Sundance Film Festivali, Utah eyaletinin Park City kasabasında devam ediyor. Yaklaşık 50 bin sinemasever, soğuk ve kara rağmen festivalde gösterilen filmleri izlemek ve açılan sergileri gezmek için Park City’ye akın ediyor. Festival kapsamında 186 belgesel, uzun metrajlı film ve kısa yapım gösteriliyor. Amerika’nın Sesi, bağımsız sinema yapımcılarının bu en büyük buluşmasını sizler için izledi.
Sevimli bir dağ kasabası olan Park City, bağımsız sinemacıların Amerika’daki en popüler buluşma yeri. Burada yönetmenler, eleştirmenler ve film yıldızları 2010 Sundance Film Festivali için seçilen 200’e yakın filmi izliyor.
Rekabet giderek kızışıyor. Bu yılki festival için 10 bin yapım başvuruda bulunmuştu.
Son filminin Sundance Film Festivali’nde gelecek yıl gösterilmesini isteyen bağımsız sinemacı Gabriel Griffin, şimdiden tanıtım çalışmalarına başlamış.
Yalnızca bağımsız yapımlara yer verilen festivalde düşük bütçeli belgeseller, uzun metrajlı filmlerle kısa yapımlar gösteriliyor.
Ana caddedeki Mısır Sineması’nın festivaldeki önemi büyük. Cadde, gümüş madenciliğinin 19’uncu yüzyıldaki parlak günlerinden kalma dükkanlarla dolu.
Sundance’in kurucusu ve başkanı ünlü oyuncu Robert Redford, 26 yıl önce başlattığı festivalin bağımsız sinemanın öncüsü olduğunu söylüyor:
“Sundance Festivali’nin bu kadar uzun sure devam etmesinden gurur duyuyorum. Birçok ülkeye gidiyor ve filmler seçiyoruz. Dünyanın dört bir yanından en iyi filmleri ve belgeselleri getirdiğimizi düşünüyorum.”
Birçok ülkeden binlerce sinemasever Sundance’a akın ediyor. Brezilyalı Eduardo da bunlardan biri. Eduardo, “İki Brezilyalı yönetmenin Amazonlar hakkındaki belgeseli festivalde gösteriliyor. Belki bilet bulup giderim,” diyor.
Yaklaşık bin 500 gönüllü, dondurucu soğuk ve karda yolunu bulmaya çalışan Eduardo gibi ziyaretçilere yardımcı oluyor.
Ana caddedeki “Yeni Sınır” adlı sergi, festivalin en ilgi çeken etkinliklerinden.
Ziyaretçiler, zemine projektörle yansıtılan haritaya basıyor, dünyayı dolaşıyor, ya da elektronik aynada kendilerini, düşünceleri başının üzerindeki baloncukta beliren çizgi roman karakteri olarak görüyor.
Küratör Shari Frilo, serginin, içinde yaşadığımız medya kültürünü yansıttığını söylüyor:
“İçeriye girdiğinizde irili ufaklı galeriler yerine görüntülerle çevreleniyorsunuz. Serginin günlük hayatımızı etkileyen sosyal bir deneyim olmasını amaçladık. Amacımız, gücünü ticaret ve gözetimden değil, sanat ve estetikten alan çoklu ortamda karşılıklı konuşmayı teşvik etmek.”
Festival, Oscar ödüllü Davis Guggenheim gibi sinemacılara, basınla bir araya gelme ve fikir alışverişinde bulunma fırsatı veriyor.
Hava çok soğuk olsa da sinemaseverlerin festivale olan ilgisi azalmıyor.
Sundance, bir sanat merkezi.
Gabriel Griffin’in filmini tanıttığı poster, çoktan başka posterlerin altında kalmış. Sundance’te gösterilen bazı filmlerin yıl içinde büyük ödüllerde yarışacağına şüphe yok. Geçen yıl Sundance’te üç ödül alan “Precious”, en iyi film, kadın oyuncu, yardımcı kadın oyuncu, yönetmen ve senaryo uyarlaması dallarında Oscar adayı.
