ANKARA —
Türkiye, savunma sektöründe işbirliğinde gelenekselleşmiş NATO dışı ülkelere yönelmeyi sürdürüyor. Türkiye Savunma Sanayii İcra Komitesi, 26 Eylül günü yaptığı toplantıda uzun menzilli hava savunma sistemi ihalesini sonuçlandırarak, Çin'in devlet yönetimindeki CPMIEC kuruluşuyla çalışılmasına karar verdi. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki Türk-Çin İş Konseyi Başkan Yardımcısı Yavuz Onay'a göre, bu ihale, Çin ile mevcut ekonomik yakınlaşmayı pekiştirecek.
Çin Halk Cumhuriyeti ile metal ürünleri alanında ticari ilişkilere sahip Çolakoğlu Anonim Şirketi’ni temsilen DEİK'te Türk-Çin İş Konseyi Başkan Yardımcılığı görevi yürüten Onay, Türkiye'nin gelecekteki hava savunma sistemi kapsamında uzun menzilli füze teknolojisinin Çin'e emanet edilmesini Amerika'nın Sesi'ne değerlendirdi. Onay, "Türkiye'nin askeri alanda işbirliğinde alternatifler yaratması önemli. Bugüne dek örneğin NATO ülkelerinden aldığımız askeri teçhizatlar Türkiye'ye önşartlı teslim ediliyordu. Parasını verip satın aldığımız askeri teknolojileri kullanmak konusunda sınırlandırılıyoruz. Bu nedenle de şimdi Çin'le işbirliğine gidilmesini anlamlı buluyorum" dedi.
Türkiye ile Çin arasındaki ticaret hacmini büyütecek bir ihale kararına varılmasının önemini vurgulayan Onay, "Çin ile ticaret hacmimiz 25 milyar dolar civarındaydı. Bunun şimdi artarak büyümesini istiyoruz" diye konuştu.
Tablo Türkiye aleyhine mi, lehine mi?
Onay, "Peki bu ticaret hacmi, Türkiye'nin ithalatçı konumu nedeniyle Çin'in lehine değil mi?" sorumuzu da yanıtladı. İşadamı Yavuz Onay, "Aslında Türkiye aleyhine olarak algılanan tablo, aldığımız ürünlere baktığımızda ticari bakımdan sağlıklı ve dengeli görünüyor. Çünkü Türkiye, Çin'den genellikle hammadde ve yarı-madde ithal ediyor. Mesela hidroelektrik ve termik santral yapımlarımız için Çin'den ithalat yapıyoruz. Yine demiryolu ağımız için gerekli teknolojik altyapıyı da artık Çin'den satın alıyoruz. Dolayısıyla Türkiye, Çin'den aldığı ürünlerle katma değer kazanıyor" dedi. Çin ile Türkiye ticaretinde hammadde kalemi düşüldüğünde ise geriye "Tahtakale ürünleri" olarak adlandırdıkları ürünler kaldığını kaydeden Onay, Türkiye'nin de Çin'e krom, magnezyum ve demir cevheri sattığını anımsattı. Onay, tabloyu böyle değerlendirdiklerinde Çin ile ticarette aslında Türkiye aleyhinde vahim bir durum görmediklerini kaydetti.
Türk-Çin İş Konseyi olarak 1992 yılından beri çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Onay, Çin ile ekonomik ilişkilerin önümüzdeki yıllarda da artarak devam etmesini beklediklerini de söyledi.
İhale neydi?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleştirilen Savunma Sanayii İcra Komitesi'nde karara bağlanan ihale, Türkiye'nin hava savunması açısından kritik önemde görülüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mevcut askeri kapasitesini gösteren envanterinde uzun menzilli füze bulunmuyor. Uzun menzilli füze ihalesinde, ABD'nin Patriot sistemi, Rusya'nın S300-S400 füzeleri, Çin'in FD-2000 füzesi ile İtalyan-Fransız ortaklığına ait Samp-T sistemi yarışıyordu. Çin'in ürettiği füzeler, 20 bin metre irtifa ve 100 kilometre menzil özelliklerine sahip.
Çin şirketi daha önce İran, Suriye ve Kuzey Kore’ye uuygulanan uluslararası yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle Amerika tarafından kara listeye alınmıştı.
Çin Halk Cumhuriyeti ile metal ürünleri alanında ticari ilişkilere sahip Çolakoğlu Anonim Şirketi’ni temsilen DEİK'te Türk-Çin İş Konseyi Başkan Yardımcılığı görevi yürüten Onay, Türkiye'nin gelecekteki hava savunma sistemi kapsamında uzun menzilli füze teknolojisinin Çin'e emanet edilmesini Amerika'nın Sesi'ne değerlendirdi. Onay, "Türkiye'nin askeri alanda işbirliğinde alternatifler yaratması önemli. Bugüne dek örneğin NATO ülkelerinden aldığımız askeri teçhizatlar Türkiye'ye önşartlı teslim ediliyordu. Parasını verip satın aldığımız askeri teknolojileri kullanmak konusunda sınırlandırılıyoruz. Bu nedenle de şimdi Çin'le işbirliğine gidilmesini anlamlı buluyorum" dedi.
Türkiye ile Çin arasındaki ticaret hacmini büyütecek bir ihale kararına varılmasının önemini vurgulayan Onay, "Çin ile ticaret hacmimiz 25 milyar dolar civarındaydı. Bunun şimdi artarak büyümesini istiyoruz" diye konuştu.
Tablo Türkiye aleyhine mi, lehine mi?
Onay, "Peki bu ticaret hacmi, Türkiye'nin ithalatçı konumu nedeniyle Çin'in lehine değil mi?" sorumuzu da yanıtladı. İşadamı Yavuz Onay, "Aslında Türkiye aleyhine olarak algılanan tablo, aldığımız ürünlere baktığımızda ticari bakımdan sağlıklı ve dengeli görünüyor. Çünkü Türkiye, Çin'den genellikle hammadde ve yarı-madde ithal ediyor. Mesela hidroelektrik ve termik santral yapımlarımız için Çin'den ithalat yapıyoruz. Yine demiryolu ağımız için gerekli teknolojik altyapıyı da artık Çin'den satın alıyoruz. Dolayısıyla Türkiye, Çin'den aldığı ürünlerle katma değer kazanıyor" dedi. Çin ile Türkiye ticaretinde hammadde kalemi düşüldüğünde ise geriye "Tahtakale ürünleri" olarak adlandırdıkları ürünler kaldığını kaydeden Onay, Türkiye'nin de Çin'e krom, magnezyum ve demir cevheri sattığını anımsattı. Onay, tabloyu böyle değerlendirdiklerinde Çin ile ticarette aslında Türkiye aleyhinde vahim bir durum görmediklerini kaydetti.
Türk-Çin İş Konseyi olarak 1992 yılından beri çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Onay, Çin ile ekonomik ilişkilerin önümüzdeki yıllarda da artarak devam etmesini beklediklerini de söyledi.
İhale neydi?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleştirilen Savunma Sanayii İcra Komitesi'nde karara bağlanan ihale, Türkiye'nin hava savunması açısından kritik önemde görülüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mevcut askeri kapasitesini gösteren envanterinde uzun menzilli füze bulunmuyor. Uzun menzilli füze ihalesinde, ABD'nin Patriot sistemi, Rusya'nın S300-S400 füzeleri, Çin'in FD-2000 füzesi ile İtalyan-Fransız ortaklığına ait Samp-T sistemi yarışıyordu. Çin'in ürettiği füzeler, 20 bin metre irtifa ve 100 kilometre menzil özelliklerine sahip.
Çin şirketi daha önce İran, Suriye ve Kuzey Kore’ye uuygulanan uluslararası yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle Amerika tarafından kara listeye alınmıştı.