Christian Science Monitor muhabiri Yigal Schleifer, Diyarbakır mahreçli haberinde Güneydoğuda son günlerde yaşanan çatışmaları, son on yılın en kötü olayları olarak tanımlıyor. Bölgede işsizlik ve yoksulluk gibi temel sorunların hala çözülmediğine dikkat çeken muhabir, yeni yetişen Kürt gençler arasında PKK’ya katılmayı düşünen bir çok kişinin bulunduğunu öne sürüyor. Haberde, Türkiye, Amerika ve Avrupa Birliği’nin PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamasına rağmen bölge halkının örgütü daha farklı algıladığı görüşüne yer veriliyor.
"Türk yetkililer bölgedeki koşulları düzeltmeye çalıştıklarını söylüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sekiz ay önce Diyarbakır’a, tarihi diye tanımlanan bir ziyarette bulundu ve hükümetinin Kürt sorununun çözümüne yardımcı olacağını söyledi. Ancak Kürt politikacılar Erdoğan’ın bu ziyaretinden sonra fazla bir şey yapılmadığını söylüyor ve mevcut siyasi durumun hükümetin Kürtlerle diyalog kurmasına fazla olanak tanımadığını düşünüyor. Bölge halkı ise ölen gerillaları terörist olarak değil, kendileri için savaşan insanlar olarak görüyor."
Los Angeles Times muhabiri Solomon Moore, Irak’ın diğer bölgelerinde çatışmalar ve saldırılar sürerken, Kürt bölgesinde güvenliğin sağlandığını yazıyor. Ancak Moore, bu güvenliğin, temel özgürlükler pahasına sağlandığını belirtiyor ve bölgede muhaliflere yaşam hakkı tanınmadığını vurguluyor.
"Geniş özerkliğe sahip olan Irak’ın Kürt bölgesinde, iktidar iki büyük siyasi parti tarafından paylaşılıyor ancak muhalifler tamamen dışlanıyor. Bölge halkının ve insan hakları savunucularının verdiği bilgiye göre, siyasi muhalefet ve ifade özgürlüğü ciddi biçimde kısıtlanıyor. Kürt hükümetinin bazı yetkilileri de bu eleştirilere katılıyor ve parti bağlantılı milislerin, istihbarat görevlilerinin ve güvenlik kurumlarının büyük ölçüde kendi denetimleri dışında faaliyet gösterdiğini söylüyor."
New York Times, Saddam Hüseyin’in Şiilerin yaşadığı Duceyl köyündeki katliamla ilgili olarak idam cezası alabileceğini belirtiyor. Böyle bir durumda Saddam Hüseyin’in Kürtlere karşı işlediği suçlardan yargılanmasının mümkün olmayacağını hatırlatan gazete, devrik liderin bu suçlarından dolayı da mutlaka hesap vermesi gerektiğini savunuyor.
"Kürtlere yönelik bu saldırılar düzenlendiğinde uluslar arası toplum maalesef gerekli tepkiyi göstermedi. Bunun nedenlerinden biri Reagan yönetimi ile birinci Bush yönetiminin laik Irak’ı, dinci İran’a karşı bir kalkan olarak görme hatasıydı. Bu gecikmiş soykırım davası, ne geçmişin hatalarını düzeltir ne de Irak’taki etnik ve dini bölünmüşlüğü ortadan kaldırır. Ancak yine de bu sorunların çözümüne katkıda bulunabilir. Bu nedenle, Saddam Hüseyin hala yaşıyorken ve tutukluyken, bu dava mutlaka görülmelidir."
Washington Post, Birleşmiş Milletler’in AIDS ile ilgili olarak her yıl açıkladığı istatistiklerin abartılı olduğunu öne sürüyor. Elde edilen yeni verilerin, Birleşmiş Milletler’in açıkladığı istatistiklerle çeliştiğine dikkat çeken gazete, bu durumun sadece Birleşmiş Milletler’in prestijine değil, aynı zamanda, AIDs’le mücadele çabalarına da darbe vuracağını ifade ediyor.
"AIDS’e harcanan paranın diğer hastalıklara göre daha fazla olduğu uzun süredir tartışılıyordu. Örneğin sıtma hastalığının çok daha az miktarda bir parayla önlenebileceği savunuluyordu. AIDS’le ilgili yeni veriler bu tartışmaları daha da hızlandıracaktır. Ancak bu tartışma ne kadar gerekli olursa olsun, AIDS’le mücadele yine de önceliğini koruyacak gibi görünüyor."
"Türk yetkililer bölgedeki koşulları düzeltmeye çalıştıklarını söylüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sekiz ay önce Diyarbakır’a, tarihi diye tanımlanan bir ziyarette bulundu ve hükümetinin Kürt sorununun çözümüne yardımcı olacağını söyledi. Ancak Kürt politikacılar Erdoğan’ın bu ziyaretinden sonra fazla bir şey yapılmadığını söylüyor ve mevcut siyasi durumun hükümetin Kürtlerle diyalog kurmasına fazla olanak tanımadığını düşünüyor. Bölge halkı ise ölen gerillaları terörist olarak değil, kendileri için savaşan insanlar olarak görüyor."
Los Angeles Times muhabiri Solomon Moore, Irak’ın diğer bölgelerinde çatışmalar ve saldırılar sürerken, Kürt bölgesinde güvenliğin sağlandığını yazıyor. Ancak Moore, bu güvenliğin, temel özgürlükler pahasına sağlandığını belirtiyor ve bölgede muhaliflere yaşam hakkı tanınmadığını vurguluyor.
"Geniş özerkliğe sahip olan Irak’ın Kürt bölgesinde, iktidar iki büyük siyasi parti tarafından paylaşılıyor ancak muhalifler tamamen dışlanıyor. Bölge halkının ve insan hakları savunucularının verdiği bilgiye göre, siyasi muhalefet ve ifade özgürlüğü ciddi biçimde kısıtlanıyor. Kürt hükümetinin bazı yetkilileri de bu eleştirilere katılıyor ve parti bağlantılı milislerin, istihbarat görevlilerinin ve güvenlik kurumlarının büyük ölçüde kendi denetimleri dışında faaliyet gösterdiğini söylüyor."
New York Times, Saddam Hüseyin’in Şiilerin yaşadığı Duceyl köyündeki katliamla ilgili olarak idam cezası alabileceğini belirtiyor. Böyle bir durumda Saddam Hüseyin’in Kürtlere karşı işlediği suçlardan yargılanmasının mümkün olmayacağını hatırlatan gazete, devrik liderin bu suçlarından dolayı da mutlaka hesap vermesi gerektiğini savunuyor.
"Kürtlere yönelik bu saldırılar düzenlendiğinde uluslar arası toplum maalesef gerekli tepkiyi göstermedi. Bunun nedenlerinden biri Reagan yönetimi ile birinci Bush yönetiminin laik Irak’ı, dinci İran’a karşı bir kalkan olarak görme hatasıydı. Bu gecikmiş soykırım davası, ne geçmişin hatalarını düzeltir ne de Irak’taki etnik ve dini bölünmüşlüğü ortadan kaldırır. Ancak yine de bu sorunların çözümüne katkıda bulunabilir. Bu nedenle, Saddam Hüseyin hala yaşıyorken ve tutukluyken, bu dava mutlaka görülmelidir."
Washington Post, Birleşmiş Milletler’in AIDS ile ilgili olarak her yıl açıkladığı istatistiklerin abartılı olduğunu öne sürüyor. Elde edilen yeni verilerin, Birleşmiş Milletler’in açıkladığı istatistiklerle çeliştiğine dikkat çeken gazete, bu durumun sadece Birleşmiş Milletler’in prestijine değil, aynı zamanda, AIDs’le mücadele çabalarına da darbe vuracağını ifade ediyor.
"AIDS’e harcanan paranın diğer hastalıklara göre daha fazla olduğu uzun süredir tartışılıyordu. Örneğin sıtma hastalığının çok daha az miktarda bir parayla önlenebileceği savunuluyordu. AIDS’le ilgili yeni veriler bu tartışmaları daha da hızlandıracaktır. Ancak bu tartışma ne kadar gerekli olursa olsun, AIDS’le mücadele yine de önceliğini koruyacak gibi görünüyor."