Tarıma olan kritik katkılarıyla bilinen bal arıları kansere çare olabilir mi? Avustralya’da yapılan bir araştırma, bal arısı zehirinin, özellikle agresif bir meme kanseri hücresi formunu farelerde şaşırtıcı oranda yok eden güçlü bir özelliği olduğunu ortaya koydu.
Batı Avustralya eyaletinin başkenti Perth’teki Harry Perkins Tıbbi Araştırma Enstitüsü'nden bilimadamlarının çalışması, bilim dergisi Nature’ın ortak yayınlarından Precision Oncology’de yayınlandı.
300'den fazla bal arısı ve yaban arısı zehirini test eden araştırma ekibinin başında yer alan Ciara Duffy, "Belli ölçüde konsantre hale getirilmiş bal arısı zehirinin, gerçekten saldırgan olan meme kanseri hücrelerinin bazılarını, normal hücrelere zarar vermeden öldürmede kayda değer şekilde etkili olduğunu bulduk" dedi.
Avustralya’nın ABC kanalına açıklamalarda bulunan Duffy, bulguların üçlü negatif meme kanseri olan kadınların yüzde 10-15'i için umut vaat edeceğini ümit ettiğini söyledi.
Bu tip meme kanserine yakalanan hastalarda, hücre zarında östrojen hormon reseptörü (ER), progesteron hormon reseptörü (PR) ve human epidermal büyüme faktörü reseptörü 2 (HER2) adlı üç reseptör bulunmuyor.
Bu reseptörler genellikle, hastaları kemoterapinin tüm vücutta yarattığı tahribattan korumaya yardımcı, hedefe yönelik tedaviler kullanan doktorların, kanserli tümörün büyümesine karşı mücadelesine yardımcı oluyor.
Amerikan Kanser Derneği’ne göre, bu reseptörlerin bulunmadığı ileri seviye üçlü negatif meme kanseri vakalarında beş yıllık hayatta kalma oranı yüzde 11 kadar az.
Yeni çalışma, üçlü negatif ve HER2-pozitif meme kanseri hücrelerinin % 100'ünü öldürebilen kesin bir zehir oranını ortaya çıkardı.
Avustralyalı araştırmacılara göre, bu bal arıları da herhangi bir bölgeden değil. Perth kentinin arılarının "dünyadaki en sağlıklı arılar arasında" olduğunu söyleyen Duffy, yerel kovan nüfusunu İrlanda ve İngiltere'den gelen arılarla tamamlamış.
Zehirleri alınmak istenen arılar önce karbondioksit ile uykuya daldırılıyor, ardından buz üzerinde muhafaza ediliyor. Çıkarılan zehir doğrudan tümöre enjekte ediliyor.
Ancak Duffy'nin ekibi, bal arılarının zehirinin büyük ölçekte toplanmasını önermekten ziyade, bir başka keşif yaptı. Araştırmacılar bal arısı zehirinin, kişiyi soktuktan sonra ağrı yapan ana bileşeni melitin isimli peptidin aynı kanser karşıtı etkisi olduğunu buldu.
"Melitin aslında yüzeye veya plazma zarına girip delikler veya gözenekler oluşturarak hücrenin ölmesine neden oluyor" diyen Duffy, bu molekülün Dosetaksel gibi kemoterapi ilaçlarının etkisini de kolaylaştırabileceğini keşfetti. Yani melitin önce kanser zarını delecek, ardından kemoterapinin kötü huylu kitleye daha iyi nüfuz etmesini sağlayacak.
Bilimadamları ayrıca, melitinin faydalarının, üçlü negatif ve HER2 kanser hücrelerinin üremesini engelleme hedefinin ötesine geçtiğini gözlemledi.
Ciara Duffy, "Melitinin, kanser hücrelerinin büyümesi ve kopyalanması için temel olan ana mesajlaşma veya kanser uyarısı veren yollara müdahale ettiğini bulduk" dedi.
Ancak Duffy, bu keşfi çığır açıcı olarak nitelemeye temkinli yaklaştı ve "Bunu vücuda nasıl vereceğimiz, zehirlenme oranlarını ve ve vücudun kabul edebileceği maksimum dozu nasıl belirleyeceğimiz gibi konularda aşılacak daha çok yol var" dedi.
Sayılarını arttırma çabalarına rağmen bal arıları uzun süredir tehdit altında. Bununla birlikte arı ürünleri, antienflamatuar, antibakteriyel, antifungal, antiviral ve antioksidan özellikleri sayesinde binlerce yıldır kozmetik ve tıp alanlarında kullanılıyor.
Arı zehirinin daha önce cilt kanserine karşı önleyici özelliklere sahip olduğu belirlenmişti.