Freedom House, Özgürlük Evi Örgütü, 2017 İnternet Özgürlükleri Raporu’nu yayınladı. Ülkelerin sosyal medya üzerinden kişilerin ulaştığı bilgileri kontrol ve manipüle ettiğini belirten raporda, Türkiye internet özgürlükleri sıralamasında, geçen yıla oranla 5 sıra daha geriledi. En büyük gerileme Türkiye, Ukrayna ve Mısır’da oldu
İnternet özgürlüğünde ülkelere “0” en özgür, “100” en az özgür olmak üzere not verilen raporda Türkiye, “66” puanla “özgür olmayan ülke” kategorisine yerleştirilen 21 ülke arasında yer aldı. Türkiye geçen yıl ilk kez “özgür değil” kategorisine dahil edilmişti ve geçen yılki raporda puanı 61’di.
Amerika'nın Sesi muhabirine raporun Türkiye'yle ilgili bulgularını değerlendiren Özgürlük Evi Araştırma Müdürü ve Ortadoğu-Kuzey Afrika bölgesi editörü Adrian Shahbaz, Türkiye’nin internet özgürlüklerinde son bir yılda en fazla gerileyen ülkeler arasında yer aldığına dikkati çekerek, bunun birçok nedenleri bulunduğunu söyledi.
Shahbaz, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra onbinlerce kişinin tutuklanması ve görevlerinden atılmasıyla, “hükümeti eleştiren mesajlar paylaşan veya Gülen hareketiyle bir şekilde yakından ya da uzaktan bağlantısı bulunan, hatta Kürt haklarını savunanlara yönelik geniş çaplı bir paranoyanın olduğunu” belirtti.
Sosyal medya kullanıcılarının internet ortamındaki ifadelerinden dolayı tutuklanması vakalarının birçoğunun “absürt” nitelikte olduğu görüşünü dile getiren Shahbaz, kullanıcıların, “esas bir delil” sürülmeden, teröre destek vermek ya da cumhurbaşkanına hakaret gibi suçlamalara maruz kalabildiğini kaydetti.
Shahbaz, “Elbette suç eylemleri işleyenler de var ama düzinelerce hatta belki yüzlercesinin sadece meşru bir siyasi açıklamadan dolayı tutuklandığını görüyoruz” dedi.
Buna ilaveten, şifreli sohbet uygulaması “bylock”u indirdikleri gerekçesiyle onbinlerce Türk kullanıcının tutuklandığını ya da suçlandığını belirten Shahbaz, “Byolck’un darbe girişiminin bir parçası olarak kullanıldığı yönünde şüpheler var ama sırf bu uygulamayı indirdi diye tutuklanan kişiler olması gerçekten endişe verici. Bu uygulamayı masumca indiren yüzbinlerce kişi var ve sırf daha emniyetli bir iletişim aracına sahip olmak istedikleri için hükümetin kara listesine alınıyorlar” diye konuştu.
Dolayısıyla, Türkiye’de darbe girişiminden sonra orantısız bir yanıt verildiğini gözlemlediklerini savunan Shahbaz, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunlar aslında 2013 Gezi protestolarından bu yana daha önce Türkiye’de gördüklerimizle uyumlu. Sosyal medya üzerinde gerçek anlamda bir baskı uygulanmakta. Bu baskı, sosyal medyanın demokrasiyi desteklemede, liderlerden hesap sormada, gösteriler düzenlemede ne kadar etkili kullanıldığını gören en üst düzeydeki hükümet yetkililerinin öncülüğünde yürütülüyor.”
Hükümetin ülkede sosyal medyayı tamamen sınırlandırmaya çalıştığını savunan Shahbaz, “Sosyal medyayı sınırlandıramadıkları durumlarda da, maalesef hükümetin sosyal medyayı kendi anti-demokratik amaçları doğrultusunda kullandığını görüyoruz. İnternet ortamına dahil olarak gizlice tartışmaları etkileyip, hükümetin sosyal medyada geniş desteğe sahip olduğu izlenimi oluşturmaya çalışmaları için iktidar partisi tarafından tutulduğu söylenen binlerce kişi görüyoruz. AKP’nin gençlik hareketinin üyeleri tarafından idare edilen ve tek amaçları hükümeti eleştirenleri ya da bağımsız gazetecileri, insan hakları savunucularını ve avukatları bazı çok vahşi yorumlarla taciz etmek olan sahte hesaplar sözkonusu. Hükümetin niyeti bence, Türkiye’de sosyal medya açısından çok zehirli bir atmosfer yaratıp, kişileri dijital ve demokratik aktivizm için sosyal medyayı kullanmaktan caydırmak. Bu gerçekten talihsizce çünkü Türkiye’de sosyal medyaya getirilen kısıtlamalardan nihayetinde zarar görenler Türk vatandaşlarının kendileri ve tüm Türk toplumu” diye konuştu.
Shahbaz, Türkiye’deki bu baskı atmosferinin yakın zamanda düzeleceğini sanmadığını da belirterek, hükümetin “ya benim gibi düşünürsün ya da seni tutuklarız” şeklinde bir yaklaşım içerisinde olduğu görüşünü dile getirdi.
Freedom House, Özgürlük Evi Örgütü, yayınladığı 2017 İnternet Özgürlükleri Raporu’nda, ülkelerin sosyal medya üzerinden giderek bilgi kontrolu ve manipülasyonu yaptığını, bunun da internetin özgürleştirici özelliğini tehdit ettiğini savundu.
Raporda, Amerika dahil 18 ülkede bilgi kirliliği, dezenformasyon yöntemlerinin seçimleri etkilediği, kişilerin gerçeklere dayalı haberlere ulaşmasının engellendiği belirtildi. Dezenformasyon ve içerikle oynama çabaları, son 7 yıldır her yıl düşüş gösteren internet özgürlüklerinin bu yıl düşüşünde önemli rol oynadı.
İnternet özgürlüklerinin sınırlanmasında ülkeler, mobil internet hizmetlerine ulaşımın kesintiye uğratılması, insan hakları savunucularına ve bağımsız medya kuruluşlarına fiziksel olarak ve bilişim alanlarında yapılan saldırılar gibi yöntemler de uygulamış.
Freedom House’tan Michael J. Abramowitz, Rusya ve Çin’in ilk olarak kullanmaya başladığı kişileri parayla tutarak resmi propaganda yayma yönteminin, diğer ülkeler tarafından da sıkça kullanılmaya başlandığını söyledi.
İnternet Özgürlükleri Proje Direktörü Sanja Kelly’e göreyse devletler muhalefeti susturmak ve demokrasi karşıtı gündemlerini uygulamak için sosyal medyayı kullanıyor. Kelly, bu tür dezenformasyonun tespitinin ve bununla mücadele etmenin zor olduğunu belirtti.
İnternet Özgürlükleri 2017 raporu, 65 ülkedeki internet özgürlüklerini inceliyor. Bu 65 ülkede yaşayanlar, dünyadaki internet kullanıcılarının yüzde 87’sini oluşturuyor. Rapor, ağırlıklı oalrak Haziran 2016- Mayıs 2017 tarihleri arasındaki gelişmeleri ele almış.
Geçtiğimiz yıla göre, 7 ülke daha internet üzerinden bilgi dezenformasyonu ve manipülasyonu yaptı ve bu sayı 30’a çıktı. Paralı yorumcular, troller, sohbet robotları, asılsız haber yazan websiteleri, propaganda yapan basın kuruluşları, ülkelerin kullandığı yöntemler arasında.
Filipinler’deki ‘klavye ordusu’, ülkede uyuşturucu çetelerine karşı olan büyük çaplı operasyona sosyal medyada büyük destek varmış gibi gösermekle görevli. Rapora göre, Türkiye’de de 6 bin kişi, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi AKP adına sosyal medyada muhalefet yanlılarını bastırmaya çalışıyor.
Raporda, birçok ülkenin kendi sınırları içindeki kamuoyunu hedef aldığı belirtilse de özellikle Rusya’nın, kendi sınırları dışına, Amerikalı seçmenleri dezenformasyona uğrattığı belirtiliyor. Rapora göre, asılsız ve yalan haberler ve gazetecilere internet üzerinden yapılan tacizler, Amerika’da özgür internet alanını daralttı.
14 ülkeyse, dezenformasyon ve manipülasyonu engellemek için, bazı içeriklere ulaşıma engeller uyguladı. Örneğin Ukrayna, Kremlin yanlısı haberlerin artması sonrası, Rusya kaynaklı basın ve sosyal medya platformalarına ulaşımı engelledi.
İnternet Özgürlükleri Proje Direktörü Sanja Kelly’e göre, dezenformasyonla mücadelede sansür değil, kullanıcılara asılsız haberle gerçek haber arasındai farkı öğretmek esas alınmalı.
Bu yıl da, önceki iki yıl içinde olduğu gibi, Çin internet özgürlüklerinin en kötü olduğu ülke. Çin’i Suriye ve Etiyopya izliyor. Etiyopya, cep telefonu ağlarını 2016 yılında iki ay süreyle erişime kapatmıştı.
Temel Bulgular
- Geçen yıl, internet erişimine engellerin yarısı, mobil ağlardan ulaşılan internet oldu.
- Daha fazla ülke, sosyal medya platformalarından yapılan canlı yayınlara kısıtlama getirdi.
- VPN servislerine yapılan yasaklar ve kısıtlamalar da yaygın olarak yürürlükte.
- 8 ülkede, internet üzerinden fikir beyan eden kişiler öldürüldü.
Raporda takip edilen 65 ülkeden 32’sinde, internet özgürlüklerinde düşüş görüldü. En fazla düşüşün görüldüğü ülkeler Ukrayna, Mısır ve Türkiye olarak belirlendi.