Erişilebilirlik

Türk Ekonomisi: İç ve Dış Etkenler


Washington’daki Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) Türkiye Projesi tarafından düzenlenen toplantıda iç ve dış gelişmeler ışığında Türk ekonomisi değerlendirildi.

Toplantıya TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB-ETÜ) Rektör Yardımcısı ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Direktörü Prof. Dr. Güven Sak; ve Radikal gazetesi yazarı ekonomist Baran Tuncer katıldı.

Türkiye’nin 2002 – 2006 yıllarında hızlı bir büyüme gösterdiğini hatırlatan Sak, ancak şimdi Türkiye’de büyüme oranının yüzde 4 olmasının beklendiğini belirtti.

Yavaşlamada Üç Etken

Büyümenin yavaşlamasında üç etken bulunduğunu vurgulayan Sak, iç ve dış gelişmelere dikkati çekti.

Sak, küresel ekonomide yaşanan sorunlar nedeniyle uluslararası alanda likidite sorunu yaşandığını ve bunun özellikle Türkiye’deki özel sektörü olumsuz yönde etkileyeceğini; Türkiye’de reform sürecinin devam etmediğini ve siyasi belirsizliğin ekonomik belirsizliğe neden olduğunu belirtti.

“Türkiye’de hassas bir dönemden geçildiğini” söyleyen Sak, bu etkenlerin büyüme oranını olumsuz yönde etkilediğini, dış etkenlerin önümüzdeki aylarda hissedileceğini kaydetti. Böyle bir ortamda Türkiye’nin bir güven kaynağına ihtiyaç duyduğunu ifade eden Sak, Avrupa Birliği sürecine işaret etti.

TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, dış finansmanın sağlanması, mali disipline önem verilmesi ve Merkez Bankası’nın güvenilirliğinin korunması gerektiğini vurguladı. Sak, Türkiye’deki ekonomik ve sosyal değişim sürecinin devam etmesinin önemine işaret etti.

Büyüme Dönemindeki Ortam Kayboldu

Radikal gazetesi yazarı ekonomist Baran Tuncer de Türkiye’nin 2002 – 2006 döneminde yakaladığı büyüme sürecinin beş etkenden kaynaklandığını vurguladı. Türkiye’nin bu dönemde Uluslararası Para Fonu (IMF) programına bağlı kaldığını; Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde ilerlediğini; siyasi açıdan istikrarlı bir dönemden geçtiğini ve makroekonomik esasların iyileştiğini söyleyen Tuncer, uluslararası ortamın da bu sürece katkı sağladığını belirtti. Tuncer, ekonomik gelişmelere bu etkenler açısından baktığında “kaygılı” olduğunu ifade etti.

Küresel ekonominin olumsuz bir sürece girdiği bu dönemde IMF’yle ilişkilerin bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Tuncer, bu ilişkilerin devam etmemesi gerektiğini savunanların kaygı yarattığını belirtti. Tuncer, Avrupa Birliği sürecinin önemine de işaret etti, ancak bu sürecin ilerlemesinin sadece Türk tarafının elinde olmadığını kaydetti. Makroekonomik gelişmelere de dikkati çeken Tuncer, Türkiye’de mali politikada bir zayıflama olduğu uyarısında bulundu. Tuncer, ‘siyasi istikrarsızlık’ dendiğinde sadece kapatma davasından söz etmediğini, Türkiye’de ciddi bir siyasi kutuplaşma yaşandığını hatırlattı. Bütün bu sorunlara ek olarak küresel ekonomideki olumsuz gelişmeler gözönünde bulundurulduğunda, Baran Tuncer, Türk ekonomisinin geleceği konusunda soru işaretleri olduğunu belirtti.

Türkiye’de enflasyon oranının yüzde 15’e kadar çıkabileceğini; büyüme oranlarının da yüzde 3 – 3,5’a kadar gerilebileceğini belirten Tuncer, iç ve dış sorunların çözülmediği bir ortamda Türkiye’nin dış finansman bulmakta zorlanacağını ve bunun da özel sektörü etkileyeceğini kaydetti.

Mali Disiplin, AB-IMF Süreci, Siyasi Gerginlik

Tuncer ve Sak, Türk ekonomisinin iç ve dış şoklardan korunması için mali disipline önem verilmesi; IMF ve Avrupa Birliği’yle ilişkilere bağlı kalınması ve siyasi gerginliği giderecek adımlar atılması gerektiğini vurguladılar.

İlgili bağlantılar

XS
SM
MD
LG