Erişilebilirlik

Demirtaş Bir Kez Daha AİHM’e Başvurdu


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını içeren kararı AİHM Büyük Dairesi’ne taşındı. Demirtaş’ın avukatları, hem aleyhte verilen maddelerin yeniden incelenmesini hem de Türkiye’nin kararı uygulamamasına ilişkin hüküm kurulmasını istedi.

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatları tarafından yapılan yazılı açıklamada, 20 Kasım 2018’de verilen kararda, davada incelenmeyen, kabul edilemez bulunan ve ihlal bulunmayan hakların yeniden incelenmesi için AİHM Büyük Dairesi’ne başvuru yapıldığı belirtildi.

Profesör Dr. Başak Çalı ve Dr. Kerem Altıparmak tarafından hazırlanan başvuru dilekçesinde şu görüşlere yer verildi;

  1. “Demirtaş’ın AİHM’e başvurusundaki temel sav, muhalif görüşlerini dillendirmesinin bir sonucu olarak milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırıldığı, hakkında ceza soruşturmalarının açıldığı ve ardından da tutuklandığı şeklindeydi. Daire kararında, 10. maddeye ilişkin iddiaları incelemeyerek bu temel savı cevapsız bırakırken, başvurucunun diğer taleplerinin eksik incelenmesi sonucunu da doğurmuştur.
  2. Daire kararında, Türkiye anayasa hukuku tarihinde daha önce eşi benzeri bulunmayan bir anayasa değişikliğiyle geriye dönük olarak, geçmişteki bir zaman diliminde ve bir seferliğine milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili olarak, bu Anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesince (AYM) denetlendiği ve kanunilik ilkesini karşılaması açısından bu değişikliğin ve AYM kararının keyfi olarak değerlendirilemeyeceği ifade edilmiştir. Büyük Daireye yapılan başvuruda, AYM’nin dokunulmazlıkları kaldıran anayasa değişikliğini esastan denetlemeyi reddettiğinin altını çizilmiştir. Gerçekten AYM, söz konusu Anayasa değişikliğini esastan incelemediği ve AİHM Dairesi de bunda bir sorun görmediği için, ciddi sorunlar içeren söz konusu Anayasa değişikliği hiçbir yargısal denetime tabii olmamıştır.
  3. Daire kararında, Demirtaş’ın tutuklanmasında makul suç şüphesi bulunması standardının ihlal edilmediğine, ancak tutukluluğunun devamının Sözleşmeyi ihlal ettiğine karar verilmişti. Oysa ki, ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin Sözleşmeye uygunluğunun denetlenmemesi ve Demirtaş’ın tutuklamasına karar veren sulh ceza hakimliği tarafından esas alınmayan ifadelerin AİHM tarafından kuvvetli suç şüphesine dayanak gösterilmesi, Sözleşme içtihadında önemli bir sapmaya yol açmaktadır
  4. Daire kararında, Demirtaş’ın 4 Kasım 2016’da tutuklamasını takiben arka arkaya verilen tutukluluğun devamı kararlarının, siyasi iradenin etkisi altında verildiğini tespit ederek Sözleşmenin 18. Maddesini, 5(3) Maddesiyle beraber ihlal ettiğine karar vermişti. Türkiye aleyhine verilen ilk 18. Madde ihlali ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yargı organlarının Sözleşmeyle korunan hakları kısıtlarken Sözleşmede yeri olmayan hukuk dışı saiklerle hareket ettiklerine hükmetmiştir. Büyük daireye yapılan başvuruda, Türkiye’deki yargı organlarının siyasi amaçlarla ya da siyasi amaçların etkisi altında hareket ettikleri tespitinin, tutukluluğunun başladığı 4 Kasım 2016’dan sonra belirsiz bir tarihte başlamadığını, bunun en azından 2015 yılında başladığı belirtilmiştir. İlgili dolaylı delil silsilesinin Daire tarafından tüm boyutlarıyla değerlendirilmediği ve Büyük Daire içtihadının 18. Madde bakımından tüm dolaylı delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi ilkesinden uzaklaşıldığı da ifade edilmektedir.
  5. Demirtaş, AİHM kararının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘hamlemizi yaparız, işi bitiririz’ ifadesinden hemen sonra hükümlü hale getirilmesini ve kendisi gibi siyasi amaçlar sebebiyle tutuklu ve hükümlü olan HDP ve diğer muhalefet milletvekillerinin durumuna dikkat çekerek muhalif siyasetçilerin mahkemeler eliyle ancak hukuk dışı yöntemlerle susturulmasının ve kendisinin yüz kırk yılı aşkın hapis cezalarıyla tehdit edilmesinin, Avrupa’da demokrasinin sağlığı ve temel hak ve özgürlüklerin korunması açısından ciddi ve göz ardı edilemez bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekmiştir. Bu ciddi tehdidin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi tarafından tehdidin ciddiyetiyle orantılı bir şekilde değerlendirilmesinin hem Mahkemenin 18. Madde içtihadı hem de ihlallerin sonuçlarının ortadan kaldırılmasının bir daha yaşanmasının önlemesine dair 46. Madde içtihadı açısından önemi ortaya koyulmuştur.“

Demirtaş davasında, kararın Büyük Daire tarafından görülmesi talebi hem Demirtaş’tan hem de hükümetten geldi. Hükümet dilekçesinde Dairece verilen ihlal kararlarının yeniden değerlendirilmesini talep etti. Başvurunun Büyük Daire tarafından ele alınıp alınmamasına, AİHM kararında imzası olmayan beş hâkimde oluşan panel karar verecek. Panel olumsuz karar verirse karar kesinleşmiş olacak ve uygulanmasının takibi için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine iletilecek.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG