Amerika’da polis şiddeti karşıtı gösteriler sırasında zor anlar yaşayan basın mensupları, zaman zaman hem polisin hem de göstericilerin hedefi haline geliyor.
Geçtiğimiz hafta Cuma akşamı Minneapolis'te canlı yayın yapan CNN televizyonu muhabiri Omar Jimenez, ekibiyle birlikte yayın sırasında polis tarafından gözaltına alınmıştı.
Cumartesi günü de Kentucky eyaletinde yerel haber kanalı WAVE News'ün muhabiri Kaitlin Rust, bir anda “Vuruluyorum, vuruluyorum” diye bağırmaya başladı. Kameralar muhabire döndüğünde Rust'ın polisin biber gazı fişeklerinin hedefi olduğu görüldü.
Cuma gününden itibaren üç gün boyunca süren gösteriler sırasında basın mensupları, 20’den fazla şiddet olayının hedefi oldu. Bu olaylar arasında Minneapolis’teki Reuters Haber Ajansı muhabiri Julio-Cesar Chavez ve güvenlik sorumlusu Rodney Seward’ın polisle göstericiler arasında sıkışıp kalması ve polisin attığı plastik mermilerle yaralanması da var.
Uzmanlar, Amerika’da Los Angeles’tan New York’a kadar son yıllarda protestolar ve siyasi mitinglerde basın mensuplarına karşı saldırıların arttığına dikkat çekiyor.
Basın Özgürlüğü Muhabirleri Komitesi yöneticisi Bruce Brown, 1968 yılında Chicago'daki Demokrat Parti toplantısında gazetecilere saldırılmasından bu yana Amerika'da medya mensuplarının en sert saldırılarla karşı karşıya kaldığını belirtti.
Brown, “Ülke genelinde devam eden protestolarda iki gecedir çok sayıda gazetecinin güvenlik güçlerinin hedefi olması hem suçtur hem de Anayasa’nın basın özgürlüğü maddesinin açık ihlalidir” dedi.
Başkan Trump'ın medyaya yönelik tavrı eleştiri konusu
Son dönemde gazetecilere yönelik saldırıların arkasında Başkan Donald Trump’ın medyaya yönelik sert tavrının etkisi olduğuna dikkat çekiliyor.
Cuma akşamı Beyaz Saray yakınında düzenlenen gösterilerde Başkan Trump’a yakınlığıyla bilinen ve Başkan’ın sık sık referans gösterdiği FOX News haber kanalının ekibi, protestocuların saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Kanalın deneyimli savaş muhabiri Leland Vittert, Cuma gecesi yaşadığı olayın, Mısır’daki protestolar sırasında Tahrir Meydanı'nda karşılaştığı saldırıdan bu yana gördüğü en korku verici olay olduğunu söyledi.
Vittert, Ortadoğu’da haber yapmalarının memnuniyetle karşılandığı günlerden gazetecilerin hedef olduğu bir döneme geçilmesinin ve şimdi bunun Amerika’da yaşandığını görmenin ''korkunç'' olduğu değerlendirmesini yaptı.
Gazetecileri Koruma Komitesi’nden Courtney Radsch da bu konuda Başkan Trump’ı sorumlu tuttuğunu dile getirdi. Radsch, “Başkan Trump’ın medyayı kötülemeye yönelik bir kampanyası var” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump, Pazar günü de Twitter hesabından paylaştığı mesajında medyayı sert biçimde eleştirdi. Trump, mesajında, “Eski kafalı medya elindeki güçle nefret ve anarşiyi körüklemek için herşeyi yapıyor. Herkes onların neler yaptıklarını anladıklarında, hastalıklı bir gündeme sahip kötü insanlar ve yalan haberler yaptıklarını anladığında daha kolay biçimde en büyük olmak için çalışabiliriz” ifadelerini kullandı.
Basın Özgürlüğü Muhabirleri Komitesi yöneticisi Bruce Brown, Başkan Trump’ın basını hedef almaktan vazgeçmesi halinde bunun basına karşı şiddet olaylarını durdurmak konusunda ciddi oranda etkisi olacağını belirtti.
Amerika’da son olarak hem CNN hem de FOX televizyon kanalları medya mensuplarına yönelik olarak yapılan saldırıları kınadıklarını açıkladı.
Reuters Haber Ajansı basın sözcüsü de basın mensuplarının plastik mermilerin hedefi haline gelmesinin kabul edilemez olduğunu dile getirdi.