Washington Times, İsrailli askeri uzmanların Iraklı Kürtleri eğittiğine ilişkin New Yorker dergisinde yer alan haberi eleştiren bir makaleye yer veriyor. Iraklı gazeteci Hiwa Osman tarafından kaleme alınan makalede, haberin Iraklı Kürtlerde şok ve aşağılanma duygusu yarattığı belirtiliyor. Iraklı Kürtlerin bağımsızlık düşüncesinde olmadığını savunan yazar, komşu ülkelere yönelik faaliyetlere de izin vermelerinin söz konusu olmadığını iddia ediyor.
"1990’ların başından bu yana, Kürtler Suriye, Türkiye ve İran’la iyi ilişkiler geliştirmeye çalışıyor. Iraklı Kürtler, Irak topraklarının bu ülkelere karşı saldırılarda kullanılmasını önlemek için, Kürt kamuoyunun aksi yöndeki düşüncelerine rağmen, dışarıdan gelen Kürt muhalif örgütleriyle çatışmayı bile göze aldı. Kürtlerin, komşu ülkelerle ve Iraklı kardeşleriyle istikrarlı ilişkilere ihtiyaç duyması bir yana, İsrail’le işbirliğinden de hiçbir kazançları olmaz."
USA Today ise başyazısını Güney Koreli rehinenin Irak’ta öldürülmesine ayırmış. Aynı yöntemin daha önce de kullanıldığını hatırlatan gazete, bu cinayetlerle dehşet havası yaratılmak istendiğini vurguluyor. Gazete, nihai amacın ise Irak, Suudi Arabistan ve bütün Ortadoğu’daki yabancıların bölgeyi terk etmesini sağlamak olduğu görüşüne yer veriyor.
"Bu tür taktiklere boyun eğmek, sadece teröristleri daha zalimce eylemler düzenlemesine yarar. Öldürülen kişilerin ailelerinin üzüntüsünü bütün dünya paylaşıyor ancak, vahşice katledilen bu kişilerin anılarını yaşatmanın en iyi yolu, katillerini yakalamak ve terör musibetine son vermektir."
New York Post yazarlarından Ralph Peters, İran’ın karasularına giren İngiliz askerlerini tutuklamasının ardında başka nedenler olduğu görüşünde. Yazara göre, Tahran hükümetinin gerçek amacı hem Irak’taki yönetimin tepkisini görmek arzusu hem de, nükleer enerji programını sık sık eleştiren İngiltere’yi cezalandırmak. İran’daki muhafazakar kanadın bu olayla kamuoyu desteğini artırmayı da hedeflediğini öne süren yazar, Batının İran karşısında geri adım atmaması gerektiğini savunuyor.
"Bu, önemsiz gibi görünen olay, biz yıllarca fark etmesek bile, tarihi bir dönüm noktası olabilir. Hafızamızın zayıflığı, bize tarihteki bir çok kanlı çatışmanın küçük deniz olaylarıyla başladığını unutturuyor. Devrim muhafızları aslında iki ayrı grubu rehin tutuyor. Sekiz İngiliz askerini ve bütün bir İran halkını. Şimdi de Koalisyonu siyasi açıdan rehin almayı amaçlıyorlar. Umarız, İngiltere Başbakanı Tony Blair doğru adım atar."
Christian Science Monitor ise nükleer programı nedeniyle Batı’yla ilişkilerinde sorunlar yaşayan bir başka ülke ile; Kuzey Kore ile ilişkilerdeki son durumu mercek altına alıyor. Amerika ile Kuzey Kore’nin gerginliği karşılıklı olarak tırmandırmaya devam etmesi durumunda her iki tarafın da bundan zararlı çıkacağını belirten gazete, Güney Kore’nin önerdiği formülün ortak çözüme giden yolu açabileceği görüşüne yer veriyor.
"Seul hükümeti, geçen hafta, Kuzey Kore’den, nükleer programını 6 ay süreyle dondurmasını ve tesislerini uluslararası denetime açmasını istedi. Buna karşılık Kuzey Kore’ye petrol ve saldırıya uğramayacağı garantisi önerdi. Kuzey Kore, özellikle patronu ola Çin onaylarsa, biraz mali yardım ve barış karşılığında silahlarından vazgeçmeyi kabul edebilir. Amerika, böyle bir adıma karşılık vermeye hazır olmalıdır."