Amerikan televizyon kanalı CBS ve yıldız sunucusu 72 yaşındaki Dan Rather, Vietnam savaşı sırasında askerlik yapan Başkan Bush’un bu dönemini eleştiren bir haberden dolayı bu hafta özür diledi. Özrün nedeni ise, haberin dayandığı belgelerin sahte olabileceğinin ortaya çıkmasıydı.
Amerikan önde gelen haber kanallarından CBS’in yaptığı bu hata aslında son bir yıl içinde yaşanan ve aralarında uydurma montajlar, sahte alıntılar, yanlış tarihler ve siyasi eğilimler içeren medya skandalları fırtınasının son örneğiydi.
Yaşanan olaylara Amerikalıların da medyanın bir standardı olup olmadığını sorgulamasına yol açtı.
New York’taki Syracuse Üniversitesi’nde etik de öğretiliyor. Aslında ülkenin önde gelen gazetecilerinin ve medya yöneticilerinin bazılarını da yetiştiren S. I. Newhouse Kamu İletişimi Okulu’nda etik anlayışın ve profesyonelliğin birlikte yürümesi gerektiği ilkesi egemen.
Okulun dekanı David Rubin son dönemde yaşanan değerlendirme ve standartlardan sapma olaylarının bir çoğunun rekabet baskısından bunun da kar amacından kaynaklandığını söylüyor:
“Bunlar özel şirketler. Hisse senetleri işlem görüyor. Her üç ayda bir kazançlarını açıklamak ve hisse fiyatlarını yukarıda tutmak zorundalar. Yöneticileri buna uygun davranmak zorunda, yönetim kurulları yöneticilerden buna uygun davranmalarını istiyor. Bu sonuçta süzülerek gazetecilere de yansıyor. İzleyicilerin isteklerini akıllarının bir köşesinde tutmak zorunda kalıyorlar, çünkü izlenirlik oranı reklamcılara da veriliyor. İzleyicilerin isteklerini göz önüne alınca eğlenceli olmayı da hesaba katıyorsunuz. Ve eğlendirirken de haber değerlendirmesinin bir kısmı uçup gidiyor.”
Dekan Rubin Amerikan haber basınında belli hedef kitlelere yönelme dediği gelişmeye de dikkat çekiyor. Eskiden kendilerini doğru bilginin koruyucusu olarak algılayan ve ulusal düzeyde saygı gören gazeteciler ve yayıncılar varken, internette her hangi bir şey hakkında ne düşünüyorsa onu yazan insanlar da dahil olmak üzere basın denen olgunun büyük bir kısmı haberlerinde dar bir kitleyi hedefliyor:
“Sistemimizi güçlendiren şeylerden biri de herkesin gazeteci olabilmesidir. Sistemimizi zayıflatan şeylerden biri de herkesin olmasıdır. Ve hepimiz en zayıf halkaya göre değerlendiriliyoruz.”
Washington Post yazarı Rbert Samuelson bu yılın başlarında şunları yazmıştı: “biz habercilikle uğraşan insanlar, gerçeğin tarafsız araştırmacıları olduğumuzu düşünüyoruz. Ancak Amerikalıların çoğu tam tersini düşünüyor. Bizi haber uyduran, taraflı ve kendi çıkarına hizmet eden insanlar olarak görüyor. 20 yıl önceki araştırmalar, Amerikalıların yüzde 56’sının gerçekleri öğrenmek için haber kuruluşlarına güvendiğini gösteriyor. 2002 yılında ise bu oran yüzde 35’e düştü.”
Syracuse’da profesör olan Joan Deppa’nın etik dersini alan öğrenciler, yaptığı haberlerle kendisinin ve iki editörün işten atılmasına yol açan New York times muhabiri Jayson Blair ile meslektaşlarının yurtdışındaki büyük başarılarının gerçek olup olmadığını sorgulaması üzerine USA Today gazetesinden ayrılan yıldız yazar Jack Kelly’nin yazdıklarını inceliyor. Peki bu incelemeden alınması gereken ders ne?
“Artık kimse, ‘peki, tamam ama bu iyi bir şey değil. Bu dürüst olmayan bir şey. Etik olmayan bir şey’ deyip geçmiyor. Böyle şeyler yaptığınızda kendinizi işten atılmış ve kariyerinizi sona ermiş bir konumda bulabilirsiniz.”
Profesör Deppa, okuldan ahlaki bir pusula ve etik değerlere bağlılık duygusuyla mezun olan genç gazetecilerin, kendilerini bir haberin yayınlanması, hem de hızla yayınlanması için bu değerlerden vazgeçmeye zorlayan bir patronla karşılaşabileceğini belirtiyor:
"Öğrencilerime ‘canın cehenneme fonu’ oluşturmalarını söylüyorum. Yapabildiğiniz ilk fırsatta para biriktirip, birisi sizden gerçekten kendi dürüstlük anlayışınıza ters bir şey yapmanızı istediğinde, ‘dışarı’ değil de ‘canın cehenneme’ demenizi sağlayacak para. Çünkü yeni bir iş aramanız gerekecek ve bu süre içinde başınızın çaresine bakacağınız bir paranızın olması gerekiyor."
Syracuse mezunu Jeff Davis, okula dönmeden önce Virgina’da bir gazetede çalışıyordu. Davis, gazetelerin bile okuyucuların ilgisini çekmek için henüz doğrulanmamış ham haberleri basma yarışına girdiğini söylüyor. Davis, kendisinden bilgi notlarının veya son dakika haberleriyle ilgili telaşla geçilen yeni bilgilerin düzenlenmesinin istendiğini belirtiyor:
"Bilgi notlarına çok fazla önem veriliyordu. Bir haberle ilgili ilk bilgiler geldiğinde, örneğin ana caddede birisi vurulduğunda bu haliyle haber hemen veriliyordu. Ve ben sürekli olarak bu telaşın arkasında şirketi memnun etme amacının olduğundan endişe ediyordum. Bilgi notlarını koyarken uydurma haber vereceğimizden, örneğin birisi dört yerinden vuruldu diye haber verirken, aslında 14 yerinden vurulmuş olacağından korkuyordum."
Syracuse’da hem iletişim hem de hukuk dallarında yüksek lisans yapmak isteyen Amy Vanderlyke, Amerikan anayasasının birinci maddesinin konuşma özgürlüğünü teminat altına aldığını hatırlatıyor ancak birisinin yazılı veya görsel basında yer almasının kendiliğinden o kişiyi gazeteci yapmayacağına dikkat çekiyor:
"Sanırım gerçeğin egemen olmasını sağlamak için yapabildiğimiz kadar profesyonelce davranıp gazeteciliğin standartlarını yukarıya çekme sorumluluğu yoğun bir eğitimden geçen bizlere düşüyor.”
Diğer gazetecilik öğrencileri ve hocaları gibi Amy Vanderlyke de bazı insanların iyi konuşan ve yakışıklı muhabirlerin popüler hatta zengin medya yıldızları olabileceği düşüncesiyle bu mesleğe girdiğine inanıyor:
“Sabahları kalktığımda kahvaltı haberleri için hangi kanalı açarsam açayım gazetecilerin gazetecilerle röportaj yaptığını görüyorum. bunun giderek daha da yaygınlaştığını kabul etmem gerekiyor. Ve bu gazeteciler canlı yayında haber vermiyor konuları tartışıyor. Onlar, artık konu... Onlar uzman... Oturduğum yerde gülüyorum, çünkü bunun söylenti olduğunu hissediyorum. Bu gazetecilerin gerçekten olay yerine gittiklerinden, röportaj yaptıklarından, haber topladıklarından, haber kaynaklarını izlediklerinden emin olamayız. Bu iyi bir gazetecilik biçimi değil, keşke buna engel olunsa...”
Gazetecilik onur kurulu uyulması gereken etik kuralları belirledi. Ancak doktorların veya avukatların etik kurallarının aksine, gazetecilik etik kurallarının uyulmaması durumunda bir yaptırımı yok.
New House Kamu İletişimi Okulu’ndaki gazete haberciliği programının başkanlığına yeni atanan Steve Davis bu yılın başlarında Rochester, New York’ta yayımlanan bir gazeteye yazdığı makalede haber çalma veya sahte haber gibi bir durumun açığa çıkması halinde bile bir çok editörün bu tür bir davranışı affettiğini veya bu yanlışı yapanlara ikinci bir şans daha verdiğini belirtmişti.
Editörlerin ‘her olay ve kişi ayrı ayrı ele alınmalı’ görüşünü savunduğunu aktaran profesör Davis, haber merkezlerinde etik kurallara uyulmamasını cezalandıran katı ve hızlı işleyen bir ceza anlayışına ihtiyaç olduğunu vurgulamıştı. Dekan Rubin de, kendi akademik programlarındaki profesörlerin de kopya çekenlere karşı farklı yöntemler uyguladığını itiraf ediyor.
Rubin’e göre ceza, "farklı biçimlerde olabilir. ‘Zayıf not aldın, bunu düzeltmelisin’ denebilir ‘Zayıf not aldın, bunu düzeltemezsin’ denebilir, ‘zayıf not aldın, bu dersten kaldın, dersi yeniden almalısın’ denebilir. ‘Zayıf not aldın, dersi yeniden alamazsın. Mezun olamayacaksın’ denebilir.”
New House’da bulunduğum 14 yıl boyunca etik nedenlerle çok az öğrenciyi okuldan atmak zorunda kaldığımızı söylemekten mutluluk duyuyorum ama gerektiğinde bunu yapmaya hazırız.
Syracuse Üniversitesi iletişim dekanı David Rubin, gazetecilik etiğinin riskli ve tanımı belirsiz bir konu olduğunu söylüyor:
“Etiğin tanımı, işveren ne diyorsa o olacaktır. İşveren bunu zorla uygulatıyor. Genç bir gazeteci, bizim ona Newhose’da öğrettiğimize uygun kendi etik anlayışıyla işverenin talep ettiği farklı etik anlayışı arasında bir karar vermek zorunda hissettiği bir durumla karşılaşabilir. Böyle bir durumda ne yapacağınıza kara vermeniz gerekir.”
Eskiden gazeteciliğe giriş derslerinde zorluklarla kazanılmış basın özgürlüğünün tarihi ve gazetecilik tarzı öğretilirdi. Şimdi ise, en azından Syracuse Üniversitesinde bütün birinci sınıf öğrencileri bunların dışında haber çalanların, yalan haber yapanların, sahtekarların ve yolsuzluğa karışanların da anlatıldığı bir etik dersi de görmek zorunda.