Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern görevinden istifa edeceğini ve yeniden seçimlere katılmayacağını açıkladı. Ardern, beklenmedik bir anda gelen açıklamasında, ülkeyi yönetmeye yetecek gücü kalmadığı için istifa etme kararı aldığını söyledi.
Konuşması sırasında duygusal anlar yaşayan Ardern, “Sadece bir yıl daha değil yeni bir dönem için de hazırlanmanın yolunu bulmayı umuyordum. Çünkü bu yıl gereken buydu. Ancak bunu yapamadım” dedi.
Ardern konuşmasına şu ifadelerle devam etti: “Bu kararın ardından, ‘gerçek’ nedenin ne olduğuyla ilgili birçok tartışma olacaktır, bunu biliyorum. Göreceğiniz tek ilginç yanı şu ki, 6 yıl süren bazı büyük mücadelelerin ardından, ben bir insanım. Siyasetçiler insandır. Verebileceğimiz herşeyi, mümkün olduğu sürece, veririz ve sonra da vakit dolar. Benim için de şu an vakit doldu.”
Ardern, 2017 yılında göreve ilk geldiğinde 37 yaşında bir siyasetçi olarak dünyanın en genç kadın hükümet başkanıydı.
Görevinin ilk dönemleri itibarıyla kadın hakları, çocuk hakları, yoksullukla mücadele ve ekonomik eşitlik için tutkulu bir şekilde harekete geçen Ardern, ülkesinde yeni bir siyasi dalga yarattı.
İstifa kararını, üstlendiği rolün zor olmasından dolayı almadığını söyleyen Ardern, şu an bu görevi “başkalarının daha iyi yürüteceğine inandığına” vurgu yaptı.
Göreve başlamasından 8 ay sonra doğum yapan Ardern, Pakistan’ın eski lideri Benazir Bhutto’dan sonra, görev başındayken doğum yapan ikinci seçilmiş lider olmuştu.
İlerici görüşleri ve duyarlı yaklaşımı nedeniyle hem ülkesinde hem küresel siyaset sahnesinde övgü alan Ardern, 2019 yılında ülkesinde iki camiye düzenlenen ve 51 kişinin ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırıyı “terör saldırısı” olarak nitelendirmiş ve saldırının hemen ardından silah yasasında hızlı bir şekilde reform yapmıştı.
Ardern’in COVID-19 pandemisi karşısında kararlı ve istikrarlı adımları da, genç siyasetçinin başbakanlık görevi boyunca dikkat çeken başarılarından oldu.
Diğer taraftan, son dönemlerde tüm dünyada olduğu gibi Yeni Zelanda’da da enflasyon oranının son yılların en yüksek seviyesine ulaşmasıyla beraber, Ardern’in kamuoyu desteği de geriledi. Ülkede özellikle su altyapısı ve tarım konularında kutuplaşma artarken, Ardern ve İşçi Partisi’ne destek daha da düştü.
Ardern’in istifa kararına tepkiler
Ardern’in bugün istifa kararını açıklamasının ardından dünya liderleri dahil birçok siyasetçiden ve halktan takdir mesajları yağdı.
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, “Ardern empati ve öngörünün ne kadar güçlü liderlik özellikleri olduğunu ortaya koydu” ifadelerini kullandı.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Ardern’e hitaben verdiği mesajında, “Yarattığın farklılık tahmin edilemez boyutlarda” dedi.
Kararın açıklanmasının ardından Ardern ile yazılı mesaj alışverişinde bulunduğunu söyleyen Hollanda Başbakanı Mark Rutte de, “O’nun sadece Yeni Zelanda’da değil bölgede ve Birleşmiş Milletler’de çok güçlü bir lider olduğuna inanıyorum” dedi.
Ardern’in istifa kararını anlayabildiğini söyleyen Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde de, “Bence O muhteşem bir lider ve çok cesaretli bir kadın” şeklinde konuştu.
Yeni başbakan kim olacak?
İktidardaki İşçi Partisi’nin yeni lider için Pazar günü oylama yapması bekleniyor. Parti içinde seçilecek lider 14 Ekim’de yapılacak genel seçimlere kadar başbakanlık görevini yürütecek.
Partisinin bir sonraki seçimde de kazanacağına inandığına vurgu yapan Ardern, 7 Şubat’ta görevden resmi olarak ayrılacak.
Şu an hem Finans Bakanı hem de Başbakan Yardımcısı olarak görev yapan Grant Robertson, partisinin yeni lideri olmaya aday olmadığını açıkladı.
Aralık ayında yayınlanan bir anket sonucuna göre, iktidardaki İşçi Partisi’ne destek 2022 yılından başında yüzde 40 iken, yıl sonunda yüzde 33’e kadar geriledi. Bu, İşçi Partisi’nin, ortalama yüzde 9 oy alan Yeşil Parti’yle koalisyon kursa bile çoğunluğu elde tutamayabileceği anlamına geliyor.