Erişilebilirlik

Davetli Listesi Tartışılan Demokrasi Zirvesi Başlıyor


ARŞİV
ARŞİV

Dünya liderleri ABD'nin düzenlediği ikinci Demokrasi Zirvesi için bu hafta sanal ortamda biraraya geliyor. Yarın Cumhurbaşkanı Zelenski’nin de katılacağı Ukrayna konulu bir toplantının düzenleneceği zirve, resmen Çarşamba günü başlayacak.

120 ülke, sivil toplum grupları ve teknoloji şirketlerinin katılacağı zirveye ABD, Kosta Rika, Zambiya, Hollanda ve Güney Kore ortaklaşa evsahipliği yapıyor. Amerikalı yetkililere göre bu düzenleme, ülkeleri sürece daha fazla dahil olmaya teşvik edecek.

2021'in Aralık ayındaki ilk zirveden bu yana dünya, küresel pandemiden yavaş yavaş uzaklaşırken, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile bir başka büyük gelişmeye sahne oldu. 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da yaşanan en büyük ölçekli savaş, küresel ekonomiyi sarstı.

Ancak Türkiye dahil bazı NATO ülkelerinin davetli olmaması, demokrasileri tartışmalı bazı ülkelerin katılacak olması ise, zirveden beklentileri ve ABD’nin tutumunu tartışmaya açtı.

Türkiye neden davet edilmedi?

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Demokrasi ve İnsan Hakları Direktörü Robert Berschinski, geçen haftaki zirve brifinginde VOA Türkçe’ye’nin sorusuna, “Türkiye, ABD'nin önemli bir NATO müttefiki ve son derece önemli bir ortağı olmaya devam ediyor. Ancak Türkiye'nin ikinci Demokrasi Zirvesi’ne davet edilmediğini sizin için teyit edebilirim’’ yanıtını vermişti.

Bu brifing, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın insan hakları raporunda, Türkiye'ye yönelik insan hakları, temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü konusunda açıkladığı eleştirilerden iki gün sonra düzenlenmişti. Berschinski, “ABD Hükümeti, Türkiye’deki demokrasi ve insan haklarının durumuna ilişkin değerlendirmelerimiz konusunda oldukça net olmuştur’’ demişti.

ABD’nin bir diğer NATO müttefiki Macaristan da davetliler listesinde yok. Başbakan Viktor Orban yönetimindeki ülke, demokratik gerilemelerin yanısıra Rusya ile olan yakın ilişkileri nedeniyle, Avrupa Birliği ve NATO'dan uzaklaştı.

Bu iki ülkenin ortak noktası ise Rusya’nın Ukrayna işgali nedeniyle NATO’ya üyelik başvurusu yapan İsveç ve Finlandiya’ya onay konusunda zorluk yaratıyor olmaları.

Bazı yorumculara göre Batı'nın Rusya'ya karşı stratejisini desteklemek için iki ülkeye de ihtiyaç duyan Washington’un buna rağmen davette bulunmaması, Türkiye ve Macaristan'daki demokratik gerilemenin derecesine ilişkin artan endişeyi yansıtıyor.

ABD tutumunu yumuşattı mı?

Ukrayna'daki savaş gibi krizler de Biden'ın otokratik yöneticilere karşı demokrasileri biraraya getirme hedefini daha da zorlaştırdı.

Washington, Rusya'yı işgali sırasında zulüm yapmakla suçladı ve diğer ülkeleri Ukrayna'yı desteklemeye çağırdı.

Ancak bu bazen başka yerlerde demokrasi ve haklar konusunda katı bir çizgi izlemekten ödün verilmesine neden oldu. Örneğin bir ABD heyeti Mart ayında Venezuela'yı ziyaret ederek, otoriter hükümeti daha fazla petrol pompalamaya ikna etmeye çalıştı.

Öte yandan İsrail’de yaşanan son krize rağmen Başbakan Benyamin Netanyahu'nun zirveye katılacak olması da eleştiri konusu.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Netanyahu'nun, İsrail'in bağımsız yargısını zayıflatacağı söylenen ve ülke çapında protestolara neden olan yasa teklifine rağmen, "Demokrasi Zirvesi "ne katılacağını açıkladı.

Kirby’ye bugünkü basın toplantısında Biden yönetiminin Netanyahu'nun zirvede konuşma yapmasının uygun olacağına inanıp inanmadığı ve Beyaz Saray yetkililerinin Netanyahu'dan etkinliğe katılmaktan vazgeçmesini istemeyi düşünüp düşünmedikleri soruldu.

Bu soruyu yanıtsız bırakan Kirby, kimin katılacağına ilişkin özel bir açıklama yapmadığını söyledi.

Amerikalı yetkililer, insan hakları ya da demokrasinin gerilemesi konusunda tutumlarının bozulduğu yönündeki eleştirileri reddediyor ancak bu konuda Beyaz Saray’a yöneltilen "meşru eleştirilerin" farkında olduklarını belirtiyorlar.

İki zirve arası ilerleme sağlandı mı?

Ancak zirveyi eleştirenler, Biden yönetiminin dış politikanın odağına koyduğu insan hakları ve demokrasiyi geliştirme konusunda kaydettiği ilerlemenin durduğu görüşünde.

Hak savunucuları, demokrasiye dikkat çektiği için Biden yönetimini övse de zirveye katılan ülkelerin demokrasilerini geliştirme konusunda ilerleme kaydettiklerine dair çok az kanıt olduğuna dikkat çekiyorlar. Katılımcıları, 2021’in Aralık ayındaki ilk zirvede verilen mütevazı taahhütlere bağlı tutacak resmi bir mekanizma olmadığının da altı çiziliyor.

Uzmanlara göre yönetim, insan haklarını dış politikasının merkezine koyduğunu göstermek için gereken zor seçimleri yapmakta da isteksiz davranıyor.

2022 Ağustos ayına kadar kadar Biden yönetiminde insan hakları konularında çalışan ve şu anda Ortadoğu Demokrasi Projesi'nde görev yapan Tess McEnery, "Bence bu yönetim, diğer tüm yönetimler gibi, bunun çok zor olduğunu gördü" dedi.

Reuters haber ajansına konuşan McEnery, ABD'nin Hindistan gibi stratejik çıkarları için hayati önem taşıyan ülkelerle ilişkilerini kökten değiştiremediği için "bunun yerine bir zirve yapıldığını" söyledi.

Hindistan, Rusya’nın işgaline karşı sessiz kalsa da bu zirvede davetli olarak yerini aldı.

Bu zirvede ilerleme sağlanabilir mi?

Zirvenin koordinatörlerinden Katie LaRoque’a göre ikinci zirve, belirsizliğin devam ettiği bir döneme denk gelse de demokrasiler için zor mücadelenin üzerine bir ivme inşa etme ve son yirmi yıla yakın bir süredir küresel olarak süren demokratik gerileme eğilimini tersine çevirme fırsatı sunuyor.

Her yıl yayınladığı ülkelerin özgürlük raporlarıyla tanınan düşünce kuruluşu Freedom House’un yetkililerinden LaRoque, “2023 bulgularımız, ilk zirveye katılan 17 ülkenin 2022'de özgürlük alanında net bir düşüş yaşadığını, 15'inin ise iyileştiğini gösteriyor’’ diyor.

LaRoque, Freedom House’un internet sitesindeki yazısında hükümetlerin kendi iç performanslarını ele alırken dürüst ve alçakgönüllü olması gerektiğini ve sivil toplumla istişare ettikten sonra ek taahhütlerde bulunmak için zirvede yararlanması gerektiğini kaydediyor.

Çevrimiçi olması zirvenin önemini etkiliyor mu?

Başlangıçta yüz yüze bir toplantı olarak tasarlanan ilk zirve, COVID-19 pandemisi nedeniyle sanal olarak gerçekleştirilmişti. İkinci zirve birkaç ay ertelendi; ancak şimdi de çoğunlukla çevrimiçi düzenleniyor.

Zirvenin organizasyonunda yer aldığı için adının açıklanmasını istemeyen bir sivil toplum çalışanı, Reuters’a, sanal formatın zirvenin önemini azalttığı hissine yol açtığını ve katılımcıların cesur reformlar yapmasını zorlaştırdığını kaydetti.

Beyaz Saray yetkililerine göre Başkan Joe Biden, demokrasinin refah ve barışı teşvik etmek için en iyi sistem olmaya devam ettiğini ve geçen yıl yaşananların bunu açıkça ortaya koyduğunu anlatmaya çalışacak.

Uzmanlar, bu zirvelerin tek başlarına, otoriter yönetimlerin gidişatını tersine çeviremeyecek olsa da kararlılık ve koordinasyonun gösterilmesi için bir zemin oluşturduğunu söylüyor.

Üçüncü bir demokrasi zirvesi de gündemde. Freedom House’dan LaRoque, muhtemelen bir sivil toplum ortağı ya da Washington dışında başka bir hükümet tarafından evsahipliği yapılacak üçüncü bir Demokrasi Zirvesi’nin konuşulduğunu kaydetti.

Bu haberde Reuters haber ajansından yararlanılmıştır.

  • 16x9 Image

    Dilge Timoçin

    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler mezunu Dilge Timoçin mesleğe 2000 yılında NTV'de başladı. 2008'de Habertürk TV'ye transfer oldu, dış haber sorumlusu olarak görev yaptı. ShowTV'de dış haber editörü ve spiker olarak çalışan Timoçin, sonrasında Al Jazeera Türk'e geçti; Al Jazeera İngilizce için prodüktörlük yaptı. Dilge Timoçin VOA Türkçe'ye katılmadan önce Reuters, Deutsche Welle gibi yabancı basın kuruluşlarıyla çalışıyordu

STÜDYO VOA

Adams soruşturmasında sorgulanacak yeni Türk işadamları var mı? – 30 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG