Amerikan gazetelerinin bir çoğunun manşetinde Cumhuriyetçi Parti kurultayı yer alıyor. Daha önce Demokrat Parti kurultayını muhafazakar yazar Jonah Goldberg’in kaleminden okuyucularına aktaran USA Today, Cumhuriyetçi Parti kurultayını da Bush karşıtı Fahrenheit 9/11 filminin yönetmeni Michael Moore’la izliyor. Bush’un kızlarının kurultayda babalarıyla gurur duyduklarını söylediğini belirten Moore, çocukları Irak’ta ölen anne babaları hatırlatıyor ve Irak’ta daha fazla çocuk ölmesin çağrısında bulunuyor.
"Bu akşam Bush’un çıkıp şunları söylemesini isterim: “Üzgünüm. Kitle imha silahları yoktu, Saddam Hüseyin ile 11 Eylül saldırıları arasında bir bağlantı yoktu. Yakın bir tehdit yoktu, hayatımız tehlikede değildi. Irak füzeleri Amerika’yı vurmayacaktı. Ellerimizi dünyanın en büyük ikinci petrol yatağında yıkamak istediğimiz için yaklaşık bin çocuğu feda ettik. Bunun için çok üzgünüz.” Belki de Bush yaptıklarının sorumluluğunu üstlenir ve ulusal güvenlikle hiçbir ilgisi olmayan bir nedenden dolayı bir başkasının çocuğunu ölmeye göndermeme sözü verir. Bu akşamki konuşmasında kızlarının gözüne bakarsa, doğru cevabı bulacak ve hayatının konuşmasını yapacaktır."
New York Times ise Bush’un terörle savaşın kazanılamaz olduğu yönündeki sözlerini mercek altına alıyor. İsrail ve Rusya’daki intihar saldırılarını hatırlatan gazete, terörün küresel bir olgu olduğunu belirtiyor ve tamamen yok edilemeyeceği noktasında Bush’un haklı olduğunu kaydediyor. New York Times, terörün en aza indirilmesi için dünya çapında ortak bir strateji geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
"Başkan Bush, tamamen güvenlikte olamayacağımızı söyleyerek dürüst davrandı. Ancak göreceli güvenliğin bile uluslararası ittifaklar oluşturmaya bağlı olduğu, ya da savaşmak için askerlerimizin kolayca başarılar elde edebileceği yerleri değil de asıl tehdidin bulunduğu yerleri seçmemize bağlı olduğu konusunda bu kadar dürüst olmadı. Parti kurultayı gerçekleri anlatmak için cazip gözükmeyebilir ama bu gerçekleri halkın duyması için bir kurultaydan daha uygun bir yer bulmak da pek mümkün değil."
Rusya’nın Kuzey Osetya bölgesinde bir okulun basılması ve içindekilerin rehin alınması eylemini değerlendiren Boston Globe, Putin’in Çeçenistan politikasının yanlış olduğunu vurgulamakla birlikte masum insanlara yönelik bu tür misilleme eylemlerinin de kınanması gerektiği görüşüne yer veriyor. “Kısa vadede rehinelerin zarar görmemesi için uygun adımlar atılmalı” diyen gazete uzun vadede Çeçenistan sorununa siyasi çözüm bulunması gerektiğini savunuyor.
"Yaşanan bu olayın sonucu ne olursa olsun, Putin’in Çeçenistan sorununa siyasi çözüm bulmak gerektiği düşüncesini kabul etmesi gerekiyor. Bunun için de halen kaçak olan Çeçenistan’ın meşru Cumhurbaşkanı Aslan Maşhadov’un Kuzey Osetya’daki rehin alma eylemini şiddetle kınadığını fark etmesi gerekiyor. Putin, sadece terörle başa çıkmak için değil hem Çeçenlere hem de Ruslara adalet sağlamak için de Çeçenistan’da siyasi bir çözüm arayışına girmelidir."
Christian Science Monitor ise bir başka rehine krizini, Irak’ta kaçırılan Fransız gazetecilerin durumunu ele alıyor. Bu eylemden yola çıkarak Fransa’daki laiklik anlayışını sorgulayan gazete, bu anlayışın hoşgörü içermediğini ve birleştirici değil bölücü olduğunu savunuyor. Christian Science Monitor, “eğer hoşgörü geleneği bu kadar güçlüyse Paris, Müslüman ve laik Türkiye’nin AB üyeliği konusunda niçin bu kadar isteksiz?” sorusunu soruyor.
"Amerika’nın da iyi bildiği gibi, etnik, dini ve ırksal farklılıklarla başa çıkmak kolay değil. Ama İngiltere ve İsveç gibi Avrupa ülkeleri kendi demokrasilerine zarar vermeden, başörtüsü gibi bireysel dini kimliği ortaya koyan sembollere izin veriyor. Avrupa gelecekte farklı dini inançlara sahip bir nüfus yapısından oluşacak. Fransa, kendisi bir dine benzemeye başlayan laikliğinin diğer dinleri ezmesine izin vermemelidir."