Erişilebilirlik

Kılıçdaroğlu: ‘‘Tek Adam Rejimi Demokrasinin Önemini Hatırlattı’’


Ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, merkezi Washington’da bulunan Ortadoğu Enstitüsü Türkiye Programı Başkanı Gönül Tol’un sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, partinin siyasi çizgisinden, politikalarına, Kürt meselesine yaklaşımından dış politikasına kadar çeşitli sorulara yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu, partinin sağa kaydığı eleştirilerine ‘‘CHP sosyal demokrat bir partidir. Avrupa’nın üye sayısı olarak da aldığımız oy oranı itibariyle de en güçlü sosyal demokrat partisiyiz’’ yanıtını verdi.

CHP’nin Kürt politikası nedir sorusuna Kılıçdaroğlu ‘‘CHP olarak, çok iddialıyım, bizim dışımızda hiçbir parti Kürt sorununu çözemez’’ yanıtını verdi. HDP’ye oy veren vatandaşların çoğunun ikinci partisinin CHP olduğunu söyleyen KıIıçdaroğlu ‘‘Demokrasi ve özgürlükler bağlamında sorunu ele alıp çözerseniz herkesi kazanmış olursunuz’’ görüşünü aktardı.

‘‘Anadil sorununun tek adresi TBMM’’

Anadil konusunda ise sorunun çözümünün tek adresinin TBMM olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ‘‘Ak Parti’nin yaptığı hata parlamentoyu devre dışı bırakıp ‘ben Kürt sorununu çözerim’ diye yola çıkmasıydı. Oysa parlamentoda bir uzlaşma komisyonu kurulmalıydı, her partiden eşit sayıda milletvekili katılmalıydı. Her partide bu sorununun çözümüne katkı verecek deneyimli, birikimli milletvekilleri var. Ayrıca parlamento dışında toplumun tüm kesimleriyle tüm taraflarıyla görüşecek akil adamlar heyeti gibi bir başka komisyon olmalıydı. Devlet meşru organlarla muhattap olur ama paramento dışındaki komisyon herkesle konuşabilir, talepleri getirebilir ve komisyona aktarabilir. Bu çerçevedeki bir çözümün akılcı bir çözüm olduğunu ve kısa sürede aşılabileceğini düşündük, o nedenle bu sorunu çözmeye iddialı biçimde talibiz’’ dedi.

Anadille eğitim konusunda Birleşmiş Milletler’in belirlediği kavramlar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ‘‘Çocuk okula ana diliyle başladığında, sonra resmi dile geçtiğinde daha başarılı olduğu ifade ediliyor. Ana dilini öğrenmesi, o dilde okumayı yazmayı bilmesi daha sonra resmi dilden eğitimine devam etmesi sorunun çözümüne katkı verir diye düşünüyorum’’ dedi.

‘‘Çözüm üreten tek partiyiz’’

CHP’nin etkili muhalefet yapmadığı eleştirileriyle ilgili olaraksa Kılıçdaroğlu, ‘‘Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. CHP için ‘eleştiriyor ama öneri, çözüm üretmiyor’ denirdi. Son 10 yılda Türkiye’nin hangi sorunu yansımışsa o soruna çözüm üreten tek partiyiz. Bizim seçim bildirgemiz bile iktidar partisi tarafından kopyalandı. Evet, etkili muhalefet yapıyoruz. Medya maalesef iktidarın baskısı altında. Türkiye’de adaletin olmadığını, hukuk sisteminin dejenere hale getirildiğini, yargının vesayet altına sokulduğunu anlatmak için 420 kilometre yol yürüdüm. Bu dünya siyaset tarihinde bir ilktir. Bana söyler misiniz bundan daha etkili muhalefet ne olabilir? Tüm dünyanın duyduğu, ama Türkiye’de yönetenlerin duymadığı bir olay. Bunu dillendirmek bile istemediler, yürüyemez diye çıktılar, günlerce konuştular. Biz Plan Bütçe Komisyonu’nda da parlamentoda da parlamento dışında da en etkili muhalefeti yapıyoruz. Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyoruz, yeri geldiğinde pek çok yasayı iptal ettiriyoruz. Türkiye’de parlamento vesayet altında. Parlamentoda iktidar partilerinin (Ak Parti ve MHP’den bahsediyorum) milletvekilleri özgür iradelerini kullanamıyorlar. Bir kişinin iradesi altında el kaldırıp indiriyorlar, ama ona karşın CHP olarak muhalefetimizi sürdürüyoruz’’ dedi.

Millet İttifakı adı altında bir araya gelen muhalefetin ‘yumuşak karnı’ Kürt sorunu mudur? sorusunaysa Kılıçdaroğlu, ‘‘Millet ittifakı içinde HDP yok o yüzden ‘Kürt sorunu Millet İttifakı’nın yumuşak karnıdır’ diye tanımlamak biraz abartı. İttifakın içinde HDP de olsaydı bu dediğiniz düşünülebilir. HDP de çok önemlidir. Türkiye’nin temel sorununu çözmek için meşru bir organa; yani HDP’ye ihtiyaç var’’ yanıtını verdi.

‘‘Erdoğan’ın söylemlerinin toplumda karşılığı yok’’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Millet İttifakı’nı bozmak için çeşitli yollara başvurduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, ‘‘Erdoğan Millet ittifakı’nı bazen FETÖ üzerinden, bazen HDP üzerinden, bazen yeni partiler kurdurarak, bazen milletvekillerini istifaya zorlayarak, karıştırmak istiyor’’ dedi. Türkiye’nin demokrasiden yana olanlar ve tek adam rejiminden yana olanlar gibi bir ayrışma içinde olduğunu kaydetti. Demokrasiden yana olanlar arasında HDP, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, İyi Parti ve Deva Partisi’ni sıralayan Kılıçdaroğlu, ‘‘Bunlar güçlendirilmiş parlamenter sistemden; demokrasiden yana olan partiler. Öbür tarafta tek adam rejiminden yana olan, parlamentonun işlevini büyük ölçüde yapmadığı, medyanın kısıtlandığı, hapishanelerinde gazetecilerin olduğu bir anlayış var; buna da biz tek adam rejimi diyoruz’’ diye konuştu.

Demokrasi isteyenlerin iktidara gelmesi durumunda sorunların ‘demokrasi ve özgürlük kuralları içinde akılla ve mantıkla aşılabileceğini’ kaydeden Kılıçdaroğlu, ‘‘Erdoğan ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin gideceğini gayet iyi biliyor, Erdoğan’ın iktidarı artık son buldu. Bunu kendisi de çok iyi biliyor. Erdoğan’ın söylemlerinin toplumda hiçbir karşılığı ve ağırlığı yok’’ dedi.

‘‘Tek adam rejiminin Türkiye’ye yaptığı en büyük katkı demokrasinin ne kadar önemli olduğunu insanlara hatırlatması oldu’’ diyen Kılıçdaroğlu, ‘‘Biz demokratik yollarla mücadele ederek askıya alınana demokrasiyi, insan haklarını, hukuk sistemini, anayasayı bu ülkeye yeniden getireceğiz. Hapishanelerinde haksız yere yatan insanlar var; o insanlara özgürlüğü vereceğiz, gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz. Bu konuda çok kararlıyız’’ dedi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan için ‘‘Şimdi sarayında oturmuş ben acaba bir dahaki seçimlerde nasıl iktidarımı korurum diye seçim kanunlarında oynamaya başladı. Bir iktidar, bir yönetici halkın oyuna değil de ‘ben daha düşük oyla nasıl iktidarımı korurum’ arayışına girmişse ondan artık o ülkeye hayır gelmez. ‘20 Temmuz sivil darbesi’nden sonra Erdoğan’ın Türkiye’de vatandaşa vereceği hiçbir artı yok’’ görüşünü dile getirdi.

Muhalefetin adayı nasıl belirlenecek?

Ortadoğu Enstitüsü Türkiye Programı Başkanı Gönül Tol
Ortadoğu Enstitüsü Türkiye Programı Başkanı Gönül Tol

‘‘2023 seçimlerinde Erdoğan’ın karşısına nasıl bir adayla çıkılmalı’’ tartışmaları sorulduğunda ise Kılıçdaroğlu, ‘‘Önce biz nasıl bir cumhurbaşkanı istiyoruz? Tipi, karakteri, bilgi birikimi ne olmalı bunun üzerinde durmalıyız. İkincisi demokratik parlamenter sisteme geçeceksek bunun ilkeleri neler olacak bunu belirlemeliyiz. Öncesinde sağlıklı ve tutarlı bir ön çalışma, bunun metne dökülmesi, protokole dönüşmesi, bunun ittifakı oluşturacak partilerin liderleri tarafından imzalanması ve kamuoyuna deklare edilmesi lazım. Bu olduğu zaman biz halka vadettiklerimizi gerçekleştirmiş oluruz. Bu olmadan şimdiden ‘CHP’li mi olacak? Sağdan birisi mi olacak?’ bu tartışmaların tamamı yapay tartışma. Biz popüler birini aramıyoruz ülkenin sorunlarını çözme iradesini ortaya koyabilecek ve bunun arkasında duracak birini alıyoruz. O kişi cumhurbaşkanı adayımız olacak, ama o kişi sonra bulunduğu makamın sembolik bir makam olacağını, asıl yetkinin parlamentoya verileceğini, bir başbakanın olacağını, asıl yürütme organının orası olacağını baştan kabul edecek ve bu protokolle imzalanacak, kamuoyuna duyurulacak. Bunlar yapılmadan ‘Cumhurbaşkanı A mı olacak? B mi olcak?’ diye anketler yapılıyor. Bunun hiçbir önemi yok. Seçim olduğu zaman bir araya geleceğiz, bazı temel ilkelerde anlaşacağız. Ondan sonra her parti ayrı ayrı mı aday çıkarır yoksa ittifak olarak demokrasiyi savunanlar tek bir aday mı çıkarır, o zaman oturulur, konuşulur, buna karar verilir’’ dedi.

‘‘Milletvekillerini doğrudan vatandaşlar seçsin’’

Eski parlamenter sistemin yerine CHP’nin tercih ettiği demokratik parlamenter sistemin dinamikleri sorulduğunda Kılıçdaroğlu, ‘‘Bir temel ilkemiz var; Türk hukuk sistemini darbe hukukundan tamamen arındırmak. Bizim üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği’nin öngördüğü evrensel standartlar var. O standartları Türkiye’ye getirmek, seçim yasasını değiştirmek, parlamentoyu vesayetten kurtarmak’’ diye yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, ‘‘Milletvekillerini doğrudan doğruya vatandaşlar seçsin; liderler seçmesin, artı başbakan parlamentoya karşı sorumlu olsun, bakanlar parlamentodan çıksın, gensoru verilebilsin, sözlü, yazılı sorular verilebilsin’’ dedi.

Planladıkları uygulamalardan birinin parlamentoda bir Kesin Hesap Komisyonu kurulması olduğunu belirten Kılıçdaroğlu bu komisyonun başkanının da muhalefet partisinden olması gerektiğini ve bütçedeki harcamalarla ilgili muhalefete hesap verilmesi gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi’ne, Yargıtay’a ya da Danıştay’a hakim tayin etmesi konusundaysa Kılıçdaroğlu, ‘‘Evet, edebilir ama cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım. Cumhurbaşkanlığının sembolik olması lazım. Cumhurbaşkanın yetkilerinin hemen hemen büyük kısmının alınması ve bunun başbakana ve parlamentoya iade edilmesi lazım. Cumhurbaşkanı belli dönemlerde, önemli günlerde konuşmalı; onun dışında konuşmamalı, tarafsız olması koşuluyla mahkemelere yargıç atayabilmeli. Ama bu yargıçların özgeçmişlerine bakılması lazım. Uluslararası dergilerde yayınlanmış yazıları var mı, verdikleri kararların kaçı üst mahkemeler tarafından onaylanmış ya da üst mahkeme yargı kararını bozmuş, yabancı dil biliyor mu? Bütün bunların tamamını değerlendiren bir anlayıştan sonra ancak cumhurbaşkanı hakim tayin edebilmeli’’ dedi.

CHP’nin oyunu yüzde 20-30 bandından yukarıya taşıyamamasının nedenleri sorulduğunda Kılıçdaroğlu kamuoyunda haksız bir algının olduğunu belirterek, ‘‘Toplumun bir kesiminden ‘dinsiz parti’ diye suçlamalar yapılıyor. ‘Geçmişte camileri yaktınız, Kuran’ı yasakladınız’ diye suçlamalar yapılıyor. Oysa bunların hepsi yalan. Bunlar kulaktan kulağa devreden rivayetler. İkincisi ‘iktidar olursa ülkeyi, ekonomiyi yönetebilir mi?’ diye algılar var. Onu da kırmaya çalışıyoruz. Her soruna yönelik Çözüm de üretiyoruz’’ diye yanıt verdi.

‘‘Türkiye’de bir demokratik gelenek oluştu’’

Erdoğan’ın toplumu ‘İslamileştirdiği’ fikrine katılıp katımadığı sorulduğundaysa Kılıçdaroğlu, ‘‘Erdoğan ne yaparsa yapsın bunu başaramaz’’ diye yanıt verdi. ‘‘Ortaçağı özleyen insanlar 21’nci yüzyılda fikriyatlarını iktidar yapamazlar’’ diyen Kılıçdaroğlu, ‘‘Kendisi olabilir ama toplumun çoğunluğu o fikriyatı asla benimsemez. Geçmişte Ak Parti’ye oy veren gençlerin büyük bir kısmı şimdi oy vermiyorlar. Dijital dünya gençlerin; milyonların gerçeğe ulaşmasını zaten sağlıyor. Siz Türkiye’yi bir Ortaçağ ülkesi haline getirmek; hukuk sistemini, demokrasiyi askıya almak isterseniz buna tepkiler gelecektir, çünkü Türkiye’de bir demokratik gelenek oluştu. Aslında demokrasinin ne kadar önemli olduğu gün geçtikçe daha çok anlaşılıyor’’ diye konuştu.

Herkesin inancını rahatlıkla yerine getirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ‘‘Erdoğan Cumhuriyeti, çağdaşlığı içine sindiremiyor. Kendisini İslam düyasının halifesi olarak görüyor, ama bugün dünya gerçeği gördü. Mısır, Suudi Arabistan, Suriye, Irak; Erdoğan bütün dünyayla kavgalı. Dolayısıyla Erdoğan’ın rüyasında gördüğü dünyayla uyandığında gördüğü dünya arasında 180 derece fark var’’ dedi.

‘‘Komşularla barış temel hedef olmalı’’

Dış politika konusunda iktidarla farklılıkları sorulduğunda Kılıçdaroğlu, ‘‘Bütün komşularla barış içinde yaşamak Türkiye’nin temel hedefi olmalı. Komşuda yangın varsa size sıçramaması mümkün değil. Suriye’yle, Irak’la İran’la, Mısır’la, Libya’yla, Tunus’la, Fas’la, Cezayir’le, İsrail’le iyi diyalog kurmak zorundasınız. Bütün bu ülkelerle bizim kader birliği yapmamız gerekiyor. Ortak çıkarlarımız var onların korunması, büyütülmesi lazım. Doğu Akdeniz’de yanlış yapıldı, fatura Türkiye’ye çıktı. Türkiye dışında bütün ülkeler bir araya geldiler, ortak bildiri yayınladılar; Türkiye bunun dışında kaldı. Doğu Akdeniz’ de doğal kaynaklar önemli, bu kaynaklar kullanılmalı, en verimli şekilde, en düşük maliyetle Avrupa’ya nasıl geçer, Türkiye bu avantajını da kullanmalıydı. Ama tümünü reddeden bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıya kaldık’’ dedi.

Amerika ile ilişkiler sorulduğundaysa Kılıçdaroğlu, büyük devletlerle ilişkilerin belli bir saygı çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini kaydetti, ‘‘Ancak o ülkenin de sizin yönetiminize saygı duyması lazım’’ diyen Kılıçdaroğlu, ‘‘Amerika’yla ilişkilerin ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel olarak geliştirilmesi önemlidir. Aynı zamanda NATO ülkesiyiz, pek çok alanda işbirliğimiz var’’ dedi.

‘‘S-400 kararı siyasi bir karar’’

Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın almasıyla ilgili olarak Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin bulunduğu coğrafya nedeniyle hava savunma sistemini güçlendirmesi gerektiğini kaydetti, ‘‘Daha önce Amerika’dan bu konuda destek yardım istendi ama bunlar sağlanmadı, bunun için hükümet S-400’leri almak zorunda kaldı’’ dedi.

Ancak Tol’un Obama döneminde Patriotlar konusunda çok ayrıntılı müzakereler yapıldığı ve çok iyi fiyat teklif edildiği, ancak teknoloji transferinde sorun yaşandığı şeklindeki Amerika tarafının savını hatırlatması üzerine Kılıdaroğlu, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın almasının siyasi bir karar olduğunu söyledi, ‘‘Türkiye dünyanın en pahalı hurdasına dahip olan bir ülke diye zaman zaman eleştiriyorum. Alındı depolara konuldu, şimdilik orada duruyor’’ diyen Kılıçdaroğlu sözlerini ‘‘Türkiye’nin kendi savunma sistemini güçlendirmesi gerekiyor, NATO’nun stratejik bir bölgesinde bulunan Türkiye’ye kendi hava savunma sistemi konusunda destek vermesi gerekiyor’’ diye sürdürdü.

Arap ayaklanmalarıyla ilgili düşünceleri sorulduğundaysa Kılıçdaroğlu, ‘‘Biz hiçbir ülkenin içişlerine karışmak istemeyiz, ama bize sorulduğu zaman biz her ülkede demokrasinin gelişmesini, önündeki engellerin kaldırılmasını önerirdik’’ dedi. Türkiye’nin bölgede bir dönem sözü dinlenen bir ülke olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, ‘‘Türkiye’nin demokrasisi pek çok Arap ülkesi tarafından örnek alındı, ama bizim yöneticilerimiz de Arap yöneticilere özendiler. Baskı, demokrasiyi sınırlandırma, parlamentoyu vesayet altına alma, yargıyı kontrol etme hevesine kapıldılar’’ dedi.

‘‘Normalleşmeyi destekliyoruz, baskıyı değil’’

‘‘Suriye’de Esat rejimiyle, Mısır’da Sissi yönetimiyle ilişkilerin normalleşmesini destekliyor musunuz?’’ sorusunaysa CHP lideri, ‘‘Normalleşmeyi destekliyoruz evet, ama bu baskıyı destekliyoruz anlamına gelmesin. İlişkiler düzelmeli. Suriye’de de demokratik bir sistem gelmeli, sandık kurulmalı, paramento olmalı, özgür medya olmalı. Ama Türkiye orada demokrasiyi ihraç etme, zorla belli kişileri belli makamlara getirme arayışı içinde olmamalı’’ dedi.

Erdoğan’ın Arap ülkelerinde yaşanan süreçlere bu kadar müdahil olmasının gerekçesi olarak ‘‘İhvancı politika’’yı gösteren Kılıçdaroğlu, ‘‘İhvancı dış politikanın Türkiye’ye yarardan çok zarar getirdiğini gördük. Bunu asla desteklemiyoruz. Türkiye’nin Ortadoğu’da yalnızlaşmasının temel nedeni izlenen dış politikanın ihvancı eksende yütürülmesidir’’ diye konuştu.

‘‘Yeni Amerikan Başkanı’na Türkiye konusunda nasıl bir politika izlemesini tavsiye ederdiniz?’’ sorusunaysa Kılıçdaroğlu, ‘‘Türkiyedeki bütün demokratikleşme hareketlerini desteklemelerini isteriz’’ yanıtını verdi.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG