Yaz ayları birçok ülkede olduğu gibi Amerika’da da sayısız festivallere, açık hava konserlerine, kültür ve sanat şenliklerine sahne oluyor. Bu yılın en kapsamlı festivallerinden biri de Amerika’nın kuzeydoğusunda, Maine eyaletinde yapıldı. 22-25 Ağustos tarihleri arasında yapılan festival, Maine’de ikinci kez yapılmasına rağmen, kِöklü bir geçmişe sahip.
Ulusal Folk Festivali, Amerika’nin farklı etnik ve kültürel yapısını, tarih, sanat ve elsanatlarını tanıtmak amacıyla düzenlenen bir etkinlik. Bangor-Maine, festivale ikinci kez evsahipliği yapıyor. Kent gelecek yıl da festivali üçüncü kez düzenledikten sonra bayrağı bir başka kente teslim edecek. Çünkü 1934 yılından bu yana düzenlenen Ulusal Folk Festivali'nin en önemli özelliği sabit bir yerde yapılmaması. Bir kent festivale ancak üç yıl art arda evsahipliği yapabiliyor sonraki yıl, festival başka bir kentte yapılıyor. Bu festival şu ana kadar başkent Washington dahil 27 ayrı Amerikan kentinde düzenlenmiş.
Eski başkanlardan Franklin Delenor Roosevelt’in eşi Elanor Roosevelt, 30’lu yılların sonlarına doğru festival düzenleme komitesinin onur başkanı olarak görev yapmaya başlayınca, ilk yaptığı işlerden birisi festivalin başkentte düzenlenmesi için çalışmak olmuş. Elbette 1930’lu yıllardan bugüne kadar uzanan zamanda Ulusal Folk Festivali’nde önemli değişiklikler olmuş. Örneğin 1938 yılının folk festivaline katılan siyahlar, konserleri ancak kendilerine ayrılan arka koltuklardan izleyebilme fırsatına sahip olabilmiş.
Ancak Ulusal Folk Festivali medeni haklar konusunda o dönemin dar kalıplarına sıkışıp kalsa da kendi tarihi içinde birçok ilke imza atmayı başarmış. Örneğin bugün artık Amerikan kültürünün bilinen unsurları haline gelen Meksika müzikleri, polka dansları, ulusal folk festivalleri sayesinde bu ülkede yaşayan farklı kesimlere sesini duyurabilmiş.
Bu yıl 65'incisi yapılan Ulusal Folk Festivali ise konuk ettiği sanatçılara bakıldığında neredeyse ulusaldan çok uluslararası nitelik taşıyordu. Festival programına baktığınızda, yalnızca blues ve cajun müziği gibi Amerika’ya özgü unsurlar değil rengarenk bir dünya haritasını görmek mümkündü: Colombia dans grupları, Kore müzik korosu, geleneksel Mali müziği, Rusça şarkılar söyleyen sanatçılar, geleneksel Çin el sanatları ustaları... Festivalin bu çok kültürlü boyutuna rağmen uluslararası organizasyonlardan tek farkı değişik kültürleri temsil eden bu sanatçıların hemen hepsinin Amerika’da yaşıyor olması... Başka bir deyişle, birinci, ikinci veya üçüncü kuşak Amerikalı olmaları. Böylelikle Amerika’da yaşayan Çinliler, Koreliler, Kolombiyalılar, köklerini temsil eden bu ülkelerin sanatlarını icra ederek, Amerikan mozaiğini oluşturan renkleri birbirlerine en iyi şekilde harmanlama fırsatı buluyorlar.