Erişilebilirlik

Yüksek Tansiyon ve Göğüs Kanseri Araştırmaları Umut Veriyor - 2003-01-04


Bu haftaki sağlık programımızı biri tansiyon, diğeri göğüs kanseriyle ilgili son açıklanan iki önemli araştırma sonucuna ayırdık.

Önce tansiyon konusundaki araştırmayla başlıyoruz. Söz konusu araştırma, bir eski ilacın en az yeni ve pahalı ilaçlar kadar yüksek tansiyonu düşürme ve kalp krizi riskini azaltmada etkili olduğunu ortaya çıkardı.

Dünyada milyonlarca insanın öldürücü kalp krizlerine yolaçan yüksek tansiyonla yaşadığı tahmin ediliyor. Yüksek tansiyonda kalp, damarlara gerektiği hız ve miktarda kan pompalamada çok daha fazla çalışmak zorunda kalıyor.

Yıllardan beri uzmanlar hangi ilaçların yüksek tansiyonu düşürmede en fazla etkili olduğunu tartışıyor.

Dayeretiks adıyla satılan idrar söktürücü ilaçlar, kanda su ve tuzu azaltarak kalbe giden damarlar üzerinde baskıyı azaltıyor ve tansiyon artışını önlüyor.

6 yıllık bir dönem içinde 33 bin hasta üzerinde yapılan araştırmada idrar söktürücü ilaçlarla yeni tansiyon ilaçlarının kıyaslaması yapıldı. Araştırma sonucu yeni ilaçların hiçbirinin tansiyon düşürme ve kalp krizlerini önlemede idrar söktürücü ilaçlardan daha etkili olmadığı ortaya çıktı.

Araştırma sonuçları Amerikan Tabibler Odasının çıkardığı derginin son sayısında yayınlandı. Doktorlar, tansiyon düşürmede en etkili tedavinin aynı zamanda daha az masraflı olduğunu çünkü uzun zamandır piyasada satılan idrar söktürücü ilaçların fiyatlarını ucuz olduğunu vurguluyor. İdrar söktürücü ilaçlar, hap başına üç sente gelirken yeni tansiyon ilaçlarında bu miktar bir doların üzerine çıkabiliyor.

Baltimore’daki Johns Hopkins Üniversitesinde görevli Doktor Lawrence Appel, son araştırmanın doktorları yüksek tansiyonlu hastalarına reçete yazarken idrar döktürücü ilaçları seçmeye teşvik edebileceğini söylüyor. Ancak ardından bunun belki de gerçekleşmeyebileceğini hatırlatan Doktor Appel çünkü bu ilaçların uzun süredir büyük ecza şirketleri tarafından yapılmadığını ve reklam edilmediğini vurguluyor.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan son rapora göre eğer gerekli önlemler alınırsa ortalama ömür beş ile yedi yıl arasında uzayabilecek. Raporda insan sağlığına yönelik başlıca 10 tehdit olduğu vurgulanıyor.

Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Gro Harlem Brundtland bu tehditleri kötü beslenme, yüksek tansiyon, sigara ve alkol, mikroplu su ve korunmasız seks olarak sıralıyor. Tehditler arasında kanda yüksek yağ miktarı, demir eksikliği, aşırı kilo ve kirli gazlar da var. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bu 10 sağlık tehditi dünyada her yıl meydana gelen 56 milyon ölüm olayının yüzde kırkını oluşturuyor.

Dünya Sağlık Örgütü Başkanı bu 10 tehditin önümüzdeki 10 yıl içinde yüzde 25 azaltılması çağrısında bulunuyor. Bu gerçekleşirse ortalama ömür sanayileşmiş ülkelerde 10, gelişmekte olan ülkelerde 5 yıl uzayacak.

Dünya Sağlık Örgütü Başkanı önlem alınmazsa örneğin sigaradan ölenlerin sayısının 2020 yılında 9 milyona çıkacağı uyarısında bulunuyor. Halen sigara ile ilişkili hastalıklardan yılda 5 milyon kişi ölüyor.

Amerika ve Avrupa’da yapılan iki kapsamlı araştırma, göğüs kanserli hastalarda tümörleri alınanlarla, tüm göğsü alınanların yaşama şanslarının aynı olduğunu doğruluyor..Araştırmacılar, son raporların göğsü almanın, tek tedavi yönetimi olmakan çıkarılması ve başka seçeneklere başvurulması olanağı yaratacağını umuyor.

Sözkonusu iki ayrı ayrı araştırma 1970’lerde başlatıldı. İtalya’nın Milano kenti ve Amerika’nın Pittsburgh Üniversitesinde araşıtırmacılar 2500 gögüs kanserli hastanın, hangi tedvai yöntemleri sayesinde yaşama şansı oranlarının arttığını inceledi.

İki araştırma da, “mastektomi” denen göğüsün alınması yöntemi ile sadece tümörlerin alındığı bazen birlikte radyoterapi de uygulanan “lampektomi” yöntemini karşılaştırdı, hastaların hangi yöntem sayesinde daha çok yaşadığını belirlemeye çalıştı. Amerika’daki araştırmada radyoterapi görmeden sadece tümörün alındığı üçüncü bir kadın hasta grubu üzerinde de duruldu.

1980’lerdeki ilk sonuçlar, 20’inci yüzyılda en yaygın yöntem olan mastektomi’nin, yani tüm göğsün alınmasının iyileşme şansı açısından hiçbir avantaj sağlamadığını ortaya koymuştu..20 yıl sonra bugün New England Journal adlı öndegelen Amerikan tıp dergisinde yayınlanan nihai sonuçlar, bu belirlemeyi doğruluyor.

Pittsburgh Üniversitesindeki araştırmayı yürüten Dr. Bernard Fisher mastektomi’ye, artık göğüs kanseri kanseri tedavisinde giderek daha az başvurulduğunu söylüyor.

Doktor Fisher’in araştırmasına göre 1800 kadın hastadan üçtebiri, vücutlarında kanser tekrarlanmaksızın hala hayatta ve bu durumun kendilerine uygulanan tedavi yöntemiyle hiçbir ilişkisi yok. Bir başka deyişle ister mastektomi, ister lampektomi ister radyoterapi uygulansın iyileşme oranı değişmiyor.

Milano’da daha dar tutulan ve 700 kadın hastayı kapsayan araştırmada ise başka bir ölçü kullanılmış..Bu araştırma, mastektomi ya da radyasyonlu lampektomi uygulanan hastalarda yirmi yıl içinde ölüm oranının aynı olduğunu gösteriyor.

İki araştırma, tümörün tekrar belirme oranının bu dönem içinde düşük olduğunu da ortaya koyuyor. Chicago’daki Northwestern Üniversitesinde görevli operatör doktor Monika Morrow, araştırmaların, Mastektomi’nin gögüs kanseri tedavisinde bir üstünlüğü olmadığı tezine en kuşkulu bakanları bile ikna edecek kadar inandırıcı olduğunu söylüyor.

Doktor Fisher ise hep göğüs yerine sadece tümörün alınmasından yana olduğunu , 20 yıl sonra savunduğu bu görüşün doğru çıkmasından büyük memnunluk duyduğunu belirtiyor.

XS
SM
MD
LG