Erişilebilirlik

Parris: Savaş Sonrası ABD İncirlik'ten Çekilebilir - 2003-02-27


Washington’da bir araya gelen üç Türkiye uzmanı, Türk dış politikasını değerlendirdi.

“Belirsizlik Çağında Türk Dış Politikası” adlı yeni kitabın yazarı Stephen Larrabee, Körfez Savaşı ile beraber Türkiye’nin dış politikada daha aktif olduğunu söylerken, ABD'nin Ankara eski büyükelçisi Mark Parris, Irak’ta rejim değişikliğinden sonra Amerika’nın İncirlik Üssü’nden çekilebileceğini kaydetti. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim görevlisi Meliha Altunışık ise Türkiye’deki iç dinamiklerin, dış politikayı da etkilediğini dile getirdi.

ABD'nin Irak’a karşı olası operasyonu için askerlerini konuşlandırmak üzere Türkiye’den onay istediği şu sırada, uzmanlara yöneltilen sorular Irak ve geleceği üzerinde yoğunlaştı.

ABD'nin, Türkiye’de ne kadar asker konuşlandırabileceği Türk kamuoyunda ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde büyük tartışmalara sebep olurken, Türkiye’nin de Kuzey Irak’a askerlerini sokmak istemesi Kuzey Iraklı Kürt gruplar tarafından eleştiriliyor.

Bir soru üzerine, RAND düşünce kuruluşu araştırmacılarından Stephen Larrabee, Türkiye’nin bu konuda haklı kaygıları olduğunu Amerika’nın bunu anlaması gerektiğini söyledi.

"Amerika’nın aynı zamanda, Irak’ın bir parçası olan Kuzey Irak’ta, savaştan sonra durumun karışık olacağını gözönüne alması gerekiyor. Amerika, Kuzey Irak’ta, Türkiye sınırında bir Kürt devleti kurulmaması için, Kürtler üzerindeki etkisini devam ettirmeli ki durum daha da kötüye gitmesin. Bu dengeyi korumak oldukça zor olacak."

Ankara’da 1997-2000 yılları arasında Amerikan büyükelçisi olarak görev yapan Mark Parris ise Washington’un, Türklerin mi yoksa Kürtlerin mi yanında olduğu şeklindeki yaklaşımların yanlış olduğunu söyledi ve şöyle konuştu.

"Bu durum 3 hafta sonra bugünkünden çok daha değişik görünebilir. Taraflar arasında bu konuda güvensizlik var. Eğer Amerikan hükümetine tavsiye verecek konumda olsaydım, mümkün olduğu kadar şeffaf davranılmasını salık verirdim. İdeal olarak, kimsenin hayali senaryolar üretmesine meydan bırakmamak için, üç tarafın da birlikte katılacağı görüşmeler önerirdim. Kürtler, Türkler ve Türkmenler için bu konunun doğru bir şekilde çözülmesi Amerika’nın çıkarınadır. Bunun görüleceğini umuyorum ama tarihe baktığımızda hiç de öyle olmadığını, kuşkuların sürdüğünü görüyoruz."

ODTÜ Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim görevlisi Meliha Altunışık ise pazarlıklar sırasında en çetin konulardan birinin bu olduğunu söyledi.

"Türk hükümetine bu konuda Amerika’nın nasıl iki taraf arasında yani Türkler ve Kürtler, arasında kaldığını anlatmak isterdim. Amerika, Türklerin önerilerini yerine getirmeye çalışsa, Irak’ta Bağdat’ın kontrolü dışındaki kalan bir grup olarak Kürtler, Washington’un kendilerini önemsemediğini düşünecek; Türkiye tarafına kulak verse, Ankara aynı hisse kapılacak. Türkiye, bunun Amerika için ne kadar zor olduğunu anlamaya çalışmalı. Ancak bir yandan da Büyükelçi Parris’in dediklerine katılıyorum ve Amerika’nın Irak’taki amaçları konusunda şeffaf bir politikası izlemesi gerektiğini düşünüyorum."

Büyükleçi Parris, ayrıca son haftalarda Amerika ile Türkiye arasında “stratejik ortaklık” olarak tanımlanan ilişkinin sınırlarının ortaya çıktığını sözlerine ekledi. Parris, Amerika için bölgede en önemli üslerden birinin İncirlik olduğunu ancak bu durumun önümüzdeki yıllarda değişebileceğini söyledi.

"Irak’ta muhtemelen bir rejim değişikliği olacak. Bu da İncirlik’in Amerika için önemini azaltacak. Bu, Amerikalıların Türkiye’ye ‘stratejik ortak’ olarak bakışını değiştirecek bir gelişme. Washington’da, Türkiye ile ilgili tartışmalarda, İncirlik’in öneminden söz etmek, hep konuya son noktayı koyduran bir ağırlığa sahip olmuştur. Bunun Türkiye’de yeterince takdir edilmediğini düşünüyorum."

Mark Parris’in dikkat çektiği başka bir konu da Türkiye’nin bölgede daha aktif bir rol oynaması oldu. Parris, Türkiye’nin dış politikasında, iç siyasi gelişmelerin de önemli olduğunu ve dinin etkisinin görüldüğünü söyledi. Büyükelçi, bunun, İsrail ile ilişkilere nasıl yansıyacağının da izleneceğini kaydetti. Altunışık ise Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerinde geri dönülmeyecek gelişmeler kaydettiğini söyledi.

"Yeni hükümetin İsrail’le ilişkilerde herhangi bir değişikliğe gideceğini sanmıyorum. Zaten iktidara gelirken de bunu söylediler. Hatta Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini açıkça eleştiren Refah Partisi bile bu ilişkiyi değiştirmek için etkili olamadı. Özellikle askeri ilişkiler devam edecektir. Her zaman söylediğim gibi bu ilişkinin de sınırları olacaktır. Örneğin İsrail ve Türkiye’nin Irak konusuna bakışı farklı. Ama Türkiye-İsrail ilişkileri artık geri dönülmeyecek bir şekilde gelişti."

Piyasaya yeni çıkan, “Belirsizlik Çağında Türk Dış Politikası” adlı kitabın yazarı Larrabee de Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle Ankara’nın dış politikada daha bağımsız ve aktif olduğunu, bunun en çok Türkiye’nin Ortadoğu politikasında ortaya çıktığını söyledi.

Soğuk Savaş sonrası Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerine de değinen Larrabee, AB’nin Türkiye ile ilgili kaygılarının sadece ekonomik ve kültürel olmadığını, AB’nin Türkiye’yi de içine alacak şekilde genişlerse Ortadoğu’ya komşu olmaktan ve Ortadoğu politikası içine çekilmekten kaçındığını söyledi.

Larrabee’nin kitabının tanıtımı için Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği TÜSİAD'ın Washington temsilciliğinin bir araya getirdiği uzmanların birleştiği bir konu da, Türkiye’nin Irak’la ilgili olarak izlediği politika oldu. Üç uzman da, iktidarda Adalet ve Kalkınma Partisi dışında bir parti de olsa, Irak konusunda Türk hükümetinin politikasının benzer bir çizgide olacağı görüşünü paylaştılar.

XS
SM
MD
LG