Washington Post, seçimden zaferle çıkan başkan Bush’un yapacağı atamalarla yargı sisteminde muhafazakar bir anlayışı egemen kılabileceğini belirtiyor. Ancak gazete, Bush’un kendi partisinden gelebilecek böyle bir baskıya direnmesi ve yargının tarafsızlığı inancına gölge düşürmekten kaçınması gerektiğini savunuyor:
'Demokrat Partili senatör ve liberal gruplar, seçimi kazanan Bush’un kendi görüşünü paylaşan kişileri atama hakkı olduğunu kabullenmelidir.. Geniş bir ideolojik destek alabilecek bir çok kaliteli muhafazakar aday var. Bush, çok tartışmalı olan isimler yerine bu kişileri tercih ederek sadece politikacı değil devlet adamı olduğunu da gösterebilir.'
New York Times ise, Usame Bin Ladin’in eski şoförü Salim Ahmet Hamdan’la ilgili olarak federal bir yargıcın verdiği kararı inceliyor. Yargıcın, Hamdan’ın haklarının ihlal edildiği ve Cenevre Sözleşmelerinin çiğnendiği yönünde karar verdiğini hatırlatan gazete, Bush yönetimini yasalara saygılı olmaya çağırıyor:
'Bush yönetimi, teröre karşı savaş gerekçesi altında birçok kez devletler hukukunu ve uluslararası anlaşmaları ihlal etti. John Ashcroft’un istifasından sonra Adalet Bakanlığının farklı bir tavır izleyip izlemeyeceğini söylemek için henüz erken. Yönetim federal mahkemenin kararını temyiz edeceğini açıkladı. Konunun Anayasa mahkemesine kadar gitmesi mümkün. Yönetim temyize gitmek yerine, hatalı politikalarını düzeltmeye çalışmalıdır.'
USA Today, Yusuf İbrahim adlı bir uzmanın Arap dünyasındaki Amerikan karşıtı düşünceleri ele alan makalesine yer veriyor. Başkan Bush’un yeniden seçilmesinin Arap ülkelerinde hayal kırıklığı yarattığını belirten İbrahim, Ortadoğu’da yükselen Amerikan düşmanlığının Amerika’nın çıkarlarına darbe vurduğunu örnekleriyle sıralıyor:
'Bu hafta, Çin’in dev petrol şirketi Sinopec Group, İran’la 70 milyar dolarlık bir petrol ve doğalgaz anlaşmasına varıldığını açıkladı. Amerikan şirketleri ise yaptırımlar nedeniyle Tahran’la iş yapamıyor. Geçen yaz, Çinli, Rus, İspanyol, İtalyan ve Fransız petrol şirketleri Suudi Arabistan’la doğalgaz anlaşmaları imzaladı. Amerikan şirketlerinin ise ismi bile geçmiyor. Rüzgar, Amerika’ya karşı esiyor ve Bush’un tehlikeli dış politikasını düzeltmesi için önünde dört yılı daha var. Bu yeni dönem yaraların sarılması için bir fırsat sunuyor ama, acil bir çözüm ufukta görünmüyor.'
Christian Science Monitor ise, Fransız savaş uçaklarının Fildişi Sahili’ne Cumartesi günü yaptığı saldırıdan yola çıkarak, Afrika’da Müslüman-Hristiyan çatışmasının yayılmakta olduğunu ve buna karşı çok dikkatli davranılması gerektiğini belirtiyor. Güney Afrika devlet başkanı Thabo Mbeki’nin devreye girmesini, Afrika’nın kendi sorunlarını çözmesi açısından olumlu bulan gazete, Fransa’ya sömürgeci geçmişi hatırlatacak davranışlardan kaçınması tavsiyesinde bulunuyor:
'Güney Afrika devlet başkanı, Kuzey Afrika’nın tamamına yayılan bir soruna, Hıristiyanlarla radikal Müslümanlar arasındaki çatışmalara müdahale etti. Bu dini çatışmanın asıl doğduğu yer ise Sudan’dı. Fransa, Birleşmiş Milletler desteğine sahip olsa da eski sömürgesinde çok dikkatli hareket etmelidir. Geçmişi hatırlatan adımlar, Afrika’nın ileriye gitmesine yardımcı olmaz.'