Bölge ve uluslararası konjonktürdeki gelişmeler, Karadeniz’in stratejik önemini artırırken, Türkiye’nin oynayacağı rol tartışılıyor.
Bulgaristan’ın Avrupa Birliği’ne yılbaşından itibaren üye olmasıyla AB, yalnız Karadeniz’e ulasmış olmayacak, ancak stratejik önemi gittikçe artan Karadeniz’deki uluslararası aktörlerin sayısı da artmış olacak.
Karadeniz bölgesinin, Avrupa ile Orta Asya’ya açılan Kafkasya koridoru arasındaki stratejik bölgede yer alması, bunun yanısıra Hazar bölgesi enerji kaynaklarının dünya pazarlarına taşınmasında önemli ulaşım noktalarının kavşağında bulunması ve ayrıca Rusya petrolünün Boğazlar ve planlanan diğer alternatif boru hatlarına ulaştırılmasında oynadığı vazgeçilemez rol ile son olarak Amerika’nın bölgeye artan ilgisi, Karadeniz’in dünya stratejik ve jeopolitik haritasındaki yerine yeni bir önem katıyor.
Konu Bulgaristan’da konuştuğum bölge uzmanları tarafından da doğrulandı. Uzmanlar, Karadeniz bölgesine ilişkin olarak iki yaklaşımın rekabet halinde olabileceği öngörüsünde bulunuyorlar. Bulgaristan’daki George Marshall Yardım Fonu ülke direktörü Dr. Velizar Şalamanov, ”Karadeniz’de Euro-Atlantik ve Euro-Asya (Avrasya) yaklaşımları rekabet edecek,” şeklinde konuştu. Şalamanov, Euro-Atlantik yaklaşımının daha çok NATO kökenli ve Amerika tarafından desteklenen yaklaşım olduğunu belirtirken, Euro-Asya yaklaşımına Rusya tarafından öncülük edildiğini ve daha çok Moskova’nın çıkarlarını temsil ettiğini vurguladı.
Gürcistan ile Rusya arasında yakınlarda ortaya çıkan ve hala devam etmekte olan diplomatik kriz ile, Rusya’nın Bulgaristan ve Yunanistan ile petrolün Boğazlar’dan geçişine alternatif teşkil etmek üzere Burgaz-Karaağaç petrol boru hattı anlaşması imzalamış olması, Karadeniz’deki rekabet duygularını daha da körükleyecek gelişmeler olarak gözüküyor.
Yine Sofya’da konuştuğum Bulgaristan’ın emekli, ama oldukça kıdemli bir büyükelçisi, Burgaz-Karaağaç boru hattınıi ilginç biçimde, “Rusya’nın boru hattını korumak amacıyla Bulgaristan’a arka kapıdan sivil görünümlü üniformalı asker sokma girişimi” olarak niteledi. Ancak, petrol endüstrisindeki bazı uzmanlar, bu hattın yapımı için oluşturulmakta olan konsorsiyumun birbiriyle rekabet eden üyelerden oluşan kompozisyonu sebebiyle, sözkonusu hattın hiçbir zaman gerçekleşmeyebileceğine de işaret ediyorlar.
Bir başka uzman ise, Rusya’nın yakınlarda Bulgaristan’a, konsorsiyumdaki payını düşürmesi sebebiyle baskı yaparak sonuç aldığını ve bu payın düşürülmüş olmasının ileride Sofya için sorunlar yaratacağını ekledi.
Uzmanlar, ayrıca, Türkiye’nin de, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, Karadeniz Uyum (Harmony) Tatbikatı gibi girişimleri ve Karadeniz’den çıkışı sağlayan hayati Boğazlar’a sahip olmasıyla hayli önemli bir oyuncu olduğunu ve bu bakımdan Karadeniz’de takınacağı tutumun Euro-Atlantik ve Euro-Asya rekabeti açısından hayati rol oynayacağı uyarısında bulunuyorlar.
Ankara’nın bu açıdan karşılaştığı ilk sorun, süzkonusu uyum tatbikatı çercevesinde planlanan bir tatbikatın Gürcistan tarafından, Rusya ile olan krizinin ardından ertelenmesini istemesi, Moskova’nın ise buna karşı çıkmasıyla ortaya çıktı. Bu gibi sorunların, önemi gittikçe artan bir bölgede, Türkiye’ye, yeni problemler, ama bunun yanısıra yeni fırsatlar çıkaracağı tahmin ediliyor.
Bulgaristan’ın Avrupa Birliği’ne yılbaşından itibaren üye olmasıyla AB, yalnız Karadeniz’e ulasmış olmayacak, ancak stratejik önemi gittikçe artan Karadeniz’deki uluslararası aktörlerin sayısı da artmış olacak.
Karadeniz bölgesinin, Avrupa ile Orta Asya’ya açılan Kafkasya koridoru arasındaki stratejik bölgede yer alması, bunun yanısıra Hazar bölgesi enerji kaynaklarının dünya pazarlarına taşınmasında önemli ulaşım noktalarının kavşağında bulunması ve ayrıca Rusya petrolünün Boğazlar ve planlanan diğer alternatif boru hatlarına ulaştırılmasında oynadığı vazgeçilemez rol ile son olarak Amerika’nın bölgeye artan ilgisi, Karadeniz’in dünya stratejik ve jeopolitik haritasındaki yerine yeni bir önem katıyor.
Konu Bulgaristan’da konuştuğum bölge uzmanları tarafından da doğrulandı. Uzmanlar, Karadeniz bölgesine ilişkin olarak iki yaklaşımın rekabet halinde olabileceği öngörüsünde bulunuyorlar. Bulgaristan’daki George Marshall Yardım Fonu ülke direktörü Dr. Velizar Şalamanov, ”Karadeniz’de Euro-Atlantik ve Euro-Asya (Avrasya) yaklaşımları rekabet edecek,” şeklinde konuştu. Şalamanov, Euro-Atlantik yaklaşımının daha çok NATO kökenli ve Amerika tarafından desteklenen yaklaşım olduğunu belirtirken, Euro-Asya yaklaşımına Rusya tarafından öncülük edildiğini ve daha çok Moskova’nın çıkarlarını temsil ettiğini vurguladı.
Gürcistan ile Rusya arasında yakınlarda ortaya çıkan ve hala devam etmekte olan diplomatik kriz ile, Rusya’nın Bulgaristan ve Yunanistan ile petrolün Boğazlar’dan geçişine alternatif teşkil etmek üzere Burgaz-Karaağaç petrol boru hattı anlaşması imzalamış olması, Karadeniz’deki rekabet duygularını daha da körükleyecek gelişmeler olarak gözüküyor.
Yine Sofya’da konuştuğum Bulgaristan’ın emekli, ama oldukça kıdemli bir büyükelçisi, Burgaz-Karaağaç boru hattınıi ilginç biçimde, “Rusya’nın boru hattını korumak amacıyla Bulgaristan’a arka kapıdan sivil görünümlü üniformalı asker sokma girişimi” olarak niteledi. Ancak, petrol endüstrisindeki bazı uzmanlar, bu hattın yapımı için oluşturulmakta olan konsorsiyumun birbiriyle rekabet eden üyelerden oluşan kompozisyonu sebebiyle, sözkonusu hattın hiçbir zaman gerçekleşmeyebileceğine de işaret ediyorlar.
Bir başka uzman ise, Rusya’nın yakınlarda Bulgaristan’a, konsorsiyumdaki payını düşürmesi sebebiyle baskı yaparak sonuç aldığını ve bu payın düşürülmüş olmasının ileride Sofya için sorunlar yaratacağını ekledi.
Uzmanlar, ayrıca, Türkiye’nin de, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, Karadeniz Uyum (Harmony) Tatbikatı gibi girişimleri ve Karadeniz’den çıkışı sağlayan hayati Boğazlar’a sahip olmasıyla hayli önemli bir oyuncu olduğunu ve bu bakımdan Karadeniz’de takınacağı tutumun Euro-Atlantik ve Euro-Asya rekabeti açısından hayati rol oynayacağı uyarısında bulunuyorlar.
Ankara’nın bu açıdan karşılaştığı ilk sorun, süzkonusu uyum tatbikatı çercevesinde planlanan bir tatbikatın Gürcistan tarafından, Rusya ile olan krizinin ardından ertelenmesini istemesi, Moskova’nın ise buna karşı çıkmasıyla ortaya çıktı. Bu gibi sorunların, önemi gittikçe artan bir bölgede, Türkiye’ye, yeni problemler, ama bunun yanısıra yeni fırsatlar çıkaracağı tahmin ediliyor.