Erişilebilirlik

19 Eylül 2003 - 2003-09-22


Amerika’nın doğu kıyılarını kasıp kavuran İsabel kasırgası, 19 Eylül tarihli gazetelerin de gündemini tam anlamıyla işgal etmiş durumda. Başkan George Bush’un Irak ve 11 Eylül olaylarıyla ilgili açıklamasının yankıları da sürüyor. New York Times gazetesi, bu konuda şunları yazıyor:

"Başkan Bush, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Saddam Hüseyin ve 11 Eylül olaylarını düzenleyen teröristler arasında bağ olmadığını, nihayet itiraf etti. Beyaz Saray yetkililerine sorarsanız, onlar zaten Bush’un hiçbir zaman böyle bir iddiayı ortaya atmadığını söyleyecektir. Bu nitekim doğru bir saptama. Ancak kamuoyu yoklamaları, çok sayıda Amerikalının bu ilişkiye inandığını ortaya koyuyor. Bunun nedeni kısmen de olsa, Başkan Bush ve yardımcılarının, bu bağlantıyı sürekli ima etmesinden kaynaklanıyor. Buna bir örnek, Irak savaşı sona erdiğinde, Başkan Bush’un, bu savaşın, 11 Eylül 2001’de başlayan terörle mücadele kampanyasının “bir devamı” olduğunu söylemesiydi. Aynı şekilde Başkan Yardımcısı Dick Cheney, böyle bir bağlantıyı doğrudan kabul etmemiş olsa da, konu üzerinde dolambaçlı iddialarda bulunmayı sürdürdü. Son kamuoyu yoklamaları, artık Amerikan halkının, Iraklılar için gereğinden fazla fedakarlık yapmak istemediğini gösteriyor. Başkan Bush’un halkın güvenini kazanması, dürüst olmasına bağlı."

Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeler, Washington’u yeni politika arayışlarına itiyor. Bu konuda Christian Science Monitor gazetesinin yaptığı değerlendirmede, şu görüşlere yer veriliyor:

"Başkan Bush, bu hafta başında aldığı bir kararla, İsrail’e yönelik 9 milyar dolarlık kredi paketinde kesinti yapmaya verdi. Bunun nedeni İsrail’in Batı Şeria’da, Yahudiler için yerleşim birimi inşa etmeyi sürdürmesiydi. İsrail’in Filistin bölgelerini duvar ve dikenli tellerle ayırmaya çalışması da, Washington’un yeni bir mali yaptırım kararı almasına yol açabilir. Son yaptırım kararı, İsrail’in halen içinde bulunduğu mali sıkıntı dolayısıyla, daha da etkili olabilir. Washington, İsrail-Filistin sorununa yaklaşımında adil olduğunu göstermek için, Güvenlik Konseyi’nde Yaser Arafat lehine sunulan bir karar tasarısını veto etmişti. Amerika’nın ne kadar adil olduğu tartışılabilir. Ancak İsrail’e daha fazla müdahale etmenin, terörle savaşın sona ermesine yardımcı olup olmayacağı, oturup sorgulanmalı."

Washington Times gazetesiyse, Ortadoğu konusuyla ilgili olarak, Emmett Tyrrell imzalı bir yazıya yer veriyor. Tyrell, alaycı bir tarzla Filistin Lideri Yaser Arafat’ın Fransa’ya sürgüne gönderilmesi gerektiğini savunuyor:

"Arafat’ın sürgüne gönderilebileceği bir ülke daha var: Fransa. Bu ülke, Arafat’ı kucaklayacak kadar yoğun bir Arap nüfusa sahip. İsrail Başbakanı Ariel Şaron, bu çağrıyı dikkate almalı ve Arafat’ı Fransa’ya sürgüne göndermeli. Nasıl olsa Arafat’ın eşi Paris’te yaşıyor ve kendisi de Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın dostu. Bu ikili her gün öğle yemeğinde buluşup saatlerce Ortadoğu sorununu görüşebilirler. Arafat, yıllar önce görüşme masasına oturduğundan beri, binlerce kişi öldü. Filistinli lider Batı Şeria’dan çıkarıldığı zaman, bu kadar insan ölmeyecek. Üstelik Jacques Chirac gibi uzman bir görüşmeciyle oturup, uzun süre Ortadoğu sorununu tartışmasında bir sorun yok. İsterlerse, Alman Başbakanı Gerhard Schröder’i de aralarına alabilirler. Arafat’ın 40 yıllık geçmişi, kanlı olaylarla dolu. Son olarak Filistin Başbakanı Mahmud Abbas’ın ayağını kaydırması, onun ne kadar ciddi bir devlet adamı olduğunu da ortaya koydu. Arafat, hayatı boyunca İsrail ulusu ve Ortadoğu barışına karşı fanatik bir muhalif olarak kalmayı sürdürdü."

XS
SM
MD
LG