Erişilebilirlik

Tedavide Hastalara Düşen Görevler


Tıp teknolojisindeki gelişmeleri takip edebilmek ve bunlardan yararlanmak, oldukça zor bir iş...Bir çok tıp uzmanı, en iyi tıbbi yardım ve bakımı alabilmek için sadece doktorlara değil, hastalara da bazı görevler düştüğünü söylüyor. Nancy Davis, 33 yaşındayken Multipl Skleroz hastalığına yakalandığını ve bundan sonra artık tıbbın kendisi için yapabileceği hiçbir şey kalmadığını öğrenmiş:

" Doktorun bana koyduğu teşhis, son derece karamsar bir tablo çiziyordu. Artık hayatım sona ermişti. Bir daha hiç yürüyemeyecektim, yatalak olacaktım. Televizyonun uzaktan kumandasını çalıştırabilmek, yapabileceğim bir kaç işten biri olacaktı. "

Nancy Davis, bu haberi aldığında adeta yıkıldığını söylüyor:

" Böyle bir hayatı nasıl yaşayabileceğimi düşünemiyordum. Üç tane küçük çocuğum vardı. Onlarla birlikte olamamayı, onları yetiştirememeyi aklıma getirmek bile istemiyordum. "

Nancy Davis, eve kapanıp hastalığının kendisini gün be gün yok etmesini beklemek yerine başka bir doktordan ikinci bir görüş almayı tercih etmiş. Ve böylece hayatı değişmiş:

" Başka doktorlardan yeni görüşler aldıkça hastalığım konusunda bilgim de artmaya başladı. Doktorları suçlayamazsınız. Bir hasta olarak sizin üzerinize düşen görevleri de yerine getirmeniz gerekiyor. Kendi araştırmanızı yapmalı, kalbiniz size neyin doğru olduğunu söylüyorsa o yönde ilerlemelisiniz. Hayatınızı olumsuz yönde etkileyecek bir hastalığa yakalandığınızı öğrendiğiniz anda ilk tepkiniz eve kapanıp, yorganınızı başınıza geçirip, ağlayıp kendinize acımak olmamalı. Bu şekilde kendinizi daha iyi hissedeceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Çok güçlü olmalı ve her zaman hastalığınızla mücadele edebilmelisiniz. "

Multipl Skleroz hastalığına yakalandıktan 14 yıl sonra Nancy Davis son derece enerjik ve dolu dolu geçen hayatını yaşamaya devam ediyor. Davis ayrıca aynı hastalığa yakalanan hastalara da yardım ediyor ve en iyi tedavi yöntemlerini araştırmalarına yardımcı oluyor. Multipl Skleroz hastalığı konusunda Amerika çapında tanınan bir konuşmacı olan Davis, kurduğu “Center Without Walls” “Duvarları Olmayan Merkez” adlı kuruluşta Multipl Skleroz konusunda araştırmalar yapılmasını sağlıyor. Aynı zamanda bir yazar olan Davis, “Lean On Me” “Bana Güven” adlı yeni kitabında hastaların sağlıkları ve yaşamları konusunda bilinçlendirilmeleri için neler yapılması gerektiğini anlatıyor:

" Her zaman ikinci bir doktordan fikir almalısınız. Hastalağınızın ne olduğunu iyica araştırmalı, önünüzde ne gibi seçenekler bulunduğunu öğrenmelisiniz. Sağlık sigortanızın size ne gibi katkılar sağlayacağını bilmelisiniz ve sizin işinize yarayacak en kapsamlı sağlık sigortasını edinmelisiniz. Ayrıca eğer hastalığınız için şu anda piyasada herhangi bir ilaç yoksa, ilaç araştırma programlarına ve deneylere nasıl katılabileceğiniz konusunda da bilgi sahibi olmanız, oldukça önemli..."

Columbia Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Cerrahisi Bölümü’nden Profesör Mehmet Öz, bu tavsiyenin hastalar için son derece yararlı olduğu görüşünde Nancy Davis’le aynı görüşte. Mehmet Öz, hastaların çoğunun konulan teşhis konusunda kendilerini eğitmediklerini ve tedavi yöntemleri konusunda bilgi sahibi olmadıklarını söylüyor:

" Hastaların yüzde 80’i, başka bir doktora ikinci bir fikir almak için başvurmuyor. Bu da büyük bir hata aslında...Örneğin ikinci bir fikir almadan otomobil bile satın almazsınız. Aynı şey, doktorunuzun size koyduğu teşhis için de geçerli. Konulan teşhislerin üçte biri, başka bir doktorun size vereceği fikir ya da farklı bir teşhis sonucu değişebilir. "

Profesör Mehmet Öz, bir çok hastanın neden ikinci hatta üçüncü bir doktora danışmadıklarını da şöyle açıklıyor:

" Kendi doktorumuza, başka birinden de fikir alacağımızı söylemenin, bizi utanıp sıkılacağımız bir duruma düşüreceğini hissediyoruz. Başka bir doktora da danışmak, sanki kendi doktorumuza güven duymuyormuşuz gibi bir durum ortaya çıkarıyor. Ancak bu son derece yanlış bir düşünce. Ben bir kalp cerrahı olarak size söylüyorum, kendi hastalarım bana ikinci bir fikir almak için başka bir doktora başvuracaklarını söylediklerinde onlarla gurur duyuyorum. Bu demektir ki hem benim onlara söylediklerim konusunda araştırma yapmak istiyorlar hem de bana, benim de işime yarayacak bilgiler getirmek için adım atıyorlar. Eğer hastalarım, ikinci bir fikir aldıktan sonra geri dönüp bana gelirlerse bu, benim iyi bir doktor olduğumu gösteriyor."

Son kitabı “You: The Smart Patient” “Siz: Akıllı Hasta”da Profesör Mehmet Öz hastaların doktor seçimi yaparken daha dikkatli davranmaları gerektiğinin altını çiziyor. Artık Internet erişiminin doktor seçimini çok daha kolaylaştırdığını çünkü doktorlar hakkında bir çok bilgiye Internet aracılığıyla ulaşılabildiğini belirten Mehmet Öz, doktora gittiğimiz zaman ise hazırlıklı olmamız gerektiğini vurguluyor:

" Doktora gittiğinizde elinizde doktora soracağınız soruların yazılı bir listesi olmalı...Bu son derece basit bir adım ancak doktorunuzla yapacağınız görüşmenin verimini artırmak için büyük önem taşıyor. Böylece doktorunuz sizi dinlerken daha sabırlı olacaktır. Doktorunuzla konuşurken her zaman dürüst olun, doktorun size yönelteceği sorulara açık bir şekilde cevap verin. Ailenizin sağlık tarihçesi, risk faktörleriniz gibi önemli konularla bilgi sahibi olmadan doktora gitmeyin. "

Profesör Öz, akıllı hastaların doktor randevularına tek başlarına değil, yanlarında mutlaka bir arkadaş, eş, ya da akraba eşliğinde gittiklerini söylüyor. Bunun nedeni, yanınızdaki yakınınızın, doktorun değindiği tıbbi terimleri ya da hastalığınızla ilgili ayrıntıları not alabilecek olması ve daha sonra bunların üzerinden beraberce geçebilmeniz... Nancy Davis, “Bana Güven” adlı kitabında özellikle ciddi bir hastalığa yakalanan hastaların bir “sağlık ekibine” ihtiyacı olduğunu ve bu ekipte sadece doktorların değil, hasta yakınlarının da bulunması gerektiğinin altını çiziyor:

" Özellikle ciddi bir hastalığa yakalandığınızda etrafınızda pozitif düşünceli, iyimser kişilerin bulunması ve bu kişilerin size yardım etmek için seferber olmaları, sağlığınıza bir an önce kavuşabilmeniz açısından son derece önemli..Doktorun muayenehanesinde kendinize nasıl bir teşhis konduğunu duyduğunuz anda, özellikle eğer bu teşhis ciddi bir hastalığı işaret ediyorsa, doktorun söylediklerini anlamanız, her zaman mümkün olmayabiliyor. Doktorum bana Multipl Skleroz hastalığına yakalandığımı söylediğinde ağzından çıkan sözleri duymuyor ve anlamıyordum çünkü o anda aklımdan bir çok düşünce geçiyordu ve bir duygu seli içinde sürüklenip gidiyordum. Böyle bir durumda yanınızda bir akraba, arkadaş ya da eşinizin olması, son derece önemli. Tabii ki bu kişinin serinkanlı olması ve iyi organizasyon yapabiliyor olması gerekli..."

Profesör Mehmet Öz, hastaların kendi tedavileri üzerinde büyük etkileri olduğunu vurguluyor ve hastalığı hakkında yeterli bilgiye sahip olan hastaların tedavi yöntemleri konusunda da verilen bilgileri daha iyi anladıklarının altını çiziyor. Profesör Öz, en iyi tedavinin, hastaların doktorlarıyla beraber bir ekip oluşturdukları zaman meydana geleceğini de söylüyor.

XS
SM
MD
LG