Amerikan Kongresi üyeleri, Myanmar’da Arakan Müslümanları'nı hedef alan şiddet olaylarını ‘etnik temizlik’ ilan etmesi için Trump yönetimine baskı yapıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı da, Arakanlı Müslümanlar'a yönelik katliam ve şiddete karışan kişi ve kuruluşlara ekonomik yaptırım dahil bazı cezalar uygulanması konusunu değerlendiriyor.
Amerika’nın Sesi’nin konuştuğu ABD Dışişleri Bakanlığı Güneydoğu Asya'dan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Patrick Murphy, Rakhine bölgesinde “ciddi zulümler” yaşandığını söyledi, ancak ifadelerini dikkatli kullanmaya özen gösterdi.
Murphy, Washington’un yaşananları “soykırım” ya da “etnik temizlik” olarak tanımlayıp tanımlamayacağı sorusunaysa, “Tüm seçenekler masada” yanıtı verdi.
Patrick Murphy ve ABD Büyükelçisi Scot Marciel, yakın zamanda bölgeye gitmiş ve yaşananları yerinde incelemişti.
ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu'nda düzenlenen Myanmar oturumuna katılan Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mark Storella da, “Yaşananları niteleyecek konumda değilim ancak uzun kariyerim boyunca gördüğüm en kötü katliamlardan birine benziyor” dedi.
Demokrat Senatör Ben Cardin de oturumda, “Bu bir etnik temizlik. Bence bu gayet açık. Evet bence bu bir soykırım” dedi.
Birleşmiş Milletler, 25 Ağustos’tan bu yana 589 bin Arakanlı mültecinin Bangladeş’e kaçtığını açıkladı. Uluslararası sivil toplum örgütleri, en az 300 köyün yakılıp yıkıldığına dair yeni uydu görüntüleri paylaştı. Rakhine eyaletindeki Müslüman köylerinin sayısı 470 civarındaydı.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan eski dışişleri bakan yardımcısı Tom Malinowski de tanımlamalarla ilgili önemli bir ayrıntıya dikkat çekti. Soykırımın anlaşmalarla tanımlanmış yasal bir terim olduğunu söyleyen Malinowski, etnik temizlik gibi saptamaların bütünüyle ciddi olmadığını belirtti.
Ancak Myanmar’da Nobel barış ödülü sahibi Aung San Suu Kyi liderliğindeki sivil hükümete destek veren Washington için bu tanımlamanın da çok ciddi siyasi sonuçları olabilir.
Aung San Suu Kyi hükümeti ve destekçilerinin ülkede hala çok güçlü konumdaki ordu üzerindeki kontrolu çok az.
Tom Malinowski de ABD’nin Myanmar'la demokrasi sürecinde iyi ilişkiler geliştirdiğini söylüyor, “etnik temizlik” kavramının kullanılmasının belirli bir zorunluluk olmadığına dikkat çekiyor.
