REUTERS - VARŞOVA —
37 ülkeden 540 uzmanın katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, okyanusların 2100 yılına kadar sanayi devrimi öncesindeki oranlardan %170 daha fazla asit içereceğini öngörüyor. Sera gazlarında en yüksek orana sahip olan karbondioksitin bundaki rolü büyük, çünkü karbondioksit su ile karıştığı zaman aside dönüşüyor.
Araştırma, asitlenmenin yanında atmosferdeki sera gazlarının yoğunluğu nedeniyle okyanus sularının ısınması, çevre kirliliği ve aşırı avlanmanın da okyanusların sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtiyor.
İngiltere’deki Plymouth Okyanusbilim Laboratuvarı’ndan Carol Turley’e göre bu asitlenme görülüp, hissedilmediği için ‘sessiz bir fırtına’ şeklinde ilerliyor.
Araştırmanın sonuçları Varşova’da küresel ısınmayı yavaşlatma amacıyla bir araya gelen 200 ülke yetkililerinin yaptığı toplantıda açıklandı. Rapora göre 18. ve 19. yüzyıllardaki sanayi devriminden bu yana, okyanusların asitlenme oranı %26 yükselmiş durumda.
Okyanus Ekosistemine Olan Etki
Uzmanlar, dünyanın oluşumundaki süreç içerisinde asitlenmenin en hızlı yaşandığı dönemin 55 milyon yıl önce olduğunu belirtiyor. Asitlenmenin mercan kayalıklarından yengeçlere kadar tüm sert kabuklu deniz canlılarını önemli ölçüde etkilediğini belirten uzmanlar, bu nedenle de besin zincirinde ve okyanus ekosisteminde hasarlara oluştuğunun ve bu hasarların da insanlar için büyük riskler doğuracağının altını çiziyor.
İlk etapta bu risklerden birinin, asitlenme nedeniyle deniz ürünlerindeki azalmanın getireceği büyük ekonomik kayıplar olacağı vurgulanıyor.
Araştırmalar asitlenmenin farklı canlılar üzerinde farklı yan etkiler yarattığını gösteriyor. Örneğin, ‘Kayıp Balık Nemo’ adlı animasyon filmiyle ün yapan yavru palyaço balığının asit oranı yüksek sularda yön bulma yeteneğinin etkilendiği belirtiliyor. Uzmanlar, kaya balığının da aynı şekilde asitli sularda daha hızlı hareket ettiğini söylüyor.
Rapor, toplumların şu andaki yüksek salım oranlarını devam ettirdiği takdirde, okyanus ekosisteminin önemli bir parçası olan mercan kayalıklarının erime hızının, oluşma hızını geçeceğini belirtiyor.
Varşova’daki uluslararası toplantının amacı, iklim değişikliği konusunda alınacak önlemler ve uygulamalar konusunda 2015 yılına kadar uzlaşmaya varmak.
Araştırma, asitlenmenin yanında atmosferdeki sera gazlarının yoğunluğu nedeniyle okyanus sularının ısınması, çevre kirliliği ve aşırı avlanmanın da okyanusların sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtiyor.
İngiltere’deki Plymouth Okyanusbilim Laboratuvarı’ndan Carol Turley’e göre bu asitlenme görülüp, hissedilmediği için ‘sessiz bir fırtına’ şeklinde ilerliyor.
Araştırmanın sonuçları Varşova’da küresel ısınmayı yavaşlatma amacıyla bir araya gelen 200 ülke yetkililerinin yaptığı toplantıda açıklandı. Rapora göre 18. ve 19. yüzyıllardaki sanayi devriminden bu yana, okyanusların asitlenme oranı %26 yükselmiş durumda.
Okyanus Ekosistemine Olan Etki
Uzmanlar, dünyanın oluşumundaki süreç içerisinde asitlenmenin en hızlı yaşandığı dönemin 55 milyon yıl önce olduğunu belirtiyor. Asitlenmenin mercan kayalıklarından yengeçlere kadar tüm sert kabuklu deniz canlılarını önemli ölçüde etkilediğini belirten uzmanlar, bu nedenle de besin zincirinde ve okyanus ekosisteminde hasarlara oluştuğunun ve bu hasarların da insanlar için büyük riskler doğuracağının altını çiziyor.
İlk etapta bu risklerden birinin, asitlenme nedeniyle deniz ürünlerindeki azalmanın getireceği büyük ekonomik kayıplar olacağı vurgulanıyor.
Araştırmalar asitlenmenin farklı canlılar üzerinde farklı yan etkiler yarattığını gösteriyor. Örneğin, ‘Kayıp Balık Nemo’ adlı animasyon filmiyle ün yapan yavru palyaço balığının asit oranı yüksek sularda yön bulma yeteneğinin etkilendiği belirtiliyor. Uzmanlar, kaya balığının da aynı şekilde asitli sularda daha hızlı hareket ettiğini söylüyor.
Rapor, toplumların şu andaki yüksek salım oranlarını devam ettirdiği takdirde, okyanus ekosisteminin önemli bir parçası olan mercan kayalıklarının erime hızının, oluşma hızını geçeceğini belirtiyor.
Varşova’daki uluslararası toplantının amacı, iklim değişikliği konusunda alınacak önlemler ve uygulamalar konusunda 2015 yılına kadar uzlaşmaya varmak.