerlerinin Müslüman Araplar tarafından öldürüldüğü haberleri gelince, halk da bu konuda pek fazla ayrım yapmıyor. Ama bu, işin sadece bir bölümü.. Bence başta Fox Haber Kanalı olmak üzere, bazı medya organlarının payı da var. Bunun dışında muhafazakar radyo programları sayesinde Müslümanlar, sürekli hedef alınıyor ve önyargıya maruz kalıyorlar."
Washington Post’un kamuoyu yoklaması, Amerikalıların yüzde 53’ünün İslam’ın barışçı bir din olduğuna inandığını gösteriyor. Buna rağmen Amerikalıların İslam dinine karşı artan olumsuz tavırlarının bir çelişki oluşturup oluşturmadığını sorduk. Profesör Cole, İslam’ın barışçı bir din olduğuna inanan kesimin siyasi yelpazenin genelde merkezinde ya da merkez solunda olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
"Siyasi yelpazenin sağında bulunanlarsa, İslam’ın taraftarları arasında gittikçe şiddeti teşvik ettiğine ve dünyadaki bütün dinlerden daha fazla şiddeti savunduğuna inanıyor. Bu tarihi açıdan çok gülünç, kültürel açıdan ise çok kötü bir değerlendirme. Ama aynı zamanda gittikçe artan bir inanış. Bu inanış özellikle Evanjelik Hıristiyanlar ve köktendinciler, Amerikalı sağcılar arasında kendi çıkarlarını gözeten insanlar tarafından körükleniyor. İnsanları birşeylerle korkutarak, bazı haklarından vazgeçmelerini sağlıyorlar. Aşırı sağcı Amerikalı Siyonistler de Müslümanların akılcı davranmayan insanlar olduğu görüşünü yaymaya çalışıyor. Arap-İsrail çatışmalarını bu anlayış zeminine oturtmaya uğraşıyorlar."
Profesör Juan Cole, Amerikalıların gözündeki Müslüman imajının, son günlerdeki limanlar tartışmasına da yansıdığını hatırlatıyor. Dubai merkezli bir şirketin Amerika’nın bazı limanlarının işletmesini devralması, büyük tartışmalara yol açmış, Beyaz Saray’ın destek vermesine rağmen, şirket yoğun baskılar sonucu limanları devralmaktan vazgeçmişti:
"Başkan ve önde gelen Kongre üyeleri, sürekli kötü niyetli bazı güçlerle savaş halinde olduğumuzu söyledi ve benim görüşüme göre, Müslüman dünyasına işaret etti. Bunun ardından da ‘Dubai şirketi gelsin limanlarımızı işletsin derlerse,’ insanlar doğal olarak şaşıracaktır. Gelip ‘Bunlar kötü adamlar değil miydi?’ diye soracaklardır. CNN muhabirinin Dubai’ye gidip de Arap kıyafetli işadamlarıyla görüşmeler yapması bile, Kongre’ye gönderilen ve projenin iptal edilmesi çağrısında bulunan mektupların artmasına yol açtı."
Karikatür tartışmalarını da değerlendiren Juan Cole, karikatürlerde Arapların, sürekli militan ve terörist gibi gösterildiğini, bunu takip eden krizde de, Müslümanların, büyükelçilik yakan köktendinci kalabalıklar olarak gösterildiğini belirtti. Peki ‘Amerikalılar gerçekte Müslüman dünyasının çoğunun Arap olmadığını, bazı Araplarınsa Hıristiyan olduklarını biliyorlar mı?’ diye sorduğumuzda şu yanıtı aldık:
"Elbette hayır. Amerikan halkı Araplarla Müslümanlar arasında ayrım yapmaz. Bilmezler bile. Bazen haber yorumcularını ya da Kongre üyelerini ‘İran gibi bir Arap ülkesi’ diye yorumlar yaparken duyabilirsiniz. Amerikalılar, Ortadoğu konusunda çok cahil. Çoğu orada bulunmadığı gibi, bölge hakkında pek fazla bilgi sahibi de değiller. Dil ve kültürü bilmezler. Böyle bir cehalet ortamında demagoji yapanlara da, doğal olarak büyük fırsat düşüyor."
Kısa bir süre önce Amerikalıların Müslümanlara bakışını inceleyen bir başka kuruluş da Washington merkezli Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi oldu. Konsey yaptığı kamuoyu yoklamasında, belli koşullar gerçekleşirse, Amerikalıların Müslümanlara bakış açısının daha olumlu hale gelebileceğini belirtti. Anket sonuçlarına göre Müslümanlardan, terör eylemlerini daha sert kınaması, kadın hakları konusuna daha fazla eğilmeleri ve Amerika’nın Müslüman dünyasındaki imajının iyileştirilmesi için daha fazla çalışmaları isteniyor. Bu sonuca katılıp katılmadığını sorduğumuz Profesör Cole şu yanıtı verdi:
"Müslümanlar, Amerika’ya destek veren etkinliklerde daha fazla öne çıkarsa, elbette Amerika içindeki imajlarını geliştirebilir. Ama bu beklentiye dünyada hiç kimse cevap vermiyor. Bunun yükünü niye Müslümanlar taşısın? Kaç İtalyan ya da Fransız bunu yapıyor? Hintlilerle Çinlilere bakın. Çin’de Ortadoğu’dan çok daha fazla Amerikan karşıtlığı yaygın. Ortadoğu’da yapılan kamuoyu yoklamaları, bu insanların Amerika’nın bazı politikalarına karşı olduğunu gösteriyor. Ülkeye ya da sisteme karşı alıp veremedikleri yok. Ama Bush ve diğer Amerikalı politikacılar sürekli ‘Bunlar yaşam tarzımızdan, özgürlüklerimizden nefret ediyor. Kim olduğumuz için bizden nefret ediyorlar,’ diye konuşuyor. Bütün bu iddialar doğru değil."
Michigan Üniversitesi Modern Ortadoğu ve Güney Asya Tarihi öğretim üyesi Profesör Juan Cole, Amerikalılar ve Müslümanlar arasındaki ilişkilerin gelişmesinde, İsrail-Filistin sorununun çözümünün ve Irak savaşının bitmesinin önemli rol oynayacağını kaydetti.