Çok ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya bulunan İspanya ve Yunanistan’da toplumsal karışıklıklar devam ediyor. Hükümet karşıtı gösterilerde sık sık dile getirilen şikâyetlerden biri işsizlik diğeri ise sosyal programlarda kesinti yapılması.
Yunanistan'da emekçiler ve öğrenciler hükümetin ekonomik önlem paketine karşı bu yıl en az beş kez genel greve gitti. İşçi sendikalarının öncülüğünü yaptığı grev, turizm ve ulaşımı sekteye uğrattı, okulların, bankaların kapanmasına yol açtı. Grevci işçiler, öğrenciler, emekli ve işsizler, hükümetin kemer sıkma politikasını protesto etti.
Yunanistan'da karışıklıklar sürerken İspanya‘da da toplumun benzeri kesimleri aylardır sokaklarda eylem yapıyor. Şikâyetler de aynı.
David Gomez adlı bir genç iş olmadığını; olanların da çok az para ödediğini söylüyor. Gomez hayatında hiç Yunanistan’a gitmediğini ancak Yunan göstericilerle kendini aynı kayıkta hissettiğini, yazgılarının aynı olduğunu söylüyor. Hükümetin kendilerini görmezlikten gelemeyeceğini belirten Gomez, eylemlerinin sonucunun gelecek yılki parlamento seçimlerinde belli olacağını vurguluyor.
İspanyol ekonomisinin son iki yıldır yaşamakta olduğu küçülme ve Avrupa Birliği içinde yüzde 20’ye yaklaşan rekor işsizlik oranı Sosyalist hükümetle sendikaları karşı karşıya getirdi. Hükümetin zorla parlamentodan geçirdiği tasarruf önlemleri halkın yaşamını etkilemeye başladıkça öfke içinde sokaklara dökülenlerin sayısı da her gün artıyor.
Buna rağmen İspanyol yetkililer ülkelerinin Yunanistan’a benzetilmesinden hiç hoşlanmıyor. Maliye Bakanı Elena Salgado, AB’nin, İrlanda ve Portekiz’le birlikte Yunanistan’a batmaması için ekonomik yardım yaptığını ülkesinin ise buna ihtiyacı olmadığını söyledi. Mali piyasaların Yunanistan ile İspanya arasındaki farkı görebildiğini belirten Salgado, hükümetinin gerekeni yaptığını savundu ve “AB’nin bizden korkacak bir şeyi yoktur” dedi.
Sokaktaki İspanyol bu görüşte değil. Gomez de Bakan’ın savunmasını reddediyor ve iki yıldır iş bulamamasını buna kanıt gösteriyor. Nitekim bir süre önce yapılan yerel yönetim seçimlerinde iktidardaki Sosyalist parti önemli oy kaybetti.
İrlanda, Portekiz, Yunanistan ve İspanya’nın ekonomik sorunları Avrupa’da kuzey güney kutuplaşmasına yol açtı. Başta Almanlar olmak üzere Kuzey Avrupalılar güneylileri tembel, çalışma ahlâkından yoksun kişiler olarak görüyor hükümetlerine mali yardıma tepki gösteriyor. Güneylilerin tepkisi ise AB ve diğer mali kuruluşların yardımının ağır koşullarla gelmesi.
Güney Avrupalılar ayrıca kuzeyliler tarafından aşağılanmaktan da memnun değil.
Ruben Hernandez adlı bir eylemci tembel olarak algılanmaktan hoşlanmadığını söylüyor ve devamla “Bizi sokak serserisi, içki içip sigara tüttürmekten başka bir şey yapmayan insanlar olarak görüyorlar. Hâlbuki çoğumuz okumuş yazmış insanlarız” diyor. Hernandez gösterilerin eğlence olmadığını, toplumu değiştirmek istediklerini söylüyor. İspanyol genç Almanlara kızsa da Alman ekonomisine hayran olduğunu belirtiyor “iş teklif etseler bir saniye düşünmeden kabul ederim” diyor.
İngiliz ekonomi uzmanı Vanessa Rossi, kuzey ile güney Avrupa arasındaki husumetin haksız olduğu görüşünde: İngiliz uzman aradaki anlaşmazlığı zengin-yoksul çekişmesine benzetiyor ama esas sorunun, yardım alan ülkelerin halklarına içinde bulundukları ekonomik batağın derinliğinin anlatılmamış olması olduğunu belirtiyor. Yunanistan gibi ülkelerin gerekli ekonomik önlemleri almasının şart olduğunu vurgulayan Rossi devamla “Sorun, Yunanistan’la Brüksel arasında değil Yunan halkıyla hükümeti arasındadır, yani uluslararası değil ulusal bir sorundur” diyor.
İspanya’daki toplam 4,5 milyon işsiz, 11 milyon nüfuslu Yunanistan’ın toplam işgücüne eşit. Vanessa Rossi’ye göre, İspanya’nın işsizlerine iş bulmaya, Yunanistan’ın ekonomik önlemlerini uygulamaya koymaya çalışırken Kuzey Avrupa ülkeleri de AB’yi bir arada tutmaya çalışıyor.