Bir yandan geleceğini şekillendirmeye diğer yandan da operasyonel etkinliğini koruyabilmek için günün gerektirdiği imkan ve yetenekleri edinmeye çalışan NATO için 2011, tarihinin en yoğun yıllarından biri oldu. 2011’de kurumsal reformlarını sürdürme, mevcut projelerinde ilerleme kaydetme ve devam eden operasyonları sonuçlandırma hedefiyle yola çıkan NATO, Libya sürpriziyle tüm planlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı.
Üye ülkeler arasında Libya konusunda yaşanan görüş ayrılıkları NATO’nun oldukça sancılı bir karar alma sürecinin ardından devreye girmesi sonucunu doğurdu. Başlangıç, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin çekinceleri nedeniyle sancılı olsa da NATO, performans açısından oldukça başarılı bir operasyona imza attı. Birleşmiş Milletler görevlendirmesiyle hayata geçirilen ve “uçuşa yasak bölge, silah ambargosu, sivillerin korunması” ayakları üzerine oturtulan Birleşik Koruyucu Operasyonu, yedi ay sürdü.
Bu süre içinde operasyona 200’den fazla uçak ve 20 kadar gemi katıldı. Savaş uçaklarının 26 binden fazla sorti yaptığı operasyonda 6 binden fazla askeri hedef imha edildi. 18 ülkenin aktif katkı sağladığı operasyonun hava boyutunda NATO’dan sadece 8 ülke vurucu güç olarak rol üstlendi. Bunlar ABD, Fransa, İngiltere, Kanada, Belçika, İtalya, Danimarka ve Norveç oldu. NATO dışından ise Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar uçakları hedef vurma misyonu yüklendi. Silah ambargosu kapsamında Libya açıklarındaki yaklaşık 20 gemiyle yürütülen operasyonda 3100 gemi izlendi. Bu gemilerden 296’sında inceleme yapılırken 11 geminin Libya limanlarına yanaşmasına izin verilmedi.
Libya operasyonu NATO açısından 2011’e damgasını vuran olay olsa da yıl içinde ittifakın kurumsal yapısı açısından son derece önemli bir adım atıldı. İzmir de geleceğin NATO’su açısından önemli olan bu gelişmenin başrol oyuncuları arasında yer aldı. Haziran ayında Brüksel’de yapılan NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda başından bu yana Hava Unsur Komutanlığı olarak görev yapan İzmir’in, “üniformasını değiştirerek” Kara Unsur Komutanlığı olarak görev yapmasına karar verildi. Uzunca bir süre kapatılma tartışmalarının odağında yer alan İzmir’deki NATO komutanlığının korunacak olması Türkiye’nin ittifak içindeki siyasi, operasyonel ve taktik alandaki ağırlığını göstermesi açısından önem taşıyor. İzmir’le ilgili yeni görevlendirme NATO’nun yeni vizyonuyla uyumlu bir adım olma özelliğine de sahip. İspanya’da olan Kara Unsur Komutanlığı’nın batıdan doğuya kaydırılması NATO’nun görev aldığı yeni bölgeler dikkate alındığında daha anlamlı hale geliyor.
NATO’nun öncelikleri arasında yıllardır ilk sıralarda yer alan Afganistan’daki geçiş sürecine 2011’de hız verildi. Güvenliği kademeli olarak Afgan makamlarına bırakmaya başlayan NATO, Irak’ta da 2004’ten bu yana sürdürdüğü eğitim misyonunu tamamladı.
2011’i oldukça sıcak geçiren NATO’yu soğuk bir 2012’nin beklediğini söylemek mümkün. NATO’nun üye ülkelerin halklarını ve topraklarını olası balistik füze tehditlerine karşı korumak amacıyla devreye sokmak istediği savunma sisteminin, İttifak ile Rusya arasında ciddi düzeyde sorun yaratmayı sürdürmesi 2012’de “soğuk savaş bulutlarının” yoğunlaşmasına neden olabilir. NATO projenin hedefinin Rusya olmadığını her fırsatta dile getirse de şu ana kadar Moskova’yı ikna edemedi. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in, “Füze savunmasında henüz anlaşamadık ama çabaları sürdürmenin, konuşmaya ve birbirimizin endişelerini dinlemeye devam etmenin önemi üzerinde görüş birliği sağladık. Çünkü biliyoruz ki füze savunmasında anlaşırsak ilişkilerimizde yeni bir dönem başlayacak” yönündeki ifadeleri NATO’nun 2012 mesaisinin büyük bölümünü bu konuya ayıracağını gösterir nitelikte. Bir unsuru da Türkiye’de konuşlandırılacak olan füze savunma sisteminin aşama aşama ilerletilmesi ve yaklaşık 10 yıl içinde tam operasyonel olması planlanıyor. NATO’nun hedefi, Rusya’yla bu konuda yaşanan pürüzlerin, sistemin ilk operasyonel kapasiteye ulaştığının açıklanacağı 20-21 Mayıs 2012'deki Chicago Zirvesi’ne kadar çözülmesi yönünde.
2011’de elde edilen başarılar NATO’nun geleceğe yönelik umutlarını arttırsa da 2012 İttifak için yoğun pazarlıkların, kıyasıya müzakerelerin ve köklü değişim çabalarının öne çıkacağı zorlu bir yıl olacak.