WASHINGTON —
Suriye’de kimyasal silah kullanımını kimin, ne zaman yaptığı konusu belirsizliğini sürdürüyor.
Batılı uzmanlar Suriye’nin dünyanın en büyük kimyasal silah stoklarından birine sahip olduğuna inanıyor. Silahlar arasında hardal gazı, daha modern bir silah olan sarin ve en zehirli kimyasal silah olarak bilinen VX de bulunuyor.
Ancak özel bir kuruluş olan Silah Kontrolü Birliği’nden uzman Greg Thielman Suriye hükümetinin tarihsel olarak bu silahları kullanma alışkanlığı olmadığını belirtiyor. Thielman, bu silahları yalnızca İran’la savaşında değil, aynı zamanda Halepçe’de kendi halkına karşı kullanan Irak göz önünde bulundurulduğunda Suriye’nin farkının ortaya çıktığını söylüyor.
Ancak İngiliz, Fransız ve İsrailli yetkililer Beşar Esat’ın ayaklanmacılara karşı az miktarda kimyasal silah kullandığı iddiasından bulunuyor.
Amerikan Bilimciler Federasyonu’ndan kimyasal silah uzmanı Charles Blair İsrailliler’in kanıt olarak hava fotoğrafları ve hastanelerde sarin gazıyla zehirlenme belirtileri gösteren insanların kamera kayıtlarını gösterdiğini söylüyor.
Blair İngiliz ve Fransızlar için kanıtların röportajlar ve kan örnekleri olduğunu belirtiyor. Ancak ellerindeki kan örneklerinin ayaklanmacılar tarafından sağlandığı düşünülüyor. Bu da kanıtların güvenilirliğini zayıflatıyor, çünkü ayaklanmacıların Esat hükümetini suçlu göstermek için nedenleri var.
Amerikan hükümeti ise daha temkinli davranıyor. Hükümet Amerikan istihbarat kurumlarının Suriye hükümetinin az miktarda sarin gazı kullandığına dair farklı güvenilirlikte kanıtlara ulaştığını açıkladı.
Aynı zamanda hükümet Suriye’de kimyasal silah kullanımı ile ilgili kapsamlı bir soruşturma yapılması gerektiğini belirtiyor.
Birleşmiş Milletler iddiaları araştırmak için bir ekip kurdu. Ancak Esat hükümeti henüz BM ve ekibin ülkedeki çalışma koşulları ile ilgili bir anlaşmaya varmadı. Ekip şu anda Güney Kıbrıs’ta beklemede.
Ama Blair, BM seçeneğinin önünün tıkalı olduğunu düşünüyor. Blair başka bir seçeneğin Amerika’nın sarin gazı saldırısı yapıldığı söylenen bir bölgeye gizli operasyon yapıp kan örnek toplaması olduğunu, ancak Obama hükümetinin böyle bir operasyona destek vereceğini tahmin etmediğini söylüyor.
Uzmanlar ise hangi taraftan olursa olsun, Suriye’de kimyasal silah kullanımı ile ilgili iddialar konusunda son derece dikkatli olunması gerektiğini söylüyor.
Bu hafta eski savaş suçları savcısı Carla Del Ponte’nin isyancıların sarin gazı kullandığını söylemesinden sonra BM yetkilileri, eldeki bulguların yeterli olmadığını açıkladı.
Silah Kontrolü Birliği uzmanı Thielman kimyasal silahların denetim altına alınması için askeri operasyon yapma gibi seçeneklerden söz etmeden önce gelen bilgilerden yüzde yüz emin olunması gerektiğini söyledi. Thielman İkinci Körfez Savaşı’nın, yanlış bilgilerden hareket ederek yükü çok ağır girişimlerde bulunmanın tehlikesine iyi bir örnek olduğunu hatırlattı.
Thielman savaşa girilmeden önce Saddam Hüseyin’in elindeki kimyasal silahlarla ilgili bugün Suriye’deki duruma göre çok daha fazla bilgi sahibi olunmasına rağmen Irak örneğinde bile büyük bir hata yapıldığına dikkati çekti.
Batılı uzmanlar Suriye’nin dünyanın en büyük kimyasal silah stoklarından birine sahip olduğuna inanıyor. Silahlar arasında hardal gazı, daha modern bir silah olan sarin ve en zehirli kimyasal silah olarak bilinen VX de bulunuyor.
Ancak özel bir kuruluş olan Silah Kontrolü Birliği’nden uzman Greg Thielman Suriye hükümetinin tarihsel olarak bu silahları kullanma alışkanlığı olmadığını belirtiyor. Thielman, bu silahları yalnızca İran’la savaşında değil, aynı zamanda Halepçe’de kendi halkına karşı kullanan Irak göz önünde bulundurulduğunda Suriye’nin farkının ortaya çıktığını söylüyor.
Ancak İngiliz, Fransız ve İsrailli yetkililer Beşar Esat’ın ayaklanmacılara karşı az miktarda kimyasal silah kullandığı iddiasından bulunuyor.
Amerikan Bilimciler Federasyonu’ndan kimyasal silah uzmanı Charles Blair İsrailliler’in kanıt olarak hava fotoğrafları ve hastanelerde sarin gazıyla zehirlenme belirtileri gösteren insanların kamera kayıtlarını gösterdiğini söylüyor.
Blair İngiliz ve Fransızlar için kanıtların röportajlar ve kan örnekleri olduğunu belirtiyor. Ancak ellerindeki kan örneklerinin ayaklanmacılar tarafından sağlandığı düşünülüyor. Bu da kanıtların güvenilirliğini zayıflatıyor, çünkü ayaklanmacıların Esat hükümetini suçlu göstermek için nedenleri var.
Amerikan hükümeti ise daha temkinli davranıyor. Hükümet Amerikan istihbarat kurumlarının Suriye hükümetinin az miktarda sarin gazı kullandığına dair farklı güvenilirlikte kanıtlara ulaştığını açıkladı.
Aynı zamanda hükümet Suriye’de kimyasal silah kullanımı ile ilgili kapsamlı bir soruşturma yapılması gerektiğini belirtiyor.
Birleşmiş Milletler iddiaları araştırmak için bir ekip kurdu. Ancak Esat hükümeti henüz BM ve ekibin ülkedeki çalışma koşulları ile ilgili bir anlaşmaya varmadı. Ekip şu anda Güney Kıbrıs’ta beklemede.
Ama Blair, BM seçeneğinin önünün tıkalı olduğunu düşünüyor. Blair başka bir seçeneğin Amerika’nın sarin gazı saldırısı yapıldığı söylenen bir bölgeye gizli operasyon yapıp kan örnek toplaması olduğunu, ancak Obama hükümetinin böyle bir operasyona destek vereceğini tahmin etmediğini söylüyor.
Uzmanlar ise hangi taraftan olursa olsun, Suriye’de kimyasal silah kullanımı ile ilgili iddialar konusunda son derece dikkatli olunması gerektiğini söylüyor.
Bu hafta eski savaş suçları savcısı Carla Del Ponte’nin isyancıların sarin gazı kullandığını söylemesinden sonra BM yetkilileri, eldeki bulguların yeterli olmadığını açıkladı.
Silah Kontrolü Birliği uzmanı Thielman kimyasal silahların denetim altına alınması için askeri operasyon yapma gibi seçeneklerden söz etmeden önce gelen bilgilerden yüzde yüz emin olunması gerektiğini söyledi. Thielman İkinci Körfez Savaşı’nın, yanlış bilgilerden hareket ederek yükü çok ağır girişimlerde bulunmanın tehlikesine iyi bir örnek olduğunu hatırlattı.
Thielman savaşa girilmeden önce Saddam Hüseyin’in elindeki kimyasal silahlarla ilgili bugün Suriye’deki duruma göre çok daha fazla bilgi sahibi olunmasına rağmen Irak örneğinde bile büyük bir hata yapıldığına dikkati çekti.