New York Times, 2 Ekim'de İstanbul'daki Suudi Arabistan Konsolosluğu'na girdikten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan ve Türk yetkililerin konsolosluk içinde öldürüldüğünü sandığı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'daki ilişkilerini mercek altına alıyor. Gazete, uzun yıllar boyunca Suudi kraliyet ailesinin gayriresmi sözcülüğü ve danışmanlığını yapan, kral ve prenslerin sırdaşı olan Kaşıkçı'nın Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'ın dizginleri eline almasından sonra ülkesinde gazetecilik yapmasının ve yazı yazmasının engellendiğini bildiriyor. Habere göre Kaşıkçı, Amerika'ya geldikten sonra memleketine geri dönmenin bundan böyle imkansız olduğunu anladı ve Batı'da güvende olduğunu hissederek gazetecilik kariyerine Washington Post yazarı olarak devam etmeye başladı. Ortadan kaybolması, Suudi gazetecinin demokrasi yanlısı görüşleri, Suudi kraliyet ailesine uzun yıllar verdiği hizmet ve siyasi İslam'a yakınlığı arasındaki dengeyi de gündeme taşıdı. Gazete, Kaşıkçı'nın Cumhurbaşkan Erdoğan'la da kişisel bir bağ oluşturduğunu, Erdoğan'ın bu nedenle dostunun akıbetiyle ilgili olarak Suudi Arabistan'dan bir açıklama beklediğini hatırlatıyor. Habere göre birçok Suudi gibi 1980'lerde Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne karşı cihadı savunan Kaşıkçı, uluslararası arenada ilk kez Usame Bin Ladin söyleşisiyle öne çıktı. Afganistan ziyaretleri ve Suudi istihbaratının başındaki Prens Türki El Faysal'la olan ilişkisi, Kaşıkçı'nın casusluk yaptığı iddialarını gündeme getirdi. Birçok arkadaşı, Suudi krallığına hizmeti boyunca Kaşıkçı'nın seçimlere dayalı demokrasi ve Müslüman Kardeşler tipi siyasi İslam'a olan sempatisini sakladığını söylüyor.
Washington Post ise Başkan Trump'ın damadı ve danışmanı Jared Kushner'ın Ortadoğu barışı açısından kilit olarak gördüğü Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'la kurduğu ilişkinin Cemal Kaşıkçı'nın ortadan kaybolması üzerine tehlikeye girdiğini yazıyor. Gazete, Kushner'ın, Veliaht Prensi'i, petrol zengini aşırı muhafazakar Suudi krallığına reform getirecek kişi olarak öne çıkardığını hatırlatıyor. Ancak Kushner, Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan tarafından öldürülmüş olma olasılığına rağmen Muhammed Bin Selman'a sırt çevirmeyeceğinin sinyallerini veriyor. Kushner ve Trump, İran'a karşı en güçlü müttefiklerden biri olarak kabul ettikleri Suudi Arabistan'la yapılan silah anlaşmalarından da vazgeçeceğe benzemiyor. Kushner'ın Suudi Arabistan'dan bir başka beklentisi ise İsrail-Filistin barış sürecine destek vermesi. Ancak gazeteye göre Kaşıkçı olayı, Kushner'ın Muhammed Bin Selman'la ilişkileri açısından bir dönüm noktası olabilir. Trump Yönetimi'ni eleştirenler, Kushner'ın Veliaht Prens'e güvenerek ne kadar saf ve Suudi Arabistan'ın manipülasyonlarına ne kadar açık olduğunu ortaya koyduğunu söylüyor. Kimileriyse Kushner'ın Muhammed Bin Selman'ın gücünün farkında olduğunu, kullandığı taktikleri onaylamadığı durumlarda Selman'ı özel olarak uyarmaktan korkmadığını ve Veliaht Prens'le yakın dosluk kurmanın uzun vadede faydalı olacağına inandığını savunuyor. Gazeteye göre Muhammed bin Selman ve Jared Kushner, Trump Yönetimi'nin çok erken dönemlerinde yakınlaşmaya başladı. İkilinin baş başa yaptıkları telefon görüşmelerinin sıklığı ve görüşmeler sırasında not tutan yetkililer olmaması ise Amerikalı üst düzey istihbarat yetkilileri arasında kaygı uyandırmaya başlamıştı. Yapılan telefon görüşmelerinin çoğunun içeriği, bilinmiyor.
Wall Street Journal ise geçen hafta özellikle teknoloji firmalarının hisselerinde yaşanan düşüşün küresel etkileriyle ilgili bir habere yer veriyor. Gazete, Amerika ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının Amerika dışındaki piyasaları da vurduğunu, Uluslararası Para Fonu IMF'nin bu yıl ve 2019 için büyüme tahminlerini düşürdüğünü yazıyor. Habere göre gerek Çin ve Hong Kong, gerekse Avrupa'daki borsalar, geçen haftayı kayıplarla kapattı. Çin yatırım devi Tencent Holdings'in geçen hafta borsada yaşadığı kaybın Standard and Poors 500 endeksindeki 15 firmanın kaybından büyük olduğu bildiriliyor. Diğer Çin teknoloji devleri Baidu ve Alibaba Grubu'nun da yüzde 15 civarında değer kaybı yaşadığı görülüyor. Gazeteye göre son haftalarda kızışan ticaret savaşları, küresel teknoloji arz-talep zinciriyle ilgili kaygıları arttırdı. Kimi iktisatçılara göre Çin, ticaret savaşlarında elini güçlendirmek ve avantaj elde edebilmek için teknoloji arz-talep zincirini yavaşlatabilir.